Önümüzdeki birkaç hafta boyunca Beşiktaş’ın ilk yarı performansını mercek altına almaya çalışacağım. Deva bulmaz bir hücum futbolu yandaşı olarak, işe ofansif açıdan başlamam sizi şaşırtmayacaktır. Ofans deyince de akla gol girişimi sayıları düşüyor elbet. Malum, kafayı bozduğum bir konu. Eh, futbol medyamızda “gol girişimi” tanımına daha sık yer verilmesine az da olsa katkıda bulunmuşumdur sanırım.
Beşiktaş’ın 17 lig maçındaki gol girişimi ortalaması 13,4. Çok yeterli bir sayı olmasa da skor üretkenliğindeki artış tabloyu dengeliyor. İçeride oynadığı 9 maçta bu ortalama 14,6’ya çıkıyor, deplasmandaki 8 maçta 12,1’e düşüyor. Kartal evindeki maçların 7’sinde, deplasman maçlarının ise 5’inde rakibinden fazla gol girişimi üretmeyi becermiş. Ancak iç sahadaki üstünlük galibiyet yüzdesine tam olarak yansımamış.
İç sahadaki gol ortalaması 2,3. Deplasmanda 2,1. Toplamda 2,2. Bir başka okumayla: Evindeki her 6,2 gol girişiminden birini gole çevirmeyi başarmış Kartal. Deplasmanda bu oran 5,71. Toplamda ise 6. Skor üretkenliği açısından 6’da 1 önemli bir oran. Geçmiş sezonlardaki iç saha-deplasman farkının ortadan kalkmakta oluşu da sevindirici. Örnekse, Schuster döneminde deplasmandaki gol girişimi ortalaması daha yüksek olmasına karşın, Beşiktaş bunu bir türlü skora yansıtamamıştı. Bu sezon bunu beceriyor.
İçeride rakibinden daha az gol girişimi ürettiği maçlar hangileri? G.Saray ve Sivas. Ya deplasmanda?
İstanbul Büyükşehir Belediye, G.Antep ve MP Antalya. Bu 5 maçın bilançosu: 1 galibiyet, 2 beraberlik, 2 mağlubiyet. Ligdeki 3. yenilgi F.Bahçe’ye. 3-0’lık skora karşın, Beşiktaş’ın 10, F.Bahçe’nin 9 gol girişimi var. Yani, F.Bahçe’nin iyi oynayarak kazandığı bir maç değil bu. Gol girişimi sayısındaki bariz üstünlüğe karşın, içeride berabere biten Trabzon, Bursa ve E.Şehir maçları da cabası.
Bugün Beşiktaş’ın ofans karnesini özetlemekle yetindim. Şimdilik yorum katmıyorum. Bir sonraki yazıda da işin defansif yanına değineceğim. Ancak ondan sonra belli sonuçlara varmak ve ligin 2. yarısı için bir projeksiyon yapmak mümkün olacak. Gelecek yazıda buluşmak üzere deyip klasik dileğimle bitireyim:
Hücum Beşiktaş, Hücum!