Beşiktaş’ı farklı kılan

Beşiktaş nedir? Başkalarından farklı olmak, inatla başkalarına benzememektir. Birkaç sezondur sürüp giden bir tartışma kafamı kurcalıyor: Yıldız adların Beşiktaş’ı başkalarına benzeteceğini düşünenler var. Yanlış. “Başkalarına benzesek de olur” deyip yıldız adların Beşiktaş’ı illa başarıya taşıyacağını düşünenler var. O da yanlış. Asıl iş yıldız oyuncunun Beşiktaş’ın futbol kültürüne ne kattığı, “Beşiktaşlı olmak” düşüncesiyle nasıl bir bağ kurduğudur.

Örnekse, Guti’nin Beşiktaş’a sevdalanmasıdır. Genç oyuncuların zihinsel kapasitesini yükseltmesi, futbol aklına katkıda bulunmasıdır. Q7’nin malzemeci Süreyya Soner’e koşması, onunla kucaklaşmasıdır. Sahaya giren martıyı elleriyle dışarı çıkarmasıdır. Maç öncesi seremonide Down sendromlu tatlıcık bir kıza sımsıkı sarılmasıdır.

Bunları anlamak, anlatmak çok mu zor? Yok, eğer “Tek ölçüt yıldız oyuncuların sahadaki üretimleridir, sağladıkları başarıdır” deniyorsa, o zaman da onların dilinden anlayacak, en üst verimi alacak teknik adamla çalışma gereği vardır. Schuster zamanındaki Guti ve Q7 çabuk unutuldu galiba. Schuster’in anlayışının sahaya yansıması için gereken sabır gösterilseydi, birilerinin tek ölçüt haline getirdiği başarı da gelecekti. Ya del Bosque kalsaydı 2-3 sezon takımın başında? Kimse merak etmesin, o vakit finansman kısmı da bunca bozuk bir düzene varmazdı. Bir kulübü yönetmek için şapkadan tavşan çıkarmaya gerek yok, sadece doğruları izlemek, onda ısrar etmek yeterli. Doğruları izlemek deyince, “Beşiktaş nedir?” sorusuna bir yanıtım daha var, çok önemsediğim bir yanıt: Ve elbet tribün kültürüdür Beşiktaş. Yalnızca Şeref Bey’i hıncahınç doldurmak, karasevda yüklü bir destek vermek de değildir o. Semt kültürüdür. Hayata bakışın alışılmadık bir tonudur. Sahiden de “Beşiktaş hayattır” demek, diyebilmektir. Toplumsal duyarlığın yüreğine inmek, ona kafa yormak, tepki üretmektir. O tribün kültürünü öldürürseniz Beşiktaş’ı da öldürürsünüz. Hem kulübü hem semti öldürürsünüz. Bıkmadan, usanmadan bunları yazmayı sürdüreceğim. Çünkü gerçekten kaygı duyuyorum ve bu kaygıyı paylaşan çok sayıda Beşiktaşlı olduğunu biliyorum. Beşiktaş’ın Beşiktaş olarak kalması herşeyden önce gelir. Bunu bilir, bunu söylerim.