Osmanlý’yý yalnýzca Avrupa’dan deðil, Anadolu’dan ve Ortadoðu’dan da silmeyi planlamýþlardý.
Osmanlý Ýmparatorluðu’nun parçalanmasý ve paylaþýlmasý için saldýrgan büyük devletler 1913 ile 1917 arasýnda beþ gizli anlaþma yaptýlar. Gizli anlaþma kavramý, dönemin tarihsel ikiyüzlülüðünün en büyük sembolüydü. Günümüzde gizli anlaþma, hesapta Birleþmiþ Milletler sistemi altýnda yasaktýr, ancak iki devlet arasýnda kalacaksa, yaptýrýmý da yoktur.
1- Konstantinopolis Anlaþmasý. 18-20 Mart 1915: Ýmza mahallinden çok, Ýstanbul’un Rusya’ya býrakýlmasýný öngören anlaþma olduðu için bu þekilde anýlýr. Fransa-Ýngiltere ikilisi 1913-1914 sürecinde savaþ daha baþlamadan Balkan-Anadolu-Basra-Hicaz-Süveyþ arasýný paylaþmýþlardý. Savaþ baþlayýnca bu araziden pay vererek yanlarýnda savaþacak ülke aramaya baþladýlar. Kendi aralarýndaki temel paylaþýmý bozmamak kaydýyla, Ýstanbul ve Boðazlarý Rusya’ya býrakma sözü verdiler. Bu, tutulmak üzere deðil, Rusya’yý uyutup oyalamak için verilmiþ sözdü. Ýlginç olan, 18 Mart’ta donanmalarý Çanakkale’de aðýr yenilgi almasýna raðmen, Ýngiliz-Fransýz ikilisinin bu anlaþmayý yapýp savaþý sürdürmeleri ve savaþýn kazanýlacaðýna olan inançlarýdýr.
2- Londra Anlaþmasý. 26 Nisan 1915: Bu kez Rusya-Ýngiltere-Fransa, aralarýna Ýtalya’yý almak için Osmanlý topraðýndan yeni paylar verdiler.
3- Ýngiltere-Fransa-Rusya üçlü anlaþmasý. 26 Nisan 1916: Karadeniz ve Doðu Anadolu’nun, Güney Anadolu - Gazze - Basra - Þam ve civarýnýn ayrýntýlý paylaþýmý. Artýk paylaþým ayrýntý kazanmýþ, vilayet ve limanlara kadar inmiþti.
4- Sykes-Picot Anlaþmasý. Mayýs 1916: Ýngiltere-Fransa arasýndaki daha ayrýntýlý paylaþým. Rusya da bu paylaþýma onay vermiþti.
5- St Jean de Maurienne Anlaþmasý. 19-21 Nisan 1917: Ýngiltere ve Fransa‘nýn bu kez Ýtalya’yý baðlamalarý. Ýtalya Sykes-Picot paylaþýmýna saygý göstereceðini beyan etti ve Ýskenderun, Hayfa, Akka’da taviz aldý. Ýtalya, Ýzmir-Antalya-Adana arasýný da istemekteydi.
Daha savaþ sonra ermemiþken 1915-1917 arasý gizli anlaþmalarla net bir Osmanlý paylaþýmý vardý. Ve hiç unutulmamasý gereken nokta, Türk nüfusa bir vatan býrakýlmýyordu. Anadolu, Türk-Müslüman için doðal bir vatan da sayýlmýyordu. Bu anlaþmalar, Çanakkale’nin geçilememesi ve Kasým 1917 Bolþevik ayaklanmasý sonucu hayli deðiþiklik geçirdi. Rusya sahneden çekilince, Rusya’ya ayrýlan yerlerin kavgasý baþladý. Ancak paylaþýmýn genel hedefleri hiç deðiþmedi, Osmanlý ve mirasçýsý Türk-Müslüman nüfus, iþgal ve tahakküm altýna girecekti. Boðazlarýn egemenliði Türklere býrakýlmayacak ve Anadolu’da Türk’e vatan ayrýlmayacaktý.
Ülkeler için hafýzanýn kaybedilmesi, tehlikelidir. Unutuþ, ayný zamanda kaybediþtir. Tarih, hafýzanýn canlý tutulmasýna yarar. Yanlýþlarý tekrarlamamaya ve haksýzlýklarý unutmamaya yarar. Zaman belki unutturur ama çaba, bilgi, hak ve hukuk yok olmaz… Hafýza ve tarih, akan zamanýn kum tepeleri altýna gömüp gözlerden sileceði hazinelerin yeniden bulunmasýna yarar. Geçmiþ, hazinedir: Yanlýþlarý tekrarlamamak, haksýzlýklarý unutmamak ve bilmek için.
1844’te Rus Çarý 1. Nikola’nýn Osmanlý Ýmparatorluðu’nu gözüne kestirip ‘Avrupa’nýn Hasta Adamý’ diye nitelemesinden baþlayarak, Osmanlý parçalanmak üzere hedefe alýndý. Birkaç yýl önce gelen Tanzimat çabalarýnýn faydasý olmamýþtý.
Ýngiltere, Fransa, Almanya, Rusya, Avusturya-Macaristan ve Ýtalya için, Balkanlar, Anadolu ve Basra-Hicaz-Süveyþ arasýna sýkýþmýþ Osmanlý, hedefti. Ancak Avrupa dengeleri, hiçbirinin tek baþýna harekete geçmesine izin vermiyordu. Dýþ geliþmeler kadar, Osmanlý içindeki geliþmeleri izleyerek, mümkün olduðunda Bablý Ali içindeki durumdan yararlanarak, iç müttefik bularak, iç geliþmeleri yönlendirerek zemin kazanmaya çalýþtýlar.
1908’de süreç hýzlandý. Avusturya-Macaristan’ýn, Osmanlý vilayetleri Bosna ve Hersek’i ilhak etmesiyle, Osmanlýnýn parçalanma süreci baþladý. Gerçi iki vilayet 1878’den beri Avusturya’nýn fiili hakimiyetindeydi. O zamanlar da bir yeri ele geçirmek için önce hakimiyet kurmak, sonra mülkiyet konusunda kuþku yaratmak, sonra zamana býrakmak, fiili duruma alýþýlmasýný saðlamak, ardýndan da ‘Zaten gitmiþti’ ile durumun kabullenilmesini saðlamak yeterliydi.
‘Gerçi’ ve ‘zaten’ kelimeleri tarihte, siyasette ve geleceðe yönelik bakýþta en tehlikeli terimlerdir. Alýþýlmýþýn ve çaresizliðin terimleridir.
Osmanlýnýn kurumsallýðýnda Türk ve Ýslam kimliðini de yok etmeyi amaçlayan parçalama, iþgal ve hakimiyet süreci, ancak Eylül 1922’de büyük kahramanlýklarla ve süngüyle durduruldu. Son kalan toprak Anadolu, son bir çabayla ve bütün paylaþým planlarýna raðmen kurtarýldý. Yoksa Anadolu da Türklere býrakýlmayacaktý.
Bosna Hersek’in kaybýndan sonra ikinci büyük toprak kaybý, Ýtalya’nýn Trablusgarp’a saldýrýsýyla yaþandý. Ekim 1909’da Ýtalya ile Rusya, Osmanlý üzerine pazarlýk yapmýþtý. Ýtalya’nýn gözü Libya’daydý. Rusya da Boðazlardan serbest geçiþ istiyordu.
Ýtalya Eylül 1911’de sudan bir gerekçeyle Trablusgarp’a saldýrdý. Bu arada Ýtalyan donanmasý, Çanakkale’ye dek gelip, Boðaz istihkam noktalarýný bombalamýþtý. Rusya’nýn ticaretinin yarýsýnýn geçtiði Boðazlarýn bu saldýrý sýrasýnda kapanmasý sonucu Rus tüccar milyonlarca ruble zarara girdi ve Rusya, ‘Boðazlarýn Kapanmasý’ sorununu ilk kez burada yaþadý. Olay, Rus Çarý’nýn Boðazlar konusundaki iþtahýný kabartmýþtý. Boðazlar 1914’te tekrar kapanacak ve Çar’ýn sonunu getirecekti.
1912’ye gelindiðinde Ýtalya hem Libya’yý, hem de 12 Ada’yý iþgal etmiþti. Ýtalya’nýn Libya saldýrýsý, Balkan devletlerine Osmanlý’ya karþý hep birlikte saldýrma fikri verdi. Balkan Savaþý’ný tetikleyen, Ýtalya’nýn Libya saldýrýsýdýr.
Türk tarihinde bir Lozan Anlaþmasý daha vardýr: Libya’nýn kaybedilmesini hükme baðlayan 18 Ekim 1912 tarihli Lozan Anlaþmasý...
Ýtalya ile Osmanlý Temsilcileri Mehmed Nabi Bey ile Rumbeyoðlu Fahreddin Bey’in imzaladýðý anlaþma ile Osmanlý askeri Trablus ve Bingazi’den çekilince, Ýtalyanlar da 12 Ada’dan çekilecek ve adalar Osmanlý’ya geri verilecekti. Osmanlý çekildi, ancak Ýtalyanlar adalardan çekilmedi. Sonra da 12 Ada oldu-bitti ile Yunanistan’a býrakýldý.
Demek ki, girilen yerden çýkýlmýyor. Bu 100 yýl önce öyleydi, þimdi de öyle.
1912 Lozan Anlaþmasýnýn, 1923 Lozan Anlaþmasý ile karýþmamasý için, 1912 Anlaþmasý, Lozan’ýn mahallesi Ouchi - Uþi ile anýlýr. Göl kenarýndaki imza mekanýna atfen Uþi Anlaþmasý diye kayýtlara geçmiþtir. Ýtalya ve Yunanistan’a sýk sýk hatýrlatýlmasý ve hatýrlanmasý gereken bir anlaþmadýr.
Mart 1915’te Ýngiltere, Fransa ve Rusya’nýn Konstantinopolis Anlaþmasý müzakerelerinde, Anadolu’nun parçalara ayrýlmasý öngörülmüþtü.
Ancak anlaþma uyarýnca Ýstanbul ve Boðazlardan Türklerin çýkartýlmasý ve Marmara ve Trakya’ya uzanan alanýn Rusya’ya verilmesi, Hilafet konusunda sorun yaratýyordu. Rusya’daki Ýngiliz sefiri Sir George, 20 Mart’ta Çarlýk Rusyasý Dýþiþleri Bakaný Sazanov’a Londra’nýn þu mesajýný iletti:
Türklerin Ýstanbul’dan çýkartýlmasýndan sonra bir baþka yerde baðýmsýz bir Müslüman devlet kurulmalýydý. Siyaseten Ýslam’ýn merkezi, bu devlet olacaktý. Bu proje devletin çekirdeðinde, Mekke ve Medine olacaktý. Ancak Londra, Müslüman Ýmparatorluðu denen bu devlet konusu çözülmeden, Mezopotamya, Suriye, Filistin ve havalisini paylaþma pazarlýklarý yapýlmasýný istemiyordu.
Strateji açýsýndan, Ýngilizler için Hindistan yoluna tampon olacak bir devlet gerekiyordu. Þimdiye dek tampon, Osmanlý idi. Yeni dönemde de Arabistan ve Mezopotamya’da Ýngiliz kontrolünde bir tampon devlet gerekiyordu.
Ayný zamanda Sykes Picot, Rusya’nýn da katýlýmýný gerektiriyordu. O yüzden anlaþma, Petrograd’a da sunularak ‘Asya’daki Türkiye’nin üçlü paylaþýmý’ saðlandý. Sykes-Picot’nun haritasýnda 8 Mayýs tarihi vardýr ve Rusya bu haritada görünmez. Anlaþma Rusya onayýyla kesinleþmiþtir. Ýngiltere ve Fransa, Anadolu-Basra-Hicaz-Süveyþ arasýndaki paylaþýmý yapabilmek için Rusya’ya Marmara-Boðazlar yanýnda, Erzurum, Trabzon, Van, Bitlis ve civarýný vermiþti. Rusya, Trabzon’un batýsýnda bir yerde duracaktý ama nerede duracaðýna sonra bakýlacaktý.