Berlin iþgalinden Ýslam üniversitesine

Berlin Üniversitesini bilirsiniz. Ýlk modern üniversite sayýlan ve daha sonra baþta ABD olmak üzere dünyanýn hemen her yerinde model alýnan üniversite. Þimdiki ismi, kurucusuna atýfla, Berlin von Humboldt Üniversitesi. 

Von Humboldt, Berlin Üniversitesinin fikri altyapýsýný Fichte ve Schleiermacher gibi Alman idealist düþünürlerine dayalý olarak geliþtiriyor. Von Humboldt aslýnda, bilindik anlamda bir eðitimci veya hoca deðil, bir diplomat ve devlet adamý.

Bir diplomat ve devlet adamýnýn üniversite kurmakla ne ilgisi olduðunu merak edebilirsiniz.

Von Humboldt, 1806’da Napolyon’un Almanya’nýn neredeyse yarýsýný ve ardýndan baþkenti Berlin’i iþgal etmesini, sadece askeri bir yenilgi olarak görmüyor, bunu ayný zamanda entelektüel bir yenilgi olarak görüyordu.

Bir baþka ifadeyle, bir diplomat ve devlet adamý olarak von Humboldt, Napolyon’un Berlin’i iþgal etmesine cevap olarak 1808’den itibaren Berlin Üniversitesini tasarlamaya giriþti.

Von Humboldt, Berlin Üniversitesini 1810’da kurdu.

Geçen yazýmda bahsettiðim, Diyanet Ýþleri Baþkaný Mehmet Görmez’in uluslararasý bir Ýslam Üniversitesini Ýstanbul’da kurmak için YÖK’e baþvurduklarýna iliþkin açýklamalarýný düþündükçe, Berlin Üniversitesinin bu arka planý da zihnimi meþgul edip durdu.

Görmez’in neden böyle bir üniversiteye ihtiyaç duyulduðuna iliþkin açýklamalarý oldukça önemli.

Görmez, IÞÝD ve Boko Haram gibi radikal yapýlarý ortaya çýkaran harici sebeplerin yanýnda dahili sebeplerin de incelenmesi gerektiðini ve bu tür hareketlerin içerisinde bulunanlarýn nasýl bir þeriat eðitiminden geçtiklerinin tartýþýlmasý gerektiðini vurguluyor. Ayrýca, El Ezher Üniversitesi (Mýsýr), Medine Ýslam Üniversitesi (Suudi Arabistan), Ýslamabad Uluslararasý Ýslam Üniversitesi (Pakistan), Malezya Ýslam Üniversitesi ve El Mustafa Uluslararasý Üniversitesi (Ýran) gibi kurumlarýn Müslümanlarýn sorunlarýný çözecek bilgileri yeterince üretemediðine dikkat çekiyor.

Görmez; Ýslam dünyasýndaki bu ünlü üniversitelerde verilen eðitimleri tamamlayacak, Ýslam dünyasýnýn güncel sorunlarýna yönelik bilgi üretecek ve Arapça, Ýngilizce ve Farsça eðitim verecek bir uluslararasý Ýslam Üniversitesinden bahsediyor.

Görmez’in açýklamalarýnýn beni heyecanlandýrmasýnýn ve sevindirmesinin birçok sebebi var.

Birincisi ve en önemlisi, Görmez, üniversite ihtiyacýný ifade ederken, klasik bir üniversite hocasý olarak deðil, Ýslam dünyasýnýn içinde bulunduðu durumu dikkate alan bir alim, düþünür ve devlet adamý olarak alabildiðine sahici ve can yakýcý bir zemine dayalý olarak konuþuyor. Gerçekten de bugün Ýslam dünyasý, iç savaþlar, iþgaller ve terör dolayýsýyla tarihinin en kötü dönemlerinden birini geçiriyor. Ýslam üniversiteleri olarak kabul edilen kurumlar veya müfredatlarýnda Ýslam’a özel bir önem veren yükseköðretim kurumlarý, Ýslam dünyasýnýn siyasal ve toplumsal sorunlarýný çözmekte yetersiz kalýyorlar.

Ýkincisi, Görmez, bugün insanlýðý ve Ýslam dünyasýný tehdit eden sorunlarýn büyüklüðü karþýsýnda, ya eylemsizlik ya da radikalizme kayanlardan farklý olarak, kapsamlý bir müfredat, uluslararasý nitelikli ve çok dilli bir üniversite önererek gerçek bir alternatif sunuyor. Böyle bir üniversite, Ýslam dünyasýndaki kardeþ ve mezhep kavgalarýnýn azaltýlmasýnda kritik bir rol oynayabilir. Dahasý, Görmez’in de belirttiði gibi, bu üniversite, Ýslam dünyasýnýn güncel sorunlarýna çözümler üretebilir ve dünyanýn Ýslam hakkýnda doðru bilgilendirilmesinde kritik bir rol oynayabilir.

Özetle, uluslararasý bir Ýslam Üniversitesi kurmak için, saðlam bir vizyon ve felsefemiz olduðunu düþünüyorum. Þartlar ve zaman bizi buna fazlasýyla hazýrlamýþ durumda. Görmez liderliðindeki vizyon ve felsefe, entelektüel bir fantezinin ürünü deðil, can yakýcý ve varoluþsal sorunlarýmýz üzerine geliþtirilen sahici düþüncelerdir. Bundan sonrasý, bu vizyon ve felsefenin en iyi þekilde hayata geçirilmesinde. 

Allah muvaffak etsin.