Insan beyninin diðer primat beyinlerinden farklý olduðuna inanýlýr. ‘Ýnanýlýr’ diyorum, çünkü bilim dünyasý her geçen gün hayvan beyinlerinin bizim tahmin ettiðimizden çok daha üstün özellikleri olduðunu keþfediyor. Ýnsan beyninin en önemli farký olarak yüksek kortikal fonksiyonlar gösterilir. Nedir yüksek kortikal fonksiyonlar? Daha karmaþýk olan karar verebilme, mantýk yürütme ve kýyaslama yapabilme gibi beynin birçok alanýnýn koordineli bir þekilde çalýþmasýný gerektiren fonksiyonlardýr. Geleceði öngörmek derken kastetmeye çalýþtýðým kahin gibi ileride olacak olaylarý bilebilmek deðil. Beynimiz kendi geçmiþi ve tecrübeleri ile baðlantýlý olarak geleceði öngörebilir. Örneðin su ýsýtýcýsýna suyu koyduðunuzda, aþaðý yukarý ne zaman ýsýnacaðýný tahmin edebilirsiniz. Siz o arada kahve granüllerini bardaðýnýza dökerken eliniz su ýsýtýcýsýna tam zamanýnda uzanýr. Çünkü daha önce böyle bir tecrübe yaþamýþsýnýzdýr. Beyniniz bunu öðrenmiþtir. Zamaný da tahmin edebilir. Beynimiz kocaman bir öðrenme makinasý gibidir. Geçmiþteki tüm bilgileri depo edip zamaný geldiðinde o depolardan çýkarýp kullanýr. Ama biz bunun farkýna bile varmayýz. Bunun çok olaðan bir durum olduðunu varsayarýz. Halbuki beynimizin bu fonksiyonundan sorumlu bölgeleri zarar gördüðünde, kendiliðinden oluyormuþ gibi görünen bu kolay iþlerin hiçbirisini yapamayýz. Bahsettiðim ‘geleceði öngörme’ iþinden sorumlu olan bölge bazal gangliyonlar adýný verdiðimiz beynin ve serebellumun (beyincik) tabanýnda bulunan özel bazý çekirdeklerdir. Bu çekirdeklerden birisi zarar gördüðünde diðerleri onun görevini üstlenmek için çaba gösterirler. Ayrýca bu geleceði öngörme süresi tahmin ettiðimizden çok daha kýsadýr. Milisaniyeler bazýnda gerçekleþir. Örneðin bilardo gibi strateji gerektiren sporlarda geleceði öngörme fonksiyonu büyük önem kazanýr. Topa vuruþ ve ýstakayý tutuþ açýsý, vücudun pozisyonu gibi detaylar hep beynin geleceði öngörme fonskiyonundan faydalanýlarak düzenlenir. Beynimizin geleceði öngörme fonksiyonunu düzgün kullanabildiðimizde, hem iþ hem de özel hayat baþarýmýz çok yükselir. Geçtiðimiz haftalarda üstün zekalý/potansiyelli bireyleri konuþurken, henüz ölçemediðimiz birçok alandaki yeteneklerin kendini göstermesi olarak bahsetmiþtik. Beynin geleceði öngörebilme fonskiyonunun da bu yetenek alanlarýndan birisi olduðunu söylemek pek de yanlýþ olmaz diye düþünüyorum.
Karar vermek en üst düzey beyin fonksiyonlarýndan birisidir. Öyle ki hala daha karar verme mekanizmalarýnýn beyindeki iþleyiþini tam olarak bilemiyoruz. Bildiðimiz tek þey, bu karmaþýk fonksiyonu yöneten tek bir beyin merkezi olmadýðý. Karar verirken birbiri ile haberleþme halinde olan en aktif beyin bölgeleri; anterior singulat, orbitofrontal ve ventromedial prekortekstir. Bu bölgelerde bir hasar meydana geldiðinde kiþinin kararlarý saðlýklý olmaz. Peki kararlarýmýz önceden belirli mi yoksa özgür irademizle kendimiz mi belirliyoruz? Bu ilginç soruyu ilk defa 1980’lerde Dr. Benjamin Libet araþtýrmýþ. Karar vermeden kýsa süre önce beynimizde aslýnda o kararýn verilmiþ olduðunu gösteren elektriksel aktivitelere rastlamýþ. Bu araþtýrmadan sonra bilim insanlarý bu konuda baþka araþtýrmalar planlamaya ve durumu anlamaya çalýþmýþlar. Max Planck Beyin Araþtýrmalarý Enstitüsü’nden Dr. John Dylan Haynes baþka bir çalýþma planlamýþ. Araþtýrmaya 14 katýlýmcý alýnmýþ. Katýlýmcýlara iki düðmeden birisine sað ya da sol elle basmalarý söylenmiþ. Hangi düðmeye hangi elle basacaklarýna karar verdikleri anda söylemeleri istenmiþ. Beyin aktiviteleri monitorize edilen katýlýmcýlarýn, kararlarýný söylemeden 7-10 saniye öncesinde kararýn aslýnda belli olduðu tespit edilmiþ. Tabi burada bilinmeyen birçok husus da var. Reaksiyon zamanýndan dolayý böyle bir fark ortaya çýkmýþ olabilir. Nörobilimin oldukça ilginç bir çalýþma alaný olan karar verme mekanizmalarýný daha iyi anlayabilmemiz için, daha fazla çalýþma planlanmasý gerekiyor.