Avrupa Birliði’nin dýþýnda bekleyip zaman uzadýkça iyi muamele görmediðimizi düþünmek mümkün. AB’ye dýþarýdan bakýnca -Biz ve Diðerleri- ya da -Ýçeridekiler ve Dýþarýdakiler- diye bir durum var. Öte yanda, AB içindekiler de farklý üyelikteler. Kaðýt üzerinde herkes eþit de, sanki uygulamada bir -esas üyeler- bir de -diðerleri- var. Ve bu üyelik kategorileri sanki AB’ye üyelik tarihleriyle ilgili. Yani en erken girenler, kurucular - evsahipleri... Zamanla üye olanlar ise giriþ tarihlerine göre misafir gibi.
Son halka Bulgaristan-Romanya’ya konan çalýþma yasaðýnýn kalkmasýnýn ardýndan Ýngiltere’de kopan yaygara ibretlik... Günlerdir ortalýk yýkýlýyor -Yüzbinlerce göçmen akýn edecek... Ýþleri kapacaklar... Sistemden yararlanacaklar... O ülkeler boþalacak...
Aslýnda göçmenden þikayet etmek, AB’de bir statü meselesi. Yani size göçmen geliyorsa, durumunuz iyi demektir... Ne zaman ki Pakistan ve Bangladeþliler Yunanistan’a gitmemeye ve oraya kapaðý atanlar da ülkelerine dönmeye baþladý, Yunan krizi o zaman -ciddi kriz- oldu... Ýngiltere’ye gelince: Bulgar ve Romanyalýlar için gidecek tek ülke orasý deðil. Ama Ýngiliz kamuoyu, siyasiler ve medya sanki yalnýzca Ýngiltere’nin akýna uðrayacaðý konusunda yoðun kampanyadalar... Dünyanýn merkezi olduðunu sanmak, herhalde böyle bir duygu.
Bu arada kampanya baþlayýnca Romanyalýlar ve Bulgarlar ikinci sýnýf muameleye bozulmaya baþladýlar. Laf aramýzda gördükleri muamele ikinci deðil, dördüncü sýnýf. Gerçekten çalýþmak isteyip -Anlaþmada bu yok mu, yasal olaný yapýyoruz- diyenler var... Kendilerini birinci sýnýf üyelerle eþit sandýklarý besbelli. Sonra baþkalarý -Yerleþmeye gelmiyorum, emeðimin karþýlýðýný alýp, ülkeme döneceðim- diyor... Bu aslýnda daha büyük kabahat: Waaaay, parayý yemeyip ülkesine yollayacak, bizim ekonomiye katkýsý olmayacak.
Bu memlekete para yollama meselesi o kadar aþýrýya gitti ki, Baþbakan Cameron, yabancý iþçilere verilen iki kuruþ çocuk parasýnýn Ýngiltere’de olmayan çocuklarý dýþlamasý için giriþim baþlattý. Ýþçinin ailesi memleketteyse, onlara çocuk parasý yok. Peki o çocuklarý getirmesine izin var mý? Orayý karýþtýrma... Ayrýca Cameron üç aylýðýna -Ýngiltere’ye gelen yabancý iþçi önce iþ bulmadan sigorta vs yardým alamaz- uygulamasý baþlattý. Bu ilk adým, sonra süreyi uzatmaya çalýþacaklar.
Öyle ki geri yollanan para konusunda Cameron’un Polonya’yý isim vererek suçlamasý ve Ýngiliz siyasilerin -2004’te girenlere kýsýtlama koymayýp hata ettik- açýklamalarý Polonya baþta, 2004 tarihli üyeleri hoplattý... Polonya da herhalde kendisini eþit üye sanýyordu. Ancak bir avantajý var, sýnýf farký olsa bile AB içinde oy eþit. Ýngiltere yardýmlar ve iþçiler konusunda parazit yaparsa, Polonya -ve muhtemelen diðer 2004 giriþli üyeler veto oyu kullanýr ve süreci týkarlar. Ayrýca Polonyalý siyasiler Ýngiliz þirketlere karþý boykot çaðrýsý yaptý... Ve hayýr, kimse henüz Polonya’da -Onlar ortak, biz pazar- sloganý atmadý. Ýngiltere boþuna -AB’de kalalým mý, gidelim mi- diye 2017’ye referandum koymuyor.
Halen Ýngiliz siyasiler -Göçmen iþçilere tanýnan haklar 2 yýl mý, 5 yýl mý geciktirilsin- diye tartýþýyor. Genel AB hukukuna aykýrý düzenleme yapamazlar, ama tartýþma serbest. Ayrýca bu haklar lütuf deðil, normal AB standardý idi... Ancak krizin gözü körolsun.
-AB’de iþ bulmak için dolaþýlmamalý, iþi olanlarýn dolaþmasý gerekir- diye yeni teoriler de var. Bu da kuruluþ anlaþmasýna aykýrý ama savunan, Ýngiltere’nin gölge Yatýrým Bakaný Chuka Umunna... Ýsim pek Britanya Adasý’ndanmýþ gibi gelmedi. Resmine baktýk: Karaderili. Meðer baba Nijerya, anne Ýrlanda asýllý Ýngiliz. Aslý göçmen ve kendisi göçmenlere muhalefet çekiyor. Ne demiþler, misafir misafiri istemez.
Bütün bu gürültü ortasýnda AB’nin büyüklerinden Bayan Viviane Reding -Ýngiltere dikkatleri kendi sorunlarýndan uzaklaþtýrmak için bu gerçek dýþý tartýþmayý baþlattý- dedi ve ekledi: Gerçek olmayan bir göç dalgasý üzerine bir kaþýk suda fýrtýna kopartýlýyor. Ýngiliz siyasiler oy uðruna atýp tutuyorlar. Ve kendi ülkelerinin geleceðini karartýyorlar. Aklý baþýnda güçler gerçekleri anlatsýn, çünkü göç meselesi anlatýldýðý gibi deðil. Ýþte bir saðduyu sesi, ama dinleyen..?
Aklý baþýnda olanlarýn sesi duyulur ya da duyulmaz, ama þu -Ülkelerinin geleceðini karartýyorlar- ne demek? Göçmenlerin geldikleri ülkeye ekonomik katkýsý çok daha fazladýr. Popülizmle ve AB karþýtý söylemle ekonomik geleceðin mi karartýldýðýný söyledi? Yoksa bu söylemlerin yakýnda yabancý düþmanlýðý ve ýrkçýlýða dönüþüp siyasi geleceðin de karartýldýðýný mý söyledi? Yani AB’de seçenek çok: Gerçek-Hayal... Siyaset üretmek-Göz boyamak... Yerli-Yabancý... Biz-Onlar... Aydýnlýk-Karanlýk... Ekonomik kriz iþte böyle birþey.