Þenol Güneþ, “Milli Takým’ýn baþarýsýnda benim de payým var” dedi. Ama; ondan öncelikle istenen, Beþiktaþ’taki payý.. Takýmýn bir sezon önceki bankolarýný, yedeðin yedeði bile olamayacak pozisyona getiren o!
Bu tasarrufunda elbette haklýlýk içeren mazeretler var. Motta’nýn aðýr kaldýðýndan þikayetçi... Sadece bu nedenle, futbolcuyu kaybetmek bile deðil; resmen katletmek olan defterden siliþ, gerçekten çok aðýr. Bir teknik direktörün, “futbolcu kazanmak” gibi görevi ya da vicdaný da olmalý. Kaðýt mendil gibi buruþturup atmak en kolayý.
Ýþler þimdi iyi gittiði için, kimse Þenol Güneþ’in tavuðuna kýþt demiyor. Ýþler ters gitmeye baþlayýnca, kapanmýþ gibi görünen bu defterler mutlaka açýlýr.
Beþiktaþ, maçlarý 90 dakika oynamýyor. Ýþler sarpa sarýnca kendine gelip maça asýlmak gibi, 3. Dünya Ülkeleri futbolunun eþiðinde... Zaman daralýnca maçý yönetmeye, yönlendirmeye, kazanmaya çalýþmak; hýzlý olmasý gereken oyunu telaþa dönüþtürüyor. Telaþýn kapý komþusu panik...Bu þekilde her türlü acýya, felakete ve sürpriz sonuçlara açýk kalýrsýn...
Beþiktaþ þimdilik hep paçayý kurtarýyor. Ama uzun maraton hep böyle geçmez. 90 dakikayý keyfinize göre parçalara ya da bölümlere ayýrýrsanýz; o parçalar þarapnel parçasý olarak üstünüze geri döner.
Siyah-Beyazlýlar’ýn tam saha ve tam süre ayný ciddiyet, ayný sorumlulukta oynadýðý tek maçý yok. Skora göre oynuyorlar... Rakibin hata yapmasýný bekleyerek oynuyorlar... Ya da dara düþünce oynuyorlar... Bu üç tercih de; 1. sýnýf takýmlarýn strateji sýralamasýnda hiç yoktur. Beþiktaþ kafasýna göre deðil, kitabýna göre oynamalýdýr.
Aksi takdirde; geçen sezonki gibi þampiyonluk þansý ellerinden bir anda civa gibi kayar.
Þenol Güneþ hoca disiplin ve davranýþ açýsýndan, futbolcularý üzerinde net bir hakimiyet kurmuþ görünüyor. Ama saha içindeki taktik disiplinde sorunlar var. Futbolcularýn maçýn bir saatini çalmak gibi, asla affedilmeyecek tavrýna hoþgörü/tahammül/rýza göstermemeli.
Yoksa faturasý (geçen sezon olduðu gibi) aðýr olur...