Dünü, bugünü ve yarýný anlatan bir hafta yaþadýk. Bu hafta gelen OECD verilerine baktýðýmýzda özel tüketim harcamalarýnýn biraz kýpýrdandýðýný (OECD 2012 3. çeyrekte özel tüketim büyümeye 0.2 puan ile en yüksek katkýyý yapýyor), ihracat katkýsýnýn marjinal kaldýðýný ama en önemlisi sabit sermaye yatýrýmlarýnýn negatifte olduðunu görüyoruz. OECD genelinde ihracat katkýsýnýn gerilediðini gözlemliyoruz; bu, bize bugünkü ‘kur savaþlarý’ dediðimiz aslýnda pekâlâ bir pazar savaþý olan kapýþmanýn istatistikî sonucunu veriyor aslýnda. Herkes birbirinin ayaðýna basýyor ve kazanan olmuyor; ihracat genelde düþüyor.
Ortadoðu ve Afrika’ya baktýðýmýzda daha bir müddet siyasetin ekonominin önüne geçeceðini söyleyebiliriz. Bu hafta þuna da dikkat ettim; ekonomi analizlerinde daha düne kadar Ortadoðu ve Kuzey Afrika’yý birlikte kullanýrdýk yine öyle ama þimdilerde -çoðunlukla- Afrika’nýn baþýndaki ‘kuzey’ takýsýnýn atýldýðýný gözlemliyorum. Fransa’nýn Mali’ye yaptýðý telaþlý müdahale gösteriyor ki, Afrika’yý artýk ‘kuzey’ ve ‘güney’ diye ayýrmadan konuþacaðýz, yani Afrika, bir kýta olarak hýzla dünya ekonomisine dâhil oluyor. Eskiden dâhil deðil miydi diyeceksiniz; eskiden orada yaþayanlar insan sayýlmadan yaðmalanan topraklarýn adýydý Afrika. Þimdi kapitalizmin batý tarafý, içinde bulunduðu krizin de dayatmasýyla, Afrikalýlar’ý insandan saymaya baþlayacak. ‘Tamam, kaynaklarýnýzý biraz da siz kullanýn, zenginleþmeniz ve bizim borç senetlerimizi, akýllý telefonlarýmýzý, bilgi sayarlarýmýzý alýp, bizim yayýnlarýmýzý daha fazla seyretmeniz gerek’. Ýþte Batý, Afrikalý’ya þimdi tam da bunu söylüyor.
Ancak, Fransa’nýn Mali’ye olan müdahalesinde dikkatimi çeken bir baþka ayrýntý daha oldu. Bu müdahale sanki olmasý gereken, rutin bir operasyon gibi anlatýldý; bunda ne var, Batý basýný bunu öteden beri böyle yaptý diyeceksiniz, evet bu ana akým Batý basýný için doðru ama doðrusunu isterseniz bizde de öyle oldu. Yalnýz o ‘bildik’ medya deðil, neredeyse burada genel bir mutabakat vardý. Ýnsani Yardým Vakfý (ÝHH) Mali Saha Raporu’na göre; Mali’de Mart 2012’de olan askeri darbeden sonra daha da artan çatýþmalarda dört temel taraf var: 1) MNLA; Azawad Ulusal Kurtuluþ Hareketi; MNLA Tuareg etnik grubunun ayrýlýkçý, silahlý gücü. MNLA’nýn Paris’te ofisi bulunuyor. Yani geleneksel sömürgeci politikasý; etnik, ayrýlýkçý hareketleri destekle ve kullan. Zaten mart ayýndaki darbede MNLA’nýn eylemleri bahane edilerek yapýldý. 2) Ensaruddin Hareketi; Ýslam devleti kurmayý amaçlayan ve önemli bir meþruiyet elde etmiþ olan Ensaruddin, Yüksek Ýslam Konseyi ile yakýn iliþkilidir. 3) MOJWA; Batý Afrika Tevhid ve Cihad Hareketi; El-Kaide kökenli.
4) AQIM; Magrib-El Kaidesi, yani ‘Öz El-Kaide.’ Bir arama motorunda yapacaðýz taramayla bulacaðýnýz bu bilgiyi þunun için yazdým; þimdi ortada bir ayrýlýkçý, Paris’te ofisi olan, muhtemelen silah vb yardým da yapýlan bir terör yapýlanmasý var. Ýkincisi, Batý’ya tepki olarak doðmuþ ama Batý’nýn yaptýðý terörü, ne yazýk ki, Ýslam adýna taklit eden ve bunu yaptýðý oranda da, kullanýlan El-Kaide kökenli iki (biri orijinal diðeri çakma) terör örgütü var. Yani sonuçta Mali’de darbeci ordu dýþýnda Fransa’nýn müdahalesine meþru zemin oluþturan ve yine Batý’nýn provoke ettiði, kullandýðý üç siyasi yapý var. Ama bizim basýnýn kullandýðý dil oldukça toptancý ve genellikle þöyle: ‘Fransa, Mali’ye askeri müdahalede bulundu; Mali’de Ýslamcý El-Kaide terörünün artmasýyla...’ Þimdi bu bir ‘dikkatsizlik’ deðil, özellikle yapýlýyor. Yani terörü; 1) Batý’nýn yetiþtirdiði darbeci ordu 2) Batý’nýn Paris’te ofis açarak hem denetlediði hem de yönlendirdiði ayrýlýkçý-ulusalcý terör örgütü MNLA 3) Büyük ölçüde Ortadoðu’da Ýslam’ýn meþru bir zemine oturmasýný önlemek ve Afganistan gibi çözümsüz bölgelerde iþgali meþrulaþtýrmak için kullanýlan Batý kökenli El-Kaide yapýlarý yapýyor ve sürdürüyor. Þimdi tam burada Ensaruddin gibi siyasi yapýlar, ‘herkes’ tarafýndan bu üç terör yapýsýnýn içine konularak siyasi meþruiyetleri ellerinden alýnýyor. Ayný þeyi Mýsýr’da Ýhvan’a yaptýlar, hatta Türkiye’de AK Parti’ye bile yaptýlar. Örneðin o bildik ve kapaðýnda yer almanýn tarihe geçme ile eþ tutulduðu dergilerde; ‘Ýslamcý El-Kaide þu bombalý eylemi yaptý’ cümlesiyle bir haber gördüðünüzde bu haberin yan sayfasýnda ya da altýnda, ‘Türkiye’deki Ýslamcý AK Parti ‘ diye baþlayan çok haber görmüþsünüzdür.
Bu durumun siyasi nedenlerini anlatmak bu köþenin sýnýrlarýný aþýyor ama ben en yakýn ve temel ekonomik nedeni söyleyeyim siz arkasýný getirin. Þudur: Yukarýda veriler verdim, kapitalizm 1929 krizinden savaþ ve ulus-devletlerin marifetiyle çýktý. Þimdiki kriz ise bir kriz olmaktan ziyade bir bitiþ ve yeniden baþlangýç süreci. Bu baþlangýçta kapitalizm, þimdiki haliyle yani devletçi-tekelci aþamasýyla olmayacak. Doðu ve Güney, binlerce yýldan gelen birikimleriyle yeniden dizginleri eline alýyor. Burada Ýslam’ýn vazettiði eþitliðe, tekelleþmeyen özel mülkiyete, küresel barýþa ve birliðe dayalý bir iktisadi sistem öne çýkacak; bunun güçlü iþaretleri var. Ýþte bu, gerçekten o bildiðiniz dünya için büyük bir sorun...