Bu yaþadýðýmýz acý günleri daha iyi anlayabilmek için dünya genelinde çekilen darbe filmlerinin bir listesini yaptýk. 15 filmlik bu liste daha uzatýlabilir ama listenin uzamamasý en büyük dileðimiz...
Yaþadýðýmýz bu acý günleri sulandýrmak deðil amacýmýz. Sinema artýk eðlenceden çok daha fazlasý. Ýnsanlar kitap, tiyatro veya program izlemekten daha çok seyrettikleri filmlerden dünyayý algýlamaya çalýþýyor. Biz de onun için darbenin karanlýk yüzünü en anlaþýlýr þekilde sinemanýn açýk ettiðine inanarak size 15 filmlik bir liste yaptýk. Bu filmleri seyrettiðinizde göreceksiniz ki darbe denen þey asla bir ülkeyi birlik beraberlik içine sokmaz. Aradaki nefreti büyütür. Üstelik yine bu darbe filmlerini seyrettiðimizde söz konusu ülkelerin arasýnda Türkiye’nin geçmesi hem kalbimizi kýrýyor hem de bizi utandýrýyor. Burma, Uganda, Salvador, Nikaragua, Þili, Arjantin ve ne yazýk ki Türkiye. Bizim ülkemiz söz konusu ülkeler arasýnda anýlamaz, anýlmamalý. Ýþte darbenin etkilediði hayatlar, toplumlar ve öykülerle dolu 15 filmlik bir liste.
Under FIre (1983)
Filmde olaylar 1979’da Nikaragua’da geçer. Baþkan Somoza rejimine karþý Sandinistalarýn baþlattýðý ve giderek yayýlan isyaný izlemek için, birçok ülkeden gazeteciler Nikaragua’ya gelmektedir. Alex Grazier, Russell Price ve Claire de bunlardandýr. Film bir yandan o çalkantýlý ortamý, bir yandan da hýzla geliþen olaylarý, diðer yandan üç gazeteci arasýnda olup bitenleri anlatýr.
Salvador (1986)
Salvador’da hayatýný dünyanýn dört bir yanýnda haber kovalayarak kazanan bir savaþ muhabirinin El Salvador’da yaþadýklarýný anlatýlýyor. 20 yýldýr nerede olay çýksa soluðu orada alan foto muhabiri Boyle, iþsizlikle yüzyüze kalmýþtýr. El Salvador’da yaþanan iç savaþý izlemenin bir çözüm olabileceðini düþünen Boyle yola çýkar.
The Day of the Jackal (1973)
1962 yýlýnda Cezayir baðýmsýzlýðýný kazanmýþ ama bu olay Fransa’daki çeþitli çevrelerde, farklý tepkilere yol açmýþtý. Cezayir’in baðýmsýzlýðýný kabul eden Cumhurbaþkaný Charles de Gaulle, aþýrý milliyetçi üst düzey generaller tarafýndan ihanetle suçlandý. Özellikle de ordunun bazý subaylarý onu öldürmek için yemin ettiler. 22 Aðustos 1962’de, OAS adlý yeraltý örgütü tarafýndan de Gaulle’e karþý baþarýsýz bir suikast giriþiminde bulunuldu.
MIssIng (1982)
Þili, tarihinin en zorlu dönemeçlerinden birini geçirmekte. Dönemin süper güçlerinin desteðiyle kanlý bir darbe yapan Pinochet, halka katlanýlmasý zor anlar yaþatmaktadýr. Bu kaos ortamýnda esrarengiz bir þekilde ortadan kaybolan Charles Horman isimli bir Amerikan vatandaþý karýsý Beth tarafýndan aranmaktadýr. Her yola baþvuran talihsiz kadýn büyükelçilikten bile istediði yardýmý göremez.
Z (1969)
Yves Montard, liberal ve haliyle bolca düþmana sahip bir politikacýdýr. Bir gün devletin sað cenahý tarafýndan düzenlenen bir suikastin neticesinde öldürülür. Devletin artýk yeni görevi, bu korkunç cinayeti saklayýp zamaný gelince tümden örtbas etmektir. Formalite gereði açýlan davaya atanan savcý, olayý inceledikçe bunun sýradan bir dava olmadýðýný fark eder. Kýsa bir süre sonra bu davanýn peþine iyice kapýlýr ve devletin derinliklerinde amansýz bir yolculuða çýkar.
SyrIana (2005)
Bob Barnes (George Clooney) emekliliði yaklaþmýþ, görev baþýndaki son günlerini masasýnda kahve içerek geçirmeyi planlayan tecrübeli bir CIA ajanýdýr. Ancak kendisine yapýlan bir teklif planlarýný bozar. Prens Nasir suikastini düzenlerse terfi alarak emekli olma þansý yakalayacaktýr. Prens Nasir Al-Subaai, Basra Körfezi’ndeki doðalgaz ve petrol zengini bir ülkenin, varisidir. Babasýnýn politikalarýndan farklý tutumlar sergileyen genç prens, ülkesindeki doðalgaz çýkarma haklarýný büyük bir Amerikan þirketinden alýp Çinlilere verince enerji piyasasýnda dengeler bozulur.
The KIllIng FIelds (1984)
Bir fotomuhabir olan Sydney, Kamboçya’da görevdedir. Orada devam etmekte olan iç savaþ hakkýnda yazmasý gerekir. Vietnam bozgununun ardýndan Kamboçyalýlar bölgeden çýkartýlmaktadýrlar. Dith, ailesini gönderirken arkadaþýný yarý yolda býrakmaz ve orada kalýr. Birlikte haber yapacaktýrlar. Çok geçmeden Dith, ülkeyi kan ile dolduranlar gerillalara esir düþer.
Carla’s Song (1996)
Carla, Glasgow’a sürgüne gönderilen genç bir Nikaragualý’dýr. Ülkesinde karþýlaþtýðý zorluklar ve kaos ortamý onu buradaki kurulu düzenini ve sevdiklerini býrakmaya itmiþtir. Yeni þehri Glasgow’da Ýskoç bir otobüs þoförüyle karþýlaþtýðýnda ise aþk onu beklemektedir. Evine dönmesi gereken Carla, hayatýnýn en zor kararýný vermek zorundadýr.
État de sIège (1972)
1960-67 yýllarý arasýnda Uruguay’da hükümet karþýtý muhaliflerin iþkence edilip mahkemeye bile çýkarýlmadan hapse atýlýp öldürüldükleri dönemde geçiyor. Uluslararasý bir örgüt için çalýþan bir adam kaçýrýlýr. Halk, onun daima iyiliksever olduðuna inanmýþtýr. Oysa film boyunca yürütülen araþtýrmada, bu Ýtalyan asýllý Amerikalýnýn sanýlan kiþi olmadýðý anlaþýlýr.
Garage OlImpo (2000)
Hayatýný annesiyle beraber geçiren Maria, dikta karþýtý bir militandýr. Genç kadýn bir yandan fakir öðrencilere okuma yazma öðretirken, bir yandan askeri yönetime karþý yasadýþý eylemler yürüten bir örgütte faaliyetlerde bulunur.
Machuca (2004)
1973 yýlýnda Þili dünyanýn gelmiþ geçmiþ en kanlý darbelerinden birine ev sahipliði yaptý. Binlerce insanýn öldüðü ve eskisinden daha büyük bir sefalete sürüklendiði bu darbenin hazýrlýk döneminde, sokaktaki insanýn yaþayýþýný ve umutlarýný, iki küçük çocuðun gözlerinden izliyoruz.
Zincirbozan (2007)
Gazeteci Abdi Ýpekçi suikastý ile baþlayarak, 12 Eylül 1980 askeri müdahalesine kadar týrmanan terör olaylarýný, bu olaylarla baþa çýkmaya çalýþan siyaseti, ordunun yönetime el koymasýný, siyasi liderlerin sürgüne gönderiliþlerini ve o süreçte yaþananlarý konu alan ‘Zincirbozan’, dönemi pek bilinmeyen yönleriyle yansýtýyor.
Oðlunuz Erdal (2010)
Oðlunuz Erdal, Türkiye’nin 1977-1984 arasýndaki karanlýk dönemini yeniden hatýrlatmayý ve soðuk bir tarih algýsýndan çýkarýp insancýllaþtýrmayý deniyor. Tunç Erenkuþ’un, hazýrlýðý yaklaþýk üç sene süren bu son çalýþmasýnýn odaðýnda 12 Eylül cuntasýnýn idam ettiði Erdal Eren’in kýsa hayatý var.
Gülün Bittiði Yer (1999)
12 Eylül’ün karanlýk darbe dönemini ve o zamanlarda yapýlan iþkenceleri anlatan filmde gözaltýna alýnýp günlerce süren iþkence seanslarýndan sonra suçlu olmadýðý anlaþýlarak serbest býrakýlan bir gencin dramý aktarýlýyor. Genç, serbest býrakýldýktan sonra, trenle kasabasýna dönmektedir, iþkence sýrasýnda erkekliðinin elinden alýndýðýna inanmaktadýr.
Babam ve Oðlum
12 Eylül darbesinin yýktýðý hayatlardan birinde yetiþmektedir küçük Deniz. Annesini henüz doðmadan önce kaybetmiþ, bir gazetede yazar olarak çalýþan babasý tarafýndan mütevazi bir evde yetiþtirilmiþtir. Deniz babasýyla birlikte, hiç görmediði dedesinin yanýnda, küçük bir kasabada yaþamaya baþlar. Köye vardýklarýnda Sadýk yýllar önce küstüðü babasýný ilk kez görür. Sadýk’ýn dönüþ sebebini anlamlandýramayan aile bir yandan çok mutluyken diðer yandan tedirgindir de.