Beşiktaş camiası bütünleşmeli

Olimpiyat’taki saçmalığı bir an önce geride bırakmak gerekiyor. Peşinen şunu söyleyeyim: Beşiktaş’ın ve Çarşı’nın sürekli futbol dışı bir düzlemde tartışılmasından sıkılmaya başladım artık. Futbol kültürüne yabancı, hayatında maça gitmemiş, tribün nedir bilmeyen siyaset analizcilerinin kocaman kocaman lafları, spekülasyonları, senaryoları biraz bıktırıcı olmaya başladı.

Beşiktaş taraftarının takımına beslediği aşk ve bağlılığının ne anlama geldiğini, son maçta olup bitene tavrını merak edenlere tavsiyem de Çarşı’nın resmi sitesi Forza Beşiktaş’a bakmaları. Girişteki metni okuyun bir. Orada yer alan “Beşiktaş sen bizim ahlakımızsın” ifadesinin bir Beşiktaşlının hayatında neye karşılık geldiğini göreceksiniz.

Gayet açık ve anlaşılır biçimde hem de. Beşiktaş lige iyi bir başlangıç yaptı ve anlamsız tartışmaların odağında olmaya ihtiyacı yok. Her atılımında ayağına çelme takılmasına alışkın bu camia. Ama artık sesini olabildiğince yükseltmeli.

Maçtan hemen önce 24 TV’de Fırat Aydınus’a ilişkin kaygılarımı dile getirmiştim. Özellikle de şunu vurgulamıştım: MHK hakem atamasını yaptığı andan beri Beşiktaş taraftarının büyük kısmı bu kaygıyı taşıyor zaten! Bunun hiç de boş bir kaygı olmadığı ortaya çıktı. Korktuğumuz başımıza geldi. TFF ve MHK’nin bile bile lades dediği kanısındayım, çünkü bir camianın sesine bu kadar kulak tıkamanın başka açıklaması olamaz.

İşin teknik-taktik yönüne çok az değineceğim. Beşiktaş’ın oyun anlayışı ve futbol kalitesinde fazla sıkıntı yok. Skor G.Saray’ın iyi oynamasının ürünü değil. Tek eksik vardı: Bugüne kadar skor avantajı sonrasında topu ayağında tutarak ve ofansif arayışı sürdürerek oyunu kontrolünde tutuyordu Beşiktaş. 2. yarısı bunu yapamadı. Benim asıl önemsediğim Biliç’in Muhammed ve Kerim’i sahaya sürme cesareti. Beşiktaş doğru yolda. Tam da bu nedenle Beşiktaş camiası için bütünleşme zamanı şimdi. Hem de var gücüyle. Biliç’in, futbolcuların, Önder Özen’in emeğine yazık olmasın diye. Uzun vadeli hedeflere sadık kalınsın diye. Antalya ve Eskişehir deplasmanlarında yaralar sarılır, takım yoluna devam eder. Yeter ki teknik heyetin kafası rahat, bir o kadar da özgür bırakılsın. O özgürlüğün içinde Beşiktaş’ın geleceği gizli.