Beþar’ýn savunucusu olmak

Aslýnda, konu, Ahmet Kekeç’in uzmanlýk alanýna giriyor ama, Hürriyet yazarý Ertuðrul Özkök’ün Cumhuriyet’ten Mustafa Kemal Erdemol’un “Þam izlenimlerine” dayanarak kaleme aldýðý yazýya (Uçaðýn motoru durunca neler iþittik, Hürriyet, 18 Mayýs 2012) bir-kaç düzeltme yapmakta yarar var... Yazýda ileri sürülen görüþleri, bir ülke yönetiminin kendi topraklarýndaki sivil insanlara karþý tank ve top kullanmasýný ýskalayarak ciddiye alanlar olabilir!..

Ne yazýk ki, yaþamdan ve ilkelerden kopuk “entelektüel þaþkýnlýklar” bazen bir yazarý diktatörlerin kanlý dünyasýna yandaþlýða savurabilir... Nitekim Özkök de yazýsýnda, meslektaþýn yazýlarýndan yola çýkarak, Suriye halkýnýn önemli bir bölümünün Beþar el-Esed rejimini desteklediðini, Suriye’den aktarýlan katliam haberlerinin ise “aldatýcý bilgi” olabileceðini vurguluyor.

10 bin masum cenaze

Beþar el-Esed rejimi, özgürlük talebiyle sokaða inen insanlara karþý tank kullandý! Özgürlük taleplerinin yüksek olduðu kentlere karþý topçu saldýrýlarý yaptý!

Þiddet kampanyasý sýrasýnda 10 binden fazla insan yaþamýný kaybetti, insanlar evlerini terk etmek zorunda kaldý, Humus gibi kentler birer hayalet kente döndü, öldürülen insanlarýn cesetleri askeri araçlarýn arkasýna baðlanarak kent sokaklarýnda ibret için sürüklendi, tecavüze uðrayan ve hamile kalan kadýnlar çareyi Lübnan topraklarýna bir þekilde geçerek kürtaj yaptýrmak zorunda kaldý.

Bütün bunlarý oturduðum yerden, bazý gazetecilerin izlenimlerinden okumadým. Hatay sýnýrýna iki kez gittim. Mülteciler ile konuþtum, onlarýn cep telefonlarýndaki görüntüleri aldým, 24’teki OLAY YERÝ programýmda yayýnladým. Öyle görüntüler vardý ki, içim elvermedi, ekrana getiremedim.

Durmadým, Lübnan’a gittim. Bu kez Suriye’den kaçmýþ insanlar ile bu belalý coðrafyada konuþtum, görüntüler elde ettim. Hastaneleri doldurmuþ, geride býraktýðý ailesinden haber alamamýþ yaralý siviller ile söyleþiler yaptým. Yine yayýnladým.

Suriye’de yaþanýlanlarýn bir dönem Bosna-Hersek’te yaþanýlanlardan hiç farký olmadýðý bütün anlatýlanlardan belli oluyordu.Beþar el-Esed, bütün uyarýlara kulak týkamýþ ve babasý Hafýz el-Esed’in 1982 yýlýnda 40 bin sivilin yaþamýna mal olan Hama katliamýný bu kez ülke çapýnda gerçekleþtirmiþti.

“Gerçek gazeteciler” bu gerçekleri, Dýþiþleri Bakaný Ahmet Davutoðlu’nun uçaðýnda deðil, “olay yeri”ne giderek öðrendi.

Özkök, yazýsýnýn sonunda “Anlayacaðýnýz, bütün medya kuruluþlarýnýn Ankara’dan veya Dýþiþleri Bakaný’nýn uçaðýndan gelen haberlerle yetinmeyip, Suriye’ye tarafsýz muhabirlerini göndermelerinde yarar var. Milletvekillerine gelince? Bir gün sýnýr ötesine asker göndermek gündeme gelir ve el kaldýrmak zorunda kalýrlarsa, Suriye sokaðýndan gelen ve ‘embedded’ olmayan bilgileri dinlemelerinde de yarar var” diyor.

Hazin!

Gazetecinin ilkesi

Diktatör karþýsýnda tarafsýzlýk!

Bu tür bir anlayýþ, bizi, Türkiye’de 1993-2002 yýllarý arasýnda yaþanýlmýþ, bol ekonomik krizli, büyük rüþvet ve banka soygunlu “örtülü faþizmin” þak-þakçýlýðýna götüren beyin kimyasýdýr.

Bir gazeteci, yalnýz halka karþý sorumludur! Bir aydýnýn görevi, nerede zulüm varsa, sergilemektir.

Diktatörün sýnýr tanýmaz zulmünden korkmuþ bir baþkent halkýnýn arasýnda gezinip, sonra da “Suriye halkýnýn önemli bir bölümü Beþar’ý destekliyor” dediðinde ve bu lafý da “ciddiye aldýðýnda” tarihin akýþýnýn hangi safýnda olduðunu da sorgulaman gerekir. Býrak Suriyeliyi, evinde broþür bulduðu Filistinli yazara iþkence yapan böyle bir ülkede sen “sokaktaki adamýn” sorduðun soruya doðru yanýt verdiðini düþünüyorsun. Bir gazeteci olarak!..

Asýl olan özgürlüktür

Diktatörlerin devrilmesi tabii ki kaos yaratýyor. Bütün yaþamýný baský altýnda yaþamýþ toplumlar, baský ortadan kalktýðýnda bazen bizim de hoþumuza gitmeyen serüvenlere sürüklenebiliyorlar. Bunun ne önemi var? Asýl olan özgürlüktür ve özgürlüðüne kavuþan halklar, kötü deneyimler yaþasalar da, mutlaka kendi barýþçý rotalarýný çizeceklerdir.

Halkýn kendi kaderini þekillendirme hakký, özgürlük ve eþitlik içinde yaþama talebi, bütün “küresel stratejiler” ve “devlet politikalarýndan” önemlidir. (Ýsrail, zayýf ve sürekli kendi halkýný katleden bir Beþar el-Esed’i kendisi için daha iyi görebilir ama, namuslu Ýsrailli gazeteciler inanýn, böyle düþünmüyorlar.)

Diktatörün zulmüne “embedded” (iliþtirilmiþ gazeteci bilgisi) diyor.

Ýnanýlýr gibi deðil!