Bikini basını

Sibel Can’ın bikinili pozu sayesinde magazin/reklam dünyası ve Doğan grubu bir taşla kaç kuş vurdu?

Eskiden ‘boyalı basın’ ve ‘bulvar gazetesi’ diye bir tabir vardı ve bu gazeteler, hemen her gün, birinci sayfanın sağ üst köşesinde ‘şuh’ kadın (mümkünse sarışın) fotoğrafıyla çıkardı. (Bugün de gelenek pek değişmedi.) Aynı gazetelerde arka kapak güzelleri de eksik olmaz ve öndeki ‘şuh’ kadın, son sayfada iyice dağıtmış, açılıp saçılmış halde yer alırdı.

Boyalı basının ‘mahir’ editörleri, yabancı gazete ve dergilerden buldukları albenili sarışın kadınların fotoğraflarını güzelce kırptıktan sonra, uyduruk, fantezilerle dolu ‘asparagas’ resimaltı haberlere imza atarlardı. (Tıpkı merdivenaltı gibi) Şablon belliydi; ‘Alman Helga’ ‘Rus İrina’ ve türevleri...

Bu geleneği hiç terk etmedi bazı gazeteler. Özellikle de Hürriyet gazetesi… Sayfa güzelleri daima kontenjandaki yerini korudu. Tek bir farkla; aktörler değişti… Helga gitti Sibel geldi, İrina unutuldu Hadise çıktı.

***

Magazin basını bir haftadır Çeşme’de bilmem ne otelinin balkonunda ‘haberim yokmuş gibi çek panpa’tadında bir pozla objektiflere ‘yakalanan’ Sibel Can’ın bikinili pozunu konuşuyor, yazıyor, çiziyor, yoğun mesai harcayıp (!) kafa patlatıyor. Sorun büyük! Sibel Can objektiflere yakalandı mı yoksa ‘yakalanmış’ pozu mu verdi? Hadi çık işin içinden!

İşte bu poz sorunsalı ABD ile Kuzey Kore arasındaki ‘nükleer’ gerginlikten daha çok tıklanmış sanal alemde. Ne reklam ama!

Sanırsın assolistimiz, hayatında ilk kez bikiniyle görülüyor ve hanımefendi som altından deriyle kaplı!

Bildiğimiz Sibel Can işte. Dansözlükten assolistliğe yükselmiş, iki koca eskitmiş, üç çocuk annesi, 47 yaşında bir hanım. Uzaylı değil, aramızdan biri…

***

Burada, mesele bikini mi, yoksa reklam mı diye bir ‘şüphe’ çıkıyor ortaya. (Şüphe yok aslında) 47 yaşındaki Sibel Can objektiflerin karşısına geçip paşa paşa poz verse bu denli haber olamazdı. Söz konusu olan reklam değilse şayet, özel hayata müdahale dolayısıyla mahkeme yolları açık. O yoldan daha önce Sezen Aksu geçti ve davayı kazandı hatırladığım kadarıyla. Ancak Sibel Can’ın böyle bir niyeti yok.

Bikini pozunun kazananlarından biri de ‘Çeşme’deki balkonlu otel’ oldu; Basında bol bol adı geçti ve gizli/açık reklamı yapıldı. Arka odaları havuz manzaralıymış, ön odalarının tamamı caddeye bakıyormuş mesela. Yakın zamanda elden geçirilip ultra lüks bir otel haline getirildiğini de öğrenmiş olduk.

Ne bikini ne Sibel… Belki de mesele sadece şudur: Reklam.

Bu arada Sibel Can bayramdan sonra Kanal D’de bir diziye başlıyor. ‘Bikini’ haberini yapan Kelebek’in de ait olduğu Doğan Grubu’ndaki Kanal D.

Diyelim ki bikini tamamen kurgudan ibaret bir haberdi. E, n’olmuş yani. Reklamcılıkta ‘ahlak’ ve ‘senaryo’ kısıtlaması var da biz mi bilmiyoruz diyebilirler!

Doğan Grubu bir yandan reklam karşılığı haber yapan yazarlarını, çalışanlarını (güya) ayıklayadursun, diğer yandan da tüm bir medya grubu olarak, asparagas haberlerle otelli, bikinili, sahte pozlu ‘reklam prodüksiyonu’na imza atsın.

Yoksa gruptaki ‘temiz eller’ operasyonu da mı bir magazin efsanesi?

Operasyon varmış gibi yaz Faruk!