Bertolucci’den son tango

Bernardo Bertolucci’nin son filmi Ben ve Sen izleyici ile buluþuyor. Ünlü yönetmen bu defa modern toplum, aile ve ergen iliþkilerini sýradýþý bir bakýþla iþlemiþ.

EFSANEVÝ yönetmenler artýk ya teker teker aramýzdan ayrýlýyor ya da onlarýn son filmlerine tanýklýk ediyoruz. 73 yaþýndaki ünlü yönetmen Bernardo Bertolucci de bu isimlerden biri. Paris’te Son Tango, Ay, Çölde Çay, Son Ýmparator ve Dreamers filmleriyle sinema tarihinin unutulmaz yönetmenleri arasýnda Bertolucci. 10 yýllýk bir aradan sonra çektiði Ben ve Sen filmi, Bertolucci’nin ilerleyen yaþýna raðmen konusu itibariyle de dikkat çekici bir yapým.

Ýnsan hayatý üzerine kafa yoruþu, sinemacýnýn vazgeçilmez kabiliyeti olan gözlem gücüyle hayata bakýþý ve buna baðlý olarak ürettiði filmler tabii ki önemli.

MUHTEÞEM BÝR GERÇEKLÝK YAKALAMIÞ

73 yaþýn olgunluðu ve tecrübesiyle nasýl karþýmýza gelecekti Bertolucci? Ve modern toplumdaki aile iliþkileriyle baðlantýlý olarak bir ergenin hikayesini anlattý son filminde... Lorenzo, 14 yaþýnda annesiyle yaþayan bir çocuktur. Parçalanmýþ ailenin bütün problemleri onun omuzlarýndadýr. Her ne kadar annesi yanýnda olsa ve onu kontrol altýnda tutsa da yaþ itibariyle artýk kiþiliði oluþmaya baþlamýþtýr. Bir de bütün negatifliklerin üzerine duygusal yapýsý Lorenzo’yu yalnýzlýða iter. Arkadaþlarýyla anlaþamaz. Çünkü babanýn eksikliði ve parçalanmýþ ailenin karýþýk geçmiþi onda özgüven eksikliði yaratmýþtýr. Zaten gençlerin en büyük problemi özgüven eksikliði deðil mi? Lorenzo bütün bu duygularla herkesten kaçmayý seçer. Kalabalýk okul koridorlarýnda kulaðýna taktýðý kulaklýkla dinlediði müziklerin içinde kaybolur. Babaannesinin hastane odasý kendi hayalindeki kiþiliði bir ceket gibi giydiði dost evidir. Yaþlý kadýna hayallerini yaratýcýlýðý ile süsleyerek kendi yaþadýðý öyküler gibi anlatýr. Babaannesi aslýnda ondan kopmuþ babasýnýn son kalýntýsýdýr ve bir hastane odasýnda ölümü beklemektedir. Yanýna her gittiðinde, her yalan hayalini paylaþtýðýnda Lorenzo daha da derin bir yalnýzlýða gömülür. Bunu bilinçli olarak bilmese de hisseder. Problemler onun vücudunu, ruhunu saran bir koza gibidir. Sonunda lisedeki bütün öðrencilerin katýlacaðý kayak merkezi seyahatine çýkmasý gerekir. Lorenzo annesine yalan söyleyip arkadaþlarýyla gitmiþ gibi yapar ve evlerinin mahzenindeki depoya sýðýnýr. Fakat depoya uzun yýllardýr görmediði üvey kýz kardeþi de gelir. Anneleri farklý olan iki üvey kardeþ,  kendi problemlerinin çýkýþý olabilecek mi? Lorenzo yalnýzlýkla savaþýrken ablasý Olivia ‘keþ’tir. O mahzene temizlenmek için gelir. Amacý sevdiði erkeði geri kazanabilmek için uyuþturucudan kurtulmaktýr. Filmin sonuna doðru birbirlerine söz verirler. Olivia uyuþturucuya dönmeyecek, Lorenzo ise artýk hayattan saklanmayacak. Bu mümkün mü, filmin finalinde izleyeceksiniz...

Bertolucci hikaye þeklinde muhteþem bir gerçeklik yakalamýþ. Çok doðru bir çözümleme yapmýþ, günümüz aile ve ergen iliþkileri üzerine. Çocuklarýn öfkelerinin altýndaki masumiyetleri beni en üzen þey. Masumlar ve güçsüzler hayata, bizlere karþý. Hayat bir karmaþa, evlilik ise cevabý bulunamamýþ bir problem. Ama ne olursa olsun çocuklar sevilmeye muhtaç, tek ilaçlarý sevgi... Bunlarý düþündüren bir film nasýl seyredilmez ki...