Beþiktaþ ligin ikinci yarýsýnda kimsenin güvenmediði bir takým haline geldi. Küme düþme adayý takýmlara karþý bile favori gösterilemedi. Zaten onlara karþý da baþarýsýz oldu!
Bunun net seçilen, bulanýk görünen ve hiç görünmeyen nedenleri var. Önce göz önündekileri ve bulanýk olanlarý sýralayalým:
Sezon baþý çalýþmalarý sýrasýnda hocasýný yitirdi, yerine tanýnmamýþ bir hoca ‘emanetçi’ kimlikle geldi...
Sakatlýklar birbirini kovaladý.
Maç trafiði çok yoðundu. Mart ayýnda bile hala Avrupa Liginde idi.
Beþiktaþ sakatlýklarla daralmýþ kadrosuyla sýk maçlarla yýpranýrken, Avrupa’ya çýkamamýþ Galatasaray ile Fenerbahçe kadro darlýðý çekmeden ve Beþiktaþ gibi sýk maç oynamadan, özetle, yýpranmadan yarýþtýlar...
Ve görünmeyen etken:
Yöneticileri Beþiktaþ’ýn yarýþý üzerine hiç eðilmediler! Takýmla ilgili aktif yönetici Serdal Adalý tutuklanýnca ilgi durdu! Baþkan kendini KBV’na verdi. Para yoktu, ödemeler çok aksadý. Ve takým Carvalhal’in elinde oluruna býrakýldý!
Ligin devre arasýnda, içinde bulunulan bu duruma hiç aldýrmadý yönetim kurulu...
Kadro zaten kusurlu bir kadro idi. Çünkü planlý kurulmamýþtý ve üstüne bir de sakatlýklarla daralma gelince Beþiktaþ’ýn yýlý verimsiz geçirmesi kaçýnýlmaz oldu.
Beþiktaþ’ýn bu yýlki yetersizliðini, önemli ölçüde yönetici ilgisizliðine baðlamak gerekir.
Topluma saygý
Süper Final’in önce tek haftalýk programý açýklandý. Ýkinci ve üçüncü hafta programlarý ilk maç gününde belli oldu! Son üç hafta ve ZTK’nýn yarý final tarihleri hâlâ belirsiz!
Kimin elinde bu iþ? Bu denli beceriksiz mi? Yoksa bir hesap mý var?
Topluma biraz saygý lütfen.
Ýnsanlar bir hafta sonrasý için kendine program yapamýyor! Önceden organize olamýyor!
Unutmayýn asýl ‘ana sponsor’ toplumdur. Onun canýný sýkarak ilgisini kaybederseniz, yýlda yüz derbi oynatsanýz havanýzý alýrsýnýz. TFF’nin gideni de geleni de sürekli ‘ben yaptým oldu’ tavrý içinde. Oluyor, ama ayýp oluyor!
Geç geldin Mustafa Hocam
Artýk Digiturk Ligi mi desek, Mehmet Ali Aydýnlar Ligi mi desek,Süper Final adýyla cilalanýp önümüze konan ve gelecek için de sevimli gösterilmek istenen, bandolu mýzýkalý play-off baþladý.
Ýlk maç sonrasý Mustafa Denizli Hocamýzý okudum.
Bir yanda Fenerbahçe’yi hak ettiði biçimde överken, bir yanda Süper Final sistemini yermiþ.
Lig TV yorumculuðu süresince aklýna gelmeyen tepkiyi derinlemesine vermiþ yazýsýnda. Süper Final sistemi ile “Türk futbolu kendini yerin altýna sokar” diyor! Hemen vazgeçilmeli imiþ.
Hocam: Türk Futbolu kendini deðil, kurumsal çýkarlarý uðruna, birileri Türk futbolunu yerin altýna sokmakta, bir...
Keþke bunlarý Lig TV yorumculuðu yaparken söylese idin, iki...
Düþüncelerini vaktinde devreye sokma cesareti göstermelisin, üç... Medyanýn büyük çoðunluðunun peþine takýlmana gene de sevindim. Geç geldin, ama hoþ geldin!
Emre’nin ak’ý kara’sý
Zokora, Emre’nin maçta kendisine ýrkçý bir söz (Pis Zenci) söylediðini açýkladý...
Emre az sonra canlý yayýna baðlanýp, doðruladý. Ama ertesi gün basýn toplantýsý düzenleyip, ýrkçýlýða karþý olduðunu; öyle bir söz sarf etmediðini söyledi!
Þimdi hangisine inanacaðýz?
Emre’nin bir ak bir kara demesine mi?
“Dingil, dedim” diyen Emre’ye mi, Dingil’i ‘Zenci’ anlayan(!) Zokora’ya mý?
Telaþ edip kendimizi yormayalým. Nasýl olsa bu durumu birileri ‘yok hükmüne’ sokar... Çözecek bir sorunumuz kalmaz!
BIKTIK
Tek yönü iþaret etmeyen, çok yöne çekilebilecek yuvarlak sözler ettikten sonra her türlü sonuçta “ben demiþtim” þiþinmesi içine girenlerden býktýk usandýk!
Sahada yapmadýk hýrçýnlýk, etmedik küfür býrakmayan mert delikanlýlarýn, yönetim baskýsý görüp, ceza kokusu alýnca pýsmalarýndan býktýk usandýk...
USANDIK