Beyin tamam da, teknolojik imkânlar da önemli


Baþbakan Yardýmcýsý Bülent Arýnç’ýn dediðini herhalde iþitmiþsinizdir: “Ben zannediyorum ki” diyor, “Bir üst akýl, -bunda Hocaefendi'yi de kastetmiyorum- belki daha yukarýda bir üst akýl, Türkiye'de böyle bir operasyonu planlamýþ..."


Dün bu cümleyi alýntýlayan bir meslektaþ (Sabah’tan Emre Aköz), daha önceki yazýlarýna da atýfta bulunarak, olan-bitenin arkasýnda ‘stratejik ve çok kuvvetli bir beyin bulunduðu’ kanaatini tekrarladý.


‘Üst bir akýl’ veya ‘çok kuvvetli ve stratejik bir akýl’ var olup olmadýðýný bilemem, ama ortalýða dökülen sesli ve görsel kayýtlarýn olaðanüstü denilebilecek teknolojik imkânlarý kullanan bir iradenin ürünü olduðuna eminim...


Konumlarý ve durumlarý gereði ‘dinlenme’ endiþesi taþýyan insanlarýn bunu engellemek için aldýðý her türlü tedbiri aþabilecek ve peþlerine düþenlerin kendilerine ulaþmalarýný imkânsýz kýlabilecek teknolojik üstünlüðe sahip bir irade...


Nasýl bir teknolojiden söz ediyor olabiliriz?


Edward Snowden’i daha dünkendisini bu sütuna konuk ettiðimden hatýrlarsýnýz. ABD’nin uzun kulaðý NSA’nin bütün dünyayý dinlediðine dair belgeleri çalýþtýðý CIA’den çalýp medyayla paylaþan ‘düdük çalýcý’... Snowden’in belgeleri yayýmlamasý için Avrupa’dan seçtiði yayýn organý Guardian gazetesiydi. Guardian’ýn yayýn yönetmeni Alan Rusbridger bu konuyla ilgilensin diye birkaç gazeteciyi görevlendirmiþti.


Onlardan biri, Luke Harding, görevi sýrasýnda yaþadýklarýna yer verdiði yazýsýnýn bir yerinde þu olayý anlatýyor: Kitapta bayaðý yol almýþ ve NSA’nin o zamana kadar bilinmeyen ABD’li teknoloji firmalarýyla içli dýþlýlýðýný fâþ edeceði bölüme kadar gelmiþ... Snowden’in ifþaatlarýnýn ABD’li teknoloji þirketlerinin itibarýný tahrip ettiðini yazdým. Garip bir þey oldu; biraz önce yazdýðým paragraf kendi kendine silinmeye baþladý. Ýmleç soldan hareketlenip metni yedi. Sözcüklerimin kaybolduðunu seyrettim. Yazýyý kaydetmeye çalýþýrken de klavye ýþýk saçmaya ve ses çýkarmaya baþladý.”


Ýzlenmemek için en titiz tedbirleri almýþ birinin baþýna gelen bu.


Radikal’den Murat Yetkin ‘bir istihbarat yetkilisi’ diye tanýmladýðý kaynaðýnýn sözlerini aktardýönceki gün: “Bir devlet kuruluþundan bilgi sýzýntýsý olduðu ve casus programdan þüphelendikleri bilgisi geldi. Programýn internete baðlandýðýnda ortaya çýkýp harekete geçtiði tahmini vardý. Güvenli ortamda internete baðlanma simülasyonu yaptýk, gerçekten casus program uyandý. Neredeyse 14 bin satýrlýk uzun bir program. Uzmanlar bu karmaþýk programýn bir satýrýna gizli ‘Bütün bilgileri falanca e-mail adresine de kopyala’ komutunu saptadýlar. Meðer bazý bilgiler deðil, bütün bilgiler gidiyormuþ o adrese.” 


Herhalde nasýl bir ‘teknolojik imkân’ kullanýldýðýný anlamak için yeterlidir bu bilgiler...


Aslýna bakarsanýz, Snowden’in saðladýðý belgelerin þimdiye kadar paylaþýlanlarýndan, NSA, onun Ýngiliz ortaðý GCHQ ile Ýngilizce konuþulan diðer üç ülkedeki (Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda) uzun kulaklarýn sadece telefonlarý deðil, internet üzerindekiler de dahil bütün elektronik muhaberatý dinledikleri anlaþýlýyor.


Sözgelimi, Almanya baþbakaný Angela Merkel’i dinledikleri biliniyor...


Hep birlikte dinliyor ve NSA ile GCHQ öðrendiklerini deðerlendirip hedef seçilenlere karþý operasyonlarda kullanýyor...


‘Beyin’herkeste var da ‘teknoloji’ pek yok...