Mustafa KARAALÝOÐLU
Mustafa KARAALÝOÐLU
Tüm Yazýlarý

Beyaz Saray’da ne oldu, ne olmadý?

Baþtan söyleyelim, BaþbakanErdoðan’ýn ABD seyahati ve yaptýðý yoðun görüþmeler “Türkiye ne kazandý?” sorusuyla anlaþýlabilecek düzeyin üzerindeydi. Türkiye ne kazandý, cümlesi tipik bir eski Türkiye sorusudur. O aþama çoktan geçildi. Yine de bu kalýplarla konuþmayý alýþkanlýk haline getirenler için cevaplayalým. Türkiye iðne, iplik, anlamsýz imtiyazlar veya sýrt sývazlama gibi jestler kazanmadý. ABD karþýsýnda, Suriye dosyasýnda bir “süper güç” gibi müzakere etme rolünü kazandý...  

ABD on yýllardýr bölgesel sorunlara karýþtýrmadýðý veya kýsýtlý bir alan açtýðý Ankara’yla þimdi enine boyuna her þeyi, her boyutta ve eþit bir muhatap olarak konuþmaktadýr.

Seyahatin özeti de budur. Ankara, Suriye dosyasýnýn en etkin aktörü olduðunu gösterdi, daha önce görmeyenler için de bu pozisyonunu perçinledi.

Beþ ya da altýncý defadýr Baþbakan’ýn ABD seyahatlerini izliyorum; Türkiye’nin gücü ve rolünün adým adým nasýl yükseldiðinin tanýðýyým. Baþlangýçta konuþtuðumuz kavramlarýn nasýl deðiþtiðini ve diplomatik perspektifimizin nasýl geniþlediðini çýplak gözle izliyorum.

Bu seferki kendi kalýplarýný da aþan bir Türkiye’ydi.

Erdoðan askeri harekat istemedi

En çok merak edilen konudan baþlayarak ayrýntýlarý deðerlendirelim...

Erdoðan, Obama’dan Suriye’ye askeri harekat istemedi. Esasen, bu seçeneði baþtan beri hiç dillendirmedi de...

Türkiye, Suriye’nin kendi iç dinamikleriyle Esad’ý devirmesini ve rejimin yenilenmesini istiyor. Bunun þu aþamadaki tek yolu da Suriye muhalefetinin güçlenmesidir.

Zira, Esad an itibariyle ülkesinde hakimiyeti kaybetmiþ bulunuyor. Þam’ýn bir bölümü ve Lazkiye’ye sýkýþmýþ olmasý da Esad’ýn savaþý resmen kaybettiðini gösteriyor. Ancak fiilen öyle deðil... Hava üstünlüðü, sýnýrsýz füze kullanýmý ve muhalefetin de bu saldýrýlara karþý yeterli donanýmý olmamasý Esad rejimini ayakta tutuyor. Ayakta tutmasý bir yana sivillere karþý katliamlarýn giderek artmasýný; yani, insani dramý büyütüyor. Þu andan itibaren geçecek her saat, Esad’ý geri getirmeyecek sadece ölümleri artýracaktýr.

Esad’ýn 2014’te seçim yapacaðýný söylemesi de bu yüzden kara mizahtan öteye gitmiyor. Baþbakan Erdoðan bu giriþim için “Herhalde bu seçimi kendi sarayýnda yapacak. Çünkü dýþarýya çýkma þansý yok” diyor.

Muhalefetin etkin bir þekilde desteklenmesi, aðýr silahlarla güçlendirilmesi ve hava saldýrýlarýna karþý koyacak hale getirilmesi Suriye’deki statükoyu deðiþtirecek bir adým olacaktýr. ABD seyahatinin temel müzakere noktasý da buydu. Baþbakan ve ekibi Obama ile görüþmelerinde buna odaklandý.

Muhalefete destek verilecek

Peki sonuç ne oldu?

Merak edilen bu hususu sohbetimizde Erdoðan’a þöyle sordum:

“Görüþmelerin ardýndan bazý þeylerin deðiþeceði duygusunu aldýnýz mý?

Cevabý þu oldu: “Duygu deðil kesin kanaat aldým...”

Görüþmelerin perde arkasýndan aldýðýmýz bilgiler de bunu açýkça gösteriyor. ABD, uzun süren eylemsizlik halini terk etmek üzeredir...

Obama, bir yandan Cenevre görüþmelerine kapý açarken yani diplomasiye son bir þans tanýrken öte yandan muhalefetin desteklenmesi konusunda da kararýný vermiþ bulunuyor. Önümüzdeki birkaç gün, muhalefetin desteklenmesi, bu kararýn içeriði ve hacmi açýsýndan net bir fikir verecek...

Bununla birlikte ABD’nin muhalefet konusunda öteden beri kaygýlarý olduðu sýr deðil ve bu kaygýlardan Türkiye’ye düþen pay da giderildi...

Obama’nýn kimyasal silah kullanýmý dahil Suriye’de olup bitenler konusundaki bütün detaylara sanýlandan daha fazla hakim olduðunu da ekleyelim. Yani, oradaki dramý da sorunun ne kadar acil olduðunu da çok iyi biliyor.

Buna raðmen, baþta Bush olmak üzere selefleri gibi tek yanlý savaþçý bir yol izlemek istemiyor. Ki, Türkiye de ayný görüþte. Bu noktada, ABD Baþkaný’nýn Beyaz Saray çevresinde bu günlerde geliþen iki skandalla baþ etmek zorunda olduðuna da belirtelim.

Ýki lider, uluslararasý toplumun harekete geçirilmesi konusunda, týpký “Esad’sýz Suriye kararý”nda olduðu gibi, tam bir fikir birliði içinde. Buna uçuþa yasak bölge kararýnýn Rusya ikna edilerek alýnmasý da dahildir.

DEÐÝÞÝMÝ ÝÞADAMLARINDAN DÝNLEYELÝM

Erdoðan, ABD’ye portföyüne çok önemli geliþmeleri ekleyerek gitti. Birkaç gün önce gerçekleþen ve vergi dahil 24 milyar Euro’ya baðlanan üçüncü havalimaný ihalesi heyecan vericiydi. Seyahatten tam 24 saat önce IMF’ye borcun son taksitin ödenmesi de öyle... Baþbakan Washington’u terketmeden kredi notu artýþý da geldi. Öte yandan, demokratik alandaki geliþmelerin yüksek temposu.

Bir lider için bundan daha keyif verici ve özgüven artýrýcý ne olabilir!

Nitekim, Obama heyetler arasý görüþmede birkaç kez “Size imreniyorum” diyerek Erdoðan’ýn liderliðini övdü.

Türkiye’nin geliþimi sadece üst düzey görüþmelerin konusu deðil. Heyette, cirolarýyla ülkenin en büyük þirketlerini temsil eden 100’e yakýn iþadamý vardý. Hepsi de Türkiye’nin aldýðý mesafeyle ne kadar büyüdüklerini anlatýyorlardý.

Havalimaný ihalesini kazanan konsorsiyumun üyeleri uçaktaydý. Mehmet Cengiz, Mehmet Nazif Günal, Cemal Kalyoncu’yla sohbet ettim.

Kalyoncu, “Bu atmosfer rekabet gücümüzü artýrdý. Fon tedarikimizi kolaylaþtýrdý, bize önümüzü görmek gibi büyük bir sermaye kazandýrdý. Artýk ölçek büyüyor. Bir daha asla Türkiye’de küçük rakamlar telaffuz edilemez” diyor.

Sadece büyükler deðil. Yeni giriþimciler de hýzlanýyor.

Þehir hastanelerinin uluslararasý standartta denetimini yapan bir þirketin genç patronuyla konuþtum. Adý Birhan Emre Yazýcý...

O anlatýyor: “Önceden, yabancý ortaklýklar için görüþme yaparken baþtan yüzde 80 bizim, yüzde 20 sizin. Ýþi de siz yapacaksýnýz, derlerdi. Þimdi tablo deðiþti. Baþbakan arkamýzda, ekonomimiz saðlam. Masaya oturur oturmaz yüzde 80 bizim, yüzde 20 sizin diyoruz. Fark bu kadar açýk...”

YILDIRIM'IN DEDÝÐÝ OLDU

Ulaþtýrma Bakaný Binali Yýldýrým, üçüncü havalimaný ihalesinin ardýndan Ankara Temsilcimiz Mustafa Kartoðlu’na “Bu ihale kredi notumuzu yükseltir” demiþti. Yýldýrým’ýn bu açýklamasýnýn üzerinden bir hafta geçmeden Moody’s Türkiye’nin kredi notunu yatýrým yapýlabilir seviyeye yükseltti. Bu öngörünün altýný çizelim... Ýhale rakamý ve notun yükseliþi kadar, Ankara’da iþlerin nasýl dikkatle takip edildiðini gösteren bu cümleyi de önemsiyorum.