Beşiktaş’ta Yeniçeri Ocağı gelenekleri!..

Bence, ilkyarının gerçek lideri Beşiktaş’tır... Sezon başından beri yaşadığı onca badire, yıldız kaybı ve FEDA günlerinden sonra; G.Saray’ın sadece 3 puan gerisinde olmak, kelimenin tam anlamıyla mucizedir... Önceleri Rüya Takım denilen rakibine karşı, Gariban Takım durumunda kalarak; puanda durumu 33’e 30 getirmenin “Mucize” dışında tanımı yok.

İşte bu yüzden; resmen olmasa da, reel liderdir.

***

Ancak son haftalarda yaşanan bazı gelişmeler; başarının temelindeki doğallığı, saflığı ve bütünlüğü bozacak gibi görünüyor. Beşiktaş’ın genleri değişiyor, hormonlanıyor ve GDO’lu hale getiriliyor... Aşırı ilaçlama, sera gazı etkisi oluşturuyor.

Bu benzetmeleri neden yapıyoruz?

Beşiktaş’ın bu sezon bu günlere gelişinde, bazı amatör heyecanların yeniden ivme kazanmasının etkisi vardı. Bir çoğu ücretinde indirim yaptı. Yardımlaşma ve dayanışma; profesyonel bilincin önüne geçti. Takım ruhu böyle sağlandı.

Ama artık işler eskisi gibi yürümüyor.

Beşiktaşlı futbolcular; galip geldikleri her maçtan sonra, soyunma odalarına gelen yöneticilerin etrafını sararak, maç primi kavgası yapmaktadır.

Normal maçların galibiyet primi 9 bin dolarken; 4 büyüklerle oynanan maç galibiyetlerine 15 bin dolar almaktadırlar. Fakat işin şekli değişti, artık her maça 15 biner dolar istiyorlar. Geçenlerde Kayseri’yi yendikten sonra soyunma odasına gelen Ahmet Kavalcı’nın etrafını sararak, isteklerini yinelediler. Adamın yakasına yapışmış, para dileniyorlardı. Kavalcı, “Bu benim yetkimde değil, yönetim kurulu kararı gerekir” diye kendini dışarı zor attı. Tam o sırada içeri giren bir başka yönetici Taner Kıran da, etrafında yılışanlara karşı benzer şeyleri söylese de, dışarı çıkarken “15 bin dolar değil, 20 bin dolar yaptım” dedi.

İşte bu, Beşiktaş’ın bittiği andır.

***

Futbolcular, Ordu maçında da benzer bir başkaldırışı kazanmış, istediklerini almışlardı. Bu Yeniçeri Ocağı’na dönüş süreci, Beşiktaş’ın ikinci yarıdaki en büyük handikabıdır. Böyle şark usulü bir metod, futbolculara hakkını vermek değil; şımartmak demektir.

Ulufe dağıtırsanız, olası Yeniçeri İsyanları’na zemin hazırlıyorsunuz demektir.

Amatör heyecanınızı kirletmeyin!