Uçuk kaçık lakin bir gerçeğe doğru ilerliyoruz. Artık partiler gerçek parti olma yolunda mesafe kat ediyorlar. Bu seçime kadar beyannamelerin bu kadar öne çıktığına şahit olmadık.
Siyasi söylemler, nutuklar ve slogan mahiyetinde vaatlerden öteye geçmiyordu. İlk kez partiler ciddi ciddi seçim beyannamesi hazırladılar. İçerikleri tartışılabilir ama güzel bir gelişme. Ben bunu siyasette kaliteye doğru evrimle olarak değerlendiriyorum.
***
Pazar günü MHP de seçim beyannamesini açıkladı.
Genel Başkan Bahçeli konuşması iki bölümdü. Birinci bölüm siyasi söyleme ayırmıştı. Çok ağır bir dili vardı. Özellikle iktidarı eleştirirken kullandığı ifadeler ikinci bölümde sıraladığı vaatleri gölgelemiş oldu.
AK Parti, SP, BBP ve MHP’nin seçmen tabanı aynı kültürü paylaşan insanlardır. SP ve BBP seçmeni yüzde 2’ye tekabül eden ve partisine sıkı sıkıya bağlı bir seçmendir. Oradan
kolayına oy kopmaz. MHP eğer oy devşirecekse AK parti tabanından devşirecektir.
Ancak onca hakaretten sonra bir AK Partilinin MHP’ye oy vermesi akıl kârı değildir.
***
Seçim beyannameleri siyasete kalite katarken, söylemler nefreti körüklemekte ve beyannameleri gölgelemektedir. Yine en nazik konuşmaları Davudoğlu yapmaktadır. Siyaset dili henüz Bahçelininki kadar Kılıçdaroğlununki kadar keskin ve ötekileştirici değil. O yüzden Davudoğlu bu seçimlerde seçmene en yakın genel başkan olarak duruyor dersek abartmış olmayız. Bununla birlikte benim kanaatim yurt içinde partiler arasında oy kayması yaşanmayacağı istikametindedir. Çünkü seçmen yaşanan kutuplaşmadan sonra partisine bağlı kalmaya zorlandı. Ve parti tabanları kemikleşti.
Dolayısıyla HDP barajı aşarsa üç beş milletvekili farkıyla parlamentodaki dağılımın değişmeyeceğini tahmin ediyorum.
***
Bence seçimi etkileyecek iki faktör var. Biri HDP’nin seçim barajını aşıp aşamayacağı ikincisi ise yurt dışı seçmen. HDP’nin barajı aşamaması AK Parti’ye çok sayıda milletvekili kazandırır. O yüzden daha önce yazdım seçimlerin kilit partisi HDP’dir diye.
Bu konuda da dindar Kürtlerin tavrı çok önemli. Dindar Kürtler HDP’nin kendilerini temsil etmeyeceğine ikna edilirse AK Parti anayasa yapabilecek sayıya ulaşabilir. Bu hususta HÜDAPAR HDP’yi tehdit eden bir unsurdur. HDP’nin barajı aşması halinde de AK Parti aleyhine bir faktördür!
***
Seçimlerin sonucunu etkileyecek asıl seçmen ise geçen seçimlerde oy kullanamayan yurt dışı seçmendir.
Partilerin oy artırması bariz şekilde yurt dışı oylara bağlı. Tabii yurt dışındaki seçmen gidip oy kullanabilirse! Bu seçimlerde yeterli tedbir alındığı ve yurt dışı seçmenin büyük oranda oy kullanacağı beklentisi var.
AK Parti’nin bedelli askerliği bin eoroya düşürme, araçlarını iki yıl Türkiye’de kullanabilme imkanı gibi vaatleri AK Partinin yurt dışında da büyük fark atacağını gösteriyor.
***
Hülasa bu seçimlerde ilk kez seçim beyannamelerinin öne çıktığını görmek Türk siyaseti adına önemli bir gelişme. Uçukluğu kaçıklığı tartışılır ama beyannameler üzerinden siyaset yapmak ve beyannamelerin partileri bağlaması fevkalade önemli bir ilerleme. Ancak siyasetçilerin ötekileştirici, itici, tahkir edici söylemleri maalesef bu gelişmeyi gölgelemekte ve kutuplaşmayı beslemektedir.
Ahlaksız vicdansız, şımarık, vatan haini müstevli kalıntıları gibi rakiplerini aşağılayıcı söylem, seçmenin beyannamelere iltifat etmesine de engel.
***
Türk siyasetinin maalesef en olumsuz yanı siyasetçilerin sert söylemleridir. Bu söylem aslında sosyal barışı da olumsuz etkileyen bir yaklaşımdır.
Bu bağlamda meclis başkanının Salı günleri yapılan grup toplantılarının gerginliğe sebep olduğu tespitine katılmamak mümkün değil.
Siyasetçilerimiz muhaliflerini rakip olarak değil adeta düşman olarak görüyor. Bu yaklaşım seçmene de yansıyor ve farklı partiye mensup insanlar birbirlerini tatlı bir rekabetin taraftarı olarak değil farklı kamplardaki düşmanlar olarak görüyor.
Başkanlık sisteminin bu kutuplaşmayı da azaltacağını söylersem abartmış olmam.
Çünkü sert kuvvetler ayrılığı dikkatlerin parti gruplarına değil icraatlara çevrildiği bir sistemdir.