Üç büyükler, Türkiye Kupasý maçlarýný pek fazla ciddi almýyor görünse de, gruplarýnda kaybedilen puanlar; gene de garipseniyor. Mesela, G.Saray’ýn kendi sahasýnda Diyarbakýr Büyükþehir’e yenilgisi; Hamza Hamzaoðlu’na duyulan güveni biraz örseledi. Hangi amaç ya da kategoride sahaya çýkýlýrsa çýkýlsýn, takýmýn belli bir disiplin içinde olmasý þart... Maç seçimi yapýlmasý, kabul edilemez.
Kötü sonuçla daðýlan konsantrasyon, ligdeki Çaykur maçýný riske sokan bir tedirginliðe yolaçabilir. Çünkü bu iþler domino etkisi yaratýr.
Hele Sneijder’ýn oyundan çýkarken bir kez daha afra-tafra yapmasý, geçmiþteki benzer hatasýnýn da envantere iþlenmemiþ ve hesabý görülmemiþ olduðunu belgeler. Hamza Hamzaoðlu dizginleri elinden býrakmak üzere... Ýþler kendliðinden yola girmez. Birileri, disiplin konusunda hizaya gelmeyenlere karþý otoritesini ispat etmek zorundadýr. Sýrt sývazlama sonuç vermiyorsa, kulak çekme zamaný gelmiþ demektir.
***
G.Saray’ýn aksine, Beþiktaþ futbolcularýný psikolojik olarak kanalize etmekte daha baþarýlý... Geçmiþteki bazý sorunlu örnekleri; yönetimin ve Biliç’in yumuþak, sabýrlý ama kararlý metotlarýyla hizaya getirdiler. Dayanýþma daha üst düzeyde...
Futbolcular arasýnda klik, grup, komite, toplu direnç ya da ortak hareket sayýlabilecek oluþum yok. Buna fýrsat verilmedi... Yönetim kontrolü kaybetmedi. Oysa G.Saray; (Özellikle Mancini ve Prandelli dönemlerinde), ortak hareket eden ve süreci yönetmeye kalkan futbolcu giriþimlerine tanýk oldu. En azýndan bu yönde iddialar ortaya atýldý... Gruplaþmalardan ve bunlarýn olasý sonuçlarýndan söz edildi. Beþiktaþ ise böyle bir süreç yaþamadý.
Bir dönem Selçuk Ýnan ve hatta Burak’a çok ciddi tepkiler oluþtu. Siyah-beyazlý camia, kiþiye yönelik protesto örneðine yanaþmadý. Gökhan Töre’nin açýða çýkan bazý ciddi hatalarýna raðmen, yaþananlar kolayca mazinin derinliklerine atýldý. Takým içinde kalýcý bir hasar oluþmadý.
Anlayacaðýnýz; Beþiktaþ sorunlardan kolayca sýyrýlmayý becerebilen bir yapýya sahip olmasýna raðmen, Galatasaray derin sarsýntýlar geçiriyor.