Beşiktaş’a ne gerek?

Kulüplerin büyüklükleri tarihlerinde yaptıklarından ve ürettikleri başarılardan geliyor. Bunlar, yandaşların oluşmasını, beslenmesini, çoğalmasını ve kulüple bağlarının güçlenmesini sağlıyor.

Yönetici, nöbetini tutarken, en çok bu bağlılık duygusunu beslemeyi ele almalı. Buna aldırmayıp kendine oynayarak, kulüp adını kullanmaya kalkan unutuluyor ya da kötü anılıyor.

Kulübünü seven yönetici yandaşların duygularına içtenlikle yanıt verecek girişimlerde bulunmalı... Kuşkusuz kulüp olanaklarının ölçüsünde bu gerçekleştirilebilir, ama yöneticinin bir görevi de kulübün olanaklarını geliştirmektir.

Beşiktaşlı kendini iki yıldır ezgin hissetmekte... Ve buna isyan etmekte.

Önceki yöneticileri kulübü borç batağına sürükleyerek; ayrıca ‘gerçeğe uymayan beyanla’ UEFA karşısında küçük düşürerek taraftarın canını çok sıktı...

Görevdeki yöneticiler bu durumun baskısı altında ele aldıkları kulübü içinde bulunulan ‘sıkıcı ve acı’ gerçeklerin etkisinden henüz tümüyle sıyıramadı.

Beşiktaşlı, içindeki Beşiktaş büyüklüğünü duyumsarken, güven veren bir futbol takımına sahip olmanın özlemini de duyuyor.

Öylesine zorlukların içine düşülmüş ki şıp diye çıkıvermek kolay iş değil elbet... Bir yandan gelirinin çok üstünde olan borçları ödemek; bir yandan geleceğin büyük kurtarıcısı olacak stadını ‘destek almadan’ kotarmaya çalışmak var...

Ucuz ve dar tutulmuş kadrolar durumu idare etmeye yarayabiliyor. Ancak kadronuzu yarısı işe yarayacak darlıkta kurarsanız, büyük hedeflere soyunduğunuzda yapacağınız yatırımın boyutları giderek artıyor.

Nitekim iki yıldır kıt kanaat idare edilen kadronun önümüzdeki yıla ihtiyaçları hem nitelik hem nicelik olarak çok artmıştır. İki yıldır kazanılan üçüncülükler tek cephede yarışmanın ve lig yapısının verdiği destekle elde edilmiştir.

Kadro yeterli kurulabilseydi, şampiyonluk yarışı sürdürülür, lig ikinciliği kılpayı kaçırılmazdı.

Sözün özü şu: Taraftarın coşkusunu kırarak tedirginlik yaratacak, görünüşte kahraman, iş üretmeyen idman yıldızı oyunculardan bu transferde uzak durulmalı. 24’ünün 24’ü birbirine denk verimlilik içinde olabilecek oyuncular bulunmalı. İşe yaramayanlarla yollar ayrılmalı.

Kolay değil bu. Ama yöneticiler başaracaklarının sözünü verdiler! Taraftarı beklenti içine soktular.

Yöneticinin, teknik adamın iyisi böyle zamanda anlaşılır. Beşiktaş’ın öteki büyüklerle arasında artmaya başlayan açık, öncelikle ‘doğru transferle’ kapatılabilir. Coşkuyu da parayı da mutluluğu da bu yolla elde edilecek başarı kazandıracaktır.