Beyazlarýn ‘liberalizmi’ ve onlara ‘takýlanlar’

Bu hafta bunca toz duman arasýnda Anadolu Ajansý’nýn (AA) Soros’la yaptýðý söyleþi dikkatimi çekti. AA’ya gerçekten önemli ve üzerinde durulmasý gereken þeyler söylemiþ George Soros... Kendisi de bir Doðu Avrupalý olan Soros, AB’nin böyle devam edemeyeceðini görüyor. Avrupa’nýn kuzey ve güney olarak ikiye bölüneceði gibi oldukça önemli bir iddiayý da dile getiriyor. Yani Almanya’nýn baþýný çektiði kuzey Avrupa ile Fransa’nýn baþýný çektiði güney Avrupa. Aslýnda bu tez çok uzun zamandýr ortada. Yalnýz tam böyle deðil, Almanya’nýn merkez olduðu ancak Fransa’nýn da buraya dahil olduðu -Merkel ve Sarkozy bunu gerçekten yapmaya çalýþtýlar- bir zengin kuzey Avrupa Birliði projesi krizle birlikte gündeme gelmiþti. Polonya ve Yunanistan’dan baþlayarak, Baltýk, Balkan Avrupasý ikinci Avrupa’yý; Portekiz, Ýtalya, Ýspanya’nýn da olduðu güney Avrupasý da üçüncü Avrupa’yý oluþturacaktý. Tabii ikinci ve üçüncü Avrupa, Almanya, Fransa ve Hollanda’nýn olduðu merkez Avrupa’nýn periferisi olacaktý. Bu ülkelerde, Ýtalya ve Yunanistan’a kriz sýrasýnda dayattýklarý gibi, siyasi iradesi olmayan, merkez Avrupa yoluyla küresel finans sistemine doðrudan baðýmlý teknokrat hükümetler sürekli hale gelecekti. Balkan-Baltýk ve Güney Avrupa Euro’dan çýkarak, ulusal para birimlerine dönecek ve Euro güçlü bir rezerv para olarak hakimiyetini ilan edecekti. Merkez Avrupa, Almanya ile Ukrayna’yý da denetleyecek ve Rusya’dan gelen enerji akýþlarýný Rusya-Almanya birlikte kontrol edeceklerdi. Tabii, Ýtalya’nýn ve Ýspanya’nýn bile periferi yapýlmaya çalýþýldýðý böyle bir Avrupa’da Türkiye’nin de hiçbir zaman yeri olmayacaktý.

Þu ‘eksen kaymasý’ meselesi...

Þimdi þöyle bir tez var; Türkiye, özellikle son yýllarda AB üyeliðini istemeyen, doðuya dönen bir ‘eksen’ kaymasý yaþýyor ve bu anlamda da demokrasiden uzaklaþýyor. Bu tez yanlýþ olduðu kadar, Soros’un bile sonunda kabul etmek zorunda kaldýðý Almanya önderliðinde kurulacak yeni bir emperyal, baskýcý Avrupa’yý görememe, bu durumu tahlil edememe körlüðünü de taþýyor.

Türkiye, kendisi dahil güney Avrupa’nýn, Avrupa Birliði’ne eþit ve kazan-kazan persfektifiyle katýlmasýný savunuyor. AB Anayasasý biliyorsunuz, Almanya gibi hegemon ülkelerin dayatmalarý yüzünden, baþta Ýrlanda olmak üzere, güney ülkeleri halký tarafýndan referandumda reddedildi ve siyasi birlik yarý yolda kaldý. Þimdi Soros’un bile itiraf ettiði bu gerçeði görmeden, Türkiye AB yolundan çark etti, o zaman diktatörlüðe gidiyor gibi akla ziyan bir sonuca varmak eðer cehaletin sonucu deðilse, aptalca bir art niyetin hazin sonucudur.

Ama tam burada, þu çok tartýþýlan Soros ‘liberalizminden’ de bahsetmek istiyorum. Çünkü bu, pek bizim bildiðimiz liberalizm deðildir.

‘Liberalden’ darbeci böyle oluyor

Liberal düþünce ve onu takip eden ideolojiler doðuya bakarak, doðudaki diktatörlükleri göstererek doðunun da, týpký batý gibi, liberalizme koþmasý gerektiðini söylediler. Ama tam da þimdilerde, Ortadoðu’dan baþlayarak, batýnýn dayattýðý ve sýnýrlarýný çizdiði diktatörlükler doðuda çözülmeye baþlayýnca, ayný batý ‘bir dakika’ dedi, ‘bir dakika!’ ‘Sizin demokrasiniz bizim getireceðimiz bir þey olur ancak, eðer bu olmazsa biz sizi yine eskiye yollarýz’ demeye baþladý.

Ýþte Soros’un giderek gericileþen ve tam þimdi darbeci geleneklerle, az geliþmiþ ülkelerde kol kola giren pozisyonu bu temelden yola çýkýyor. George Soros, yalnýz finansal alanda yaptýðý yatýrýmlarla bir finansal spekülatör olarak anýlmýyor, ayný zamanda siyasi alanda da bazý çevreler tarafýndan spekülasyon yapan, birçok geliþmekte olan ülkede ayaklanmalara varan siyasi kargaþanýn -örneðin Ukrayna turuncu devrim gibi- müsebbibi olarak gösteriliyor. Soros’un finanse ettiði vakýflar, sivil toplum kuruluþlarý, özellikle geliþmekte olan ülkelerde liberalizasyonu ve bu ülkelerde görünür ve istikrarlý bir mali piyasayý savunuyor. Bu hedef, ilk bakýþta, belki hepimizin ‘tamam’ diyebileceði son derece makul ve demokratik bir vizyonu anlatýyor gibi gözüküyor. Ancak, hedeflenen ‘liberizasyona’ hangi yollarla ve hangi siyasi aktörlerle varýlacaðý ve bu liberalizmin’ nasýl bir liberalizm olacaðýný Soros’un finanse ettiði ve/veya arkasýnda olduðu sivil toplum kurumlarý hiçbir zaman anlatmazlar; daha doðrusu anlatamazlar.

Seçkinlerin demokrasisi

Çünkü ‘açýk bir toplum’ ve bunun liberalizmi, tam þimdi karþýmýzda duran ekonomik ve siyasi paradigmayý kökten aþmadan kurulamaz. Soros destekli vakýflar ve sivil toplum kurumlarý, Türkiye gibi ülkelerde, þimdiye kadar tekelci, demokrasi dýþý bir yapýyý ekonomik ve siyasi düzlemde savunmuþ, hakim sermaye güçlerinin tasfiye edilmesi konusunda hiçbir adým atmamýþ, tam aksine bu yapýlarý destekleyerek demokrasi ve liberalizm kurulacaðýný sanmýþtýr. Ýþte bu yüzden þu sýralar, Soros’un liberalizm anlayýþý geri duruma düþmüþtür. Latin Amerika, Ortadoðu, Afrika ülkelerinde -tabii Türkiye’de- askeri diktatörlükten çýkýþ sürecinde, Soros liberalizminin ilerici bir vizyonu temsil ettiðini söyleyebiliriz. Ancak tam þimdi, bu ülkeler diktatörlükten çýkýp, kendi halklarýnýn iradesiyle yeni bir siyaset ve ekonomi kurma yoluna girmiþlerdir. Bu yol, soyut, yalnýz mali piyasalarla sýnýrlý ‘yukarýlarda’ beyazlarýn kendi aralarýnda kuracaklarý ‘liberalizm’ oyunundan çok daha derin ve karmaþýktýr. Ancak Soros ‘liberalizmi,’ bu yola katlanacak ya da bu yolun sonundaki riski karþýlayacak pür liberal bir dünyayý amaçlamaz. Bu ‘liberalizm’ az geliþmiþ ülkelerde o saate kadar hakim olan sýnýflarýn, yukarýdan aþaðýya getireceði sahte -beyaz- bir liberalizmdir.

‘Devrimci’ yerli ‘liberaller’

Tam þimdilerde, bu ‘liberalizmle’ bu ülkelerde aþaðýdan halkýn iradesiyle gelen demokratikleþme süreci çatýþmaya baþladý. Çünkü ikincisi pisliði halýnýn altýna sürünüp, yalnýz hakim ‘beyazlarýn’ kendi aralarýnda anlaþtýðý vesayetçi bir demokrasiyi kýsa yoldan kurmayý amaçlamýyor. Ýkinci yol, tam aksine, eski hakim yapýyý tasfiye eden ve barýþ süreçleri de içeren yeni bir ekonomiyi, siyaseti içeriyor. Bu yol çok daha zor ve uzun ancak gerçek ve olmasý gereken yol.

Türkiye’de de tam þimdi bunu yaþýyoruz, Soros gibilerin sahte liberalizmi burada da iflas etti. Ancak hâlâ bu seçkinci-beyaz liberalizmini gerçek demokrasi sanan liberaller(!) de baþýmýza sistem muhalifi oldular. Aslýnda onlardan daha gerici ve saçma -köksüz- hiç bir þey yok þu dünyada þu an. Bunlarý þimdilerde baþ tacý eden Ýslam’ý da kalkan olarak kullanan çýkar çevrelerinin ise zaten sözünü etmeye deðmez. Geçmiþte ve þimdi ‘kullanýlmaktan’ baþka tarihsel karþýlýklarý yok.