Bi bitmediniz gitti

Hep diyorum ya... “Dürüst ve namuslu bir insan, ortaya bir iddia atıyorsa, onu kanıtlar!”

Hem hiçbir kanıt sunmadan desteksiz sallayacaksın, hem yalan olduğu yüzlerce kez ispatlanmış lafları tekrar edeceksin (“Afedersiniz Ermeni” örneğinde olduğu gibi), hem de insanlardan saygı bekleyeceksiniz.

Elbette saygı duymuyoruz.

Elbette itin bilmem neresine sokmak için apartta bekliyoruz.

Nitekim biri dün “kendi ayağıyla” geldi.

Bu köşenin kadim okuyucusu söylemleriyle “yakından” tanıyacaktır onu.

Hani kendini dağlara taşlara vurmuştu, “Devlet baba sizi satacak... Sakın silah bırakmayın!” diye terörist ayartıyordu ya... O şahıs işte.

Mutat olduğu üzere, Erdoğan’ı yazmış yine.

Belki on bininci Erdoğan yazısı.

İçinde bulunduğumuz “hal”i anlatıyor, ülkece “kuşatıldığımızı” söylüyor. Dünya konjonktürünün (ülke olarak) önümüze çıkardığı zorlukları da Erdoğan’a bağlıyor elbette...

Okuyorsunuz ve şu sonucu çıkarıyorsunuz:

Erdoğan diye biri olmasaydı ve “Başkanlık sistemi” diye tutturmasaydı Ortadoğu karışmayacaktı... Irak üçe bölünmeyecekti... Suriye’de iç savaş çıkmayacaktı... DAİŞ diye bir örgüt türemeyecekti... Rusya Suriye’ye çöreklenmeyecekti (dolayısıyla bu durum Türkiye için bir tehdit oluşturmayacaktı...) İran düşmanlığını göstermeyecekti... Bölgeye dünyanın silahları yığılmayacaktı... PYD gözünü Fırat’ın batısına dikmeyecekti... Ülkemizin Güneydoğu’sunda “özyönetim devrimi” rezillikleri yaşanmayacaktı... Ve (dolayısıyla) Türkiye kuşatılmış olmayacaktı...

Hepsinin müsebbibi Erdoğan...

Hayır, açıkça böyle yazmıyor tabii... “Demeye getiriyor...”

Bu şahsın “demeye getirmelerine” alıştık ve artık şaşırmıyoruz.

Bir cümlesi (özellikle bir cümlesi) dikkatimi çekti.

Bütün olumsuzlukların müsebbibi Erdoğan bakın ne yapmış?

Kendisi anlatsın: “Seçim sandığında savaş stratejisi prim yaptığı için ‘barış’ı boşladı; yalnız kendi Kürtleriyle değil, özellikle Suriye Kürtleri ile de barış defterini kapattı; hatta bir ara Suriye’de Kürtlere karşı IŞİD’e bile destek verdi.”

Bunu, “inkâr ve asimilasyon politikalarına” son veren, Kürt kimliği önündeki saçma sapan yasakları kaldıran, “hakların iadesi” yönünde bir siyaset izleyen Erdoğan için söylüyor ve utanmadan “Barış defterini kapattı” diyebiliyor.

Kendisi dağlarda dolaşıp, “Sakın silah bırakmayın” diye terörist ayartırken, Erdoğan “ana dilde savunma hakkı”nın yasalaşması için Meclis’te gulyabanilerle savaşıyordu.

Hayır, bunu anlamaz... Anlatamazsınız.

Utanma duygusunu yitirmiş bir insana ne anlatsanız, boş.

Mesela, çokbilmiş havalarında, Erdoğan’ın “bir ara” Suriye’de Kürtlere karşı IŞİD’e destek verdiğini söylüyor...

Böyle bir şey sadece “söylenir...”

Ki, bıkmadan usanmadan, hiçbir delil sunmadan, iki yıldır mütemadiyen bunu söyleyip duruyorlar...

Peki, Erdoğan hangi ara IŞİD’e destek vermiş?

Buna ilişkin kanıtınız nedir?

Politik destekte mi bulunmuş? PYD’ye karşı daha iyi savaşsınlar diye IŞİD’e savaş gereçleri mi göndermiş? Nakdi destek mi sunmuş?

Ne yapmış Erdoğan?

Erdoğan’ın ne yaptığını “sevabına” ben söyleyeyim:

IŞİD teröründen kaçan 250 bin Suriyeli Kürdü Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde himaye etti; Obama’ya hitaben “Amerikan politikalarının bu şekilde devam etmesi durumunda Kobani’nin düşeceğini” söyledi ve “tampon bölge” kurulmasını önerdi.

Utanma duygunuzu yitirdiğiniz ve Allah korkusu taşımadığınız için, siz bu uyarıyı alıp, “Bakın, Kobani’nin düşmesini istiyor” diye rezilce tezvirlerde bulundunuz.

Hâlâ aynı şeyleri tekrarlıyorsunuz ve hiç bitmiyorsunuz...