Bıktırdı şu özgül ağırlığın saboteleri

Adıyaman Kâhta’dayım. 

Gece gündüz demeden çalışıyoruz. 

Sabahın erken saatinden başlayıp gecenin gündüze evrildiği saatlere kadar çalışıyoruz. 

Evimizin yolunu unuttuk. 

Küskünleri kazanmak için dil döküyoruz. 

Bir oy daha almak için alınteri döküyoruz. 

Gündüz süren ev ziyaretlerimizden birinden ayrılıp iki arada bir derede bu yazıyı yazıyorum. 

İnanın yazı yazmaya vaktimiz yok. 

Sürekli görüşmeler, toplantılar... 

Özel ikna çalışmaları... 

Her akşam Seçim Koordinasyon Merkezi’mizi dolduran yüzlerce, bazen binlerce insanla tek tek ilgilenme... 

Açık havada yapılan konuşmalar... 

Akabinde dört bir koldan evlere dağılmalar... 

Aşkla ve inançla çalışıyoruz Ak yürekli kardeşlerimizle... 

Hem yerelde seçimi ezici bir farkla almak hem de Reis’e diz çöktürmeye çalışan küresel itlere-çakallara esaslı bir ders vermek için durmaksızın çalışıyoruz. 

Bir sabah uyanıyoruz ki gene içimizden vuranlar çıkmış... 

Sahada yoklar. 

Çalışmaya gelince yoklar. 

Lafa gelince bol keseden. 

Akıl vermeye ve eleştirmeye gelince pek bir maharetliler... 

Allah bütün aklı onlara vermiş sanki! 

O pozda konuşuyorlar. 

Her seçim arifesinde mutlaka kafalarını uzatıyorlar. 

Bazen kapalı kapılar ardında. 

Bazen de televizyon ekranlarında... 

Özgül ağırlıklarının olduğunu sanıp her şeyi demeyi, özellikle de moral bozmayı kendilerinde bir hak olarak görüyorlar. 

Yeter artık... 

Sahiden yeter... 

Sözcü gazetesinin manşetlerinde bu asap bozucu tavırları görmekten artık utanıyoruz. 

Sahada çalışan yiğitlerimizi, Reis’e sadakatle bağlı hasbilerimizi yürekten incitmekten vazgeçiniz. 

Ya çıkın meydanlara çalışınız ya da dilinizi tutunuz! 

İçinize sinmeyen politikalar varsa ulaştırabileceğiniz yerlere pek bir yakınsınız zaten. 

Ne diye başka yöntemlere tevessül ediyorsunuz! 

Her seferinde Reis’e dirsek göstermek, çağrılı olduğunuz yerlerde katkı sunacağınıza siyaset dehası pozlarında Reis’in söylemlerini yerden yere vurmak da neyin nesidir? 

Reis çıkıp “Beka sorunu vardır!” diyorsa o birilerinin çıkıp tam tersini söyleme gereği duyması hangi akla hizmettir? 

Reis çıkıp “zillet-illet ittifakı!” diyorsa kalkıp o birilerinin bunu “ötekileştirici-kutuplaştırıcı söylem!” diye eleştirmesi hangi amaca hizmettir? 

Tut ki böyle düşünmüyor olsanız bile bir partili olarak bunu Reis’e ve partinin en üst mekanizmalarına ulaştırabilecek imkanlara sahip iken tersini yapmaya çalışmak, kimse kusura bakmasın ama iyi niyetle bağdaşmaz. 

Sahada canla-başla çalışan AK Partilileri demoralize etmeye hiç kimsenin hakkı yok. 

Geçmişte unvanı ne olursa olsun hakkı yok. 

Emeğimize saygı duymayanlara bizim de zinhar saygımız olmaz biline! 

Sahada yanıbaşımızda görmediklerimizin üsttenci bir dille Reis’imizi eleştirmeleri, yetmezmiş gibi bize akıl vermeleri fena halde hem canımızı sıkıyor hem canımızı yakıyor. 

Bu yazıyı bitirdikten sonra tekrar gündüz gözüyle iş ve ev ziyaretlerine koşacak bir AK Partili nefer olarak sizi kınıyorum. 

Ya aramızda gerektiğinde bir nefer olarak bulunmayı kabul edin ya da düşün yakamızdan artık diyorum!