Beyin göçü geyiði

Türkçe argoda geyik muhabbeti diye bir kavram var; bayýlýyorum.

Bilimsel (!), entelektüel (!) geyik muhabbeti konularýnýn en baþýnda da muhtemelen bu beyin göçü konusu geliyor.

Geçen hafta, yanýlmýyor isem Ýstanbul’da yapýlan bir bilimsel toplantý nedeniyle, þehre çok sayýda yurtdýþýnda çalýþan Türkiye Cumhuriyeti yurttaþý bilim insaný gelmiþ ve beyin göçü geyiði de bu nedenden yine gazetelerde, ekranlarda baþ köþeye oturmuþ.

Hangi sözde bilim insaný ya da bilimle ilgili iki kelam etmek isteyen biri, mesela bir politikacý, sözü alsa mutlaka Türkiye’nin kurtuluþu için beyin göçünü tersine çevirmemiz gereðini söyler, durur; konuyu etraflýca hiç düþünmeden.

Beyin göçü meselesiyle ilgili etrafta duyduðunuz sözlerin yaklaþýk tümü saçmadýr, doðrusu da muhtemelen söylenenlerin tam tersidir.

Konuyu aþama aþama ele almaya çalýþalým.

Beyin göçü diye þikayet ettiðimiz konu büyük ölçüde ABD, daha az sayýda da Ýngiltere, Almanya ve Fransa’da çalýþan Türkiye kökenli bilim insanlarýdýr.

Bu insanlar ABD’ye her köþede bir Starbucks var diye, Fransa’ya kafeleri, Ýngiltere ya da Almanya’ya da biralarý için gitmiþ deðillerdir.

Üstün nitelikli ve yetenekli çok sayýda insan bu ülkelere araþtýrma olanaklarý çok daha iyi olduðu için gitmiþlerdir ve gittikleri tarihten günümüze koþullar deðiþmemiþtir, fark kapanmamýþtýr.

ABD’de yaþayan bir bilim insanýmýzýn (Hotamýþlýgil) diyabet aþýsý konusunda çok önemli mesafeler aldýðýný duyuyoruz.

Böyle bir araþtýrma ve buluþun en baþýndan günümüze kaç paralýk bir bütçe ile gerçekleþtiðini biliyor musunuz?

Türkiye’nin üniversitelerinin böyle bir bütçeyi seferber edebilmeleri mümkün müdür?

Türkiye’de böyle entegre bir bilim çalýþma grubu var mýdýr?

Sayýn Hotamýþlýgil’in, muhtemelen kendisi büyük bir beyindir, sýrf beyin göçü tersine dönsün diye Türkiye’ye dönmesini istemek yine muhtemelen insanlýðýn diyabet (þeker hastalýðý) aþýsýndan bilmem kaç sene daha mahrum kalmasý anlamýna gelebilir.

Sýradan türk milliyetçiliði yapmak için buna deðer mi?

Türkiye’de eðitim-öðretim çok tartýþýlýyor, yükseköðretim de çok konuþuluyor ama konuþulanlar hep üniversite kontenjanlarý, rektör ve dekan tayinleri, kampüs binalarý gibi konular.

Türkiye’de verilen doktoralarýn düzeyi hiç gündemde yok.

Böyle bir ülkenin beyin göçünü terse çevirmesi mümkün müdür, daha da önemlisi arzu edilir mi?

Þayet doktora düzeylerimizin, araþtýrma olanaklarýmýzýn iyi olduðunu iddia ediyorsak, neden aklýmýz, fikrimiz hep yurtdýþýnda çalýþan vatandaþlarýmýzda?

Beyin göçü konusunda bir þeyler yapmak istiyorsak, neden üniversitelerimize mesela çinli öðrencileri doktoraya ya da doktora sonrasý araþtýrmalara çekemiyoruz?

Bizim ülkemizde beyin göçü tartýþmalarý çok düzeysiz bir milliyetçilik ekseninde yürütülmektedir ve mesele bununla sýnýrlýdýr.

Gerçekten baþarýlý insanlarýmýz ülke dýþýnda çalýþýyorlar ise, Türkiye bu durumun kendisi için ne kadar önemli ve yararlý olabileceðinin bile bilincinde deðildir.

Ýþimiz, gücümüz, amacýmýz yurtdýþýnda çok verimli çalýþan insanlarýmýzý buraya çekip kaybolmalarýný, sýradanlaþmalarýný izlemek midir?

Bu beyin göçünü tersine çevirme arayýþý anlamsýz çabalarýnda muhtemelen büyük ölçüde bir kiþisel kýskançlýk ve alt düzeyde eþitlenme, eþitleme kaygýsý da sezmiyor deðilim doðrusu.

Beyin göçü çaðýmýzýn kaçýnýlmaz bir olgusu.

Türklerin ABD’ye gitmesinden þikayetçi isek, biz de buraya çinli, rus, amerikalý araþtýrmacý çekelim ve böylece intikamýmýzý (!) da alalým.

Çekebilir ve alabilir isek.

ABD’li araþtýrmacý buraya gelmiyor ise, ABD’de çalýþan ve üretken bir Türkiyeli araþtýrmacýyý buraya geri çaðýrmanýn, türklük ekseni dýþýnda, mantýðý nedir?

Bu iþler öyle sýradan milliyetçilik ve hamaset kaldýrabilecek konular deðildirler.

Bu beyin göçünü terse çevirme geyiðinden de bir an önce vazgeçelim, komik oluyoruz.