Genellikle “bi Alman, bi Fransýz bi de bizim Temel” oynardý bu fýkrada ama bu sefer farklý olsun, hepsi bizden olsun!
Baþbakan’ýn Ýzmir mitingindeki bazý sözleri her zaman olduðu gibi baþý ile sonu yer deðiþtirilerek ve elveriþli yerleri ön plana çýkartýlarak “mezhep siyaseti yaptýðý” tezine delil sayýldý.
Baþbakan’ýn dediði þuydu: “Etnik kökenler, inançlar üzerinden ayrým yaparak siyaset üretenlere prim vermeyeceðiz. Alevisi ile Sünnisi ile biz bu ülkede bir olacaðýz. Beraber olacaðýz. Kýlýçdaroðlu, varsýn bunu durmadan kullansýn. Kýlýçdaroðlu, sen kendin Alevi olabilirsin. Ben sana saygý duyarým. Bundan da çekinme, korkma. Bunu da rahat rahat söyle. Ben de Sünniyim, ben de bunu rahat rahat söylüyorum. Bundan çekinmeye gerek yok. Onun için milleti aldatmaya da gerek yok.”
Baþbakan’ýn meramýný iyi anlatýp anlatamadýðý bahsi diðer, ancak muarýzlarýnýn onun konuþmasýný istedikleri gibi anladýklarý muhakkak.
Fakat, bu vesileyle yazýlýp çizilenlerden biri tam da ihtiyacýmýz olan þeyi anlatýyordu bence.
Latif Demirci’nin Hürriyet’teki karikatüründe Baþbakan, elinde mikrofonla þu fýkrayý anlatýyor: “Temel memleketine gitmek için trene binmiþ... Bakmýþ kompartýmanda bi Alevi, bi Zaza, bi de Mýsýrlý oturuyo!”
Ýhtiyacýmýz olan þey iþte bu: Türkiye’nin bütün farklý dinsel, etnik, kültürel kimliklerinin birlikte bir trene binmesi ve mümkünse o trende bir Temel’in olmasý. Temel olmazsa olmaz deðil tabi ama Temel binerse güleriz milletçe!
Temel’i ne kadar aþaðýlayan bir fýkra olursa olsun Temel de güler o fýkraya, Baþbakan dahil Temel’in tüm hemþehrileri de.
Her kimliðin biraz Temelleþmeye ihtiyacý var belki de, fýkrasýnýn anlatýlmasýna, birbirimize gücenmeden gülebileceðimiz fýkralaþma hallerine... Kahkaha da atabilmeliyiz bence!
***
Bunun için de galiba önce Alevilik gibi yer altýna inmeye zorlanmýþ bütün kimliklerin hallaç pamuðu gibi önce ortalýða saçýlmasý lazým. Çalýþtaylarla, bir takým yasa maddeleriyle çözülebilecek bir sorundan bahsetmiyoruz zira.
Alevilerin Cumhuriyet dönemi tecrübesi, Stockholm Sendromu olarak tabi ediliyor. Kýsmen doðru, Alevileri Dersim’de katleden CHP zihniyetinin Alevilik ve Sünnilik karþýtlýðý üzerinden kurduðu denklem neticesinde Aleviler yer altýna inmeye, Alevi olduklarýný saklayarak yaþamaya mecbur edildi.
Alevi olduðunu gizlemek suretiyle sürdürülen bir dini yaþam olabilir mi? Hem Alevilere Sünni çoðunluk karþýsýnda sizin teminatýnýz biziz diyen hem de bunu ancak Alevileri görünmez kýlarak yapan bir siyasetin acý meyvelerini topluyoruz bugün.
Bir Alevi’yi, bir Sünni’yi bir de Temel’i birlikte trene bindirmediðimiz müddetçe de bu sorunu çözemeyeceðiz.
Çünkü sorun cemevinin ibadethane olup olmamasý deðil. Sorun çok daha derinde, kaynaþamamaktan kaynaklanan sosyal-psikolojik bir yerde düðümlenmiþ. O düðümü yasalarla çözemezsiniz. Önce Alevilerin Aleviliklerini bir siyasi angajmana indirgemeden her zeminde ifade edebildikleri bir vasata eriþmemiz lazým. Kürt sorununu; Kürtlerle ilgili etmedik laf býrakmayana kadar konuþarak, hayatýnda Kürt görmemiþ Temel ile Haso’yu cehennem kapýsýnda zebani ile pazarlýk ettirerek, Temel’e “olsun, Kürtler de insan” dedirterek bir aþamaya getirdiðimiz gibi...
***
Erdoðan mezhepçi bir siyaset mi izliyor? Bence hiç deðil. Fakat o da hepimizinki gibi bir bilinçaltý ile malul. Þunu da teslim edelim ve kendimizi eleþtirerek iþe baþlayalým, dilimize sinmiþ “affedersin bana ...” diye baþlayan dýþlayýcý bilinç altý dýþavurumlarýyla ancak böyle mücadele edebiliriz. Onlarý olabildiðince dýþarý boþaltarak ve onlara gülebilerek ancak onlardan kurtulabiliriz. Yani hep beraber kendimize gülerek...
Yoksa her daim birbirimizin söylerine cýmbýzla yaklaþacak ve hasbiliði, tanýþ olmayý, espri kaldýrmayý, politik doðruculuða teslim edeceðiz.
Biz bir milletsek, o trene bir Fransýz ve bir Ýngiliz’le olduðundan daha çok birlikte binmeliyiz.