Bildiðiniz medya için ‘Muhteþem Yüzyýl’ bitti!

Bugün Kýbrýs’dayým. Birazdan Kýbrýs Ticaret Odasý’nýn düzenlediði medya ve ekonomi konulu panele katýlacaðým. Medya ve ekonomi ya da medya ve siyaset; þu sýralar tartýþtýðýmýz birçok konunun merkezinde bunlar var. Medyanýn siyaseti belirlediði, ekonomiye yön verdiði, ekonomik beklentileri tayin ettiði bir sisteme, gerçek anlamda piyasa ekonomisi ve bunun devamý olarak demokrasi denebilir mi? Bu soruya cevabýnýz hayýrsa bunun tersini -belki- eleþtirme hakkýnýz olabilir. Ama medyanýn tekellerle iç içe geçerek piyasanýn da, rekabetin de dolayýsýyla demokrasinin de canýna okuduðu bir zamanýn çaresiz savunucularýysanýz bugün siyasetin medyayý þekillendirmeye kalkmasýný neden bu kadar anlaþýlmaz bulduðunuzu da doðrusu ben anlamýyorum. Buna ‘etme bulma dünyasý’ demeyeceðim. Çünkü böyle de deðil...

Bütün bu olanlar, bizim þimdi tartýþtýklarýmýz çok yakýnda anlamsýz olacak. Yani þunu demek istiyorum; nasýl þimdilerde medya imparatorluklarýnýn çekip çevirdiði, yönlendirdiði güçsüz-burada güçsüzlüðü demokrasiden ziyade otoriterliðe dayanan anlamýnda kullanýyorum- hükümetler, bilginin her yere ulaþmasý ve sivil toplumun etkisi sayesinde yerlerini, etkin, gücünü tekelci medya imparatorluklarýndan deðil de, halktan olan hükümetlere býrakýyorsa yakýnda medyanýn nasýl olacaðýný ne devletler ne de hükümetler belirleyecek.

Herþey seksenlerin hemen baþýnda baþladý internet aðlarý sayesinde gazeteler, ayný baskýyý bir kaç merkezde ayný anda yapmaya baþladýlar. Video kasetl çýlgýnlýðý da devlet-medya imparatorluklarýna mahkum olan TV seyircisi için ‘gayri-resmi’ bir alternatifti. Görsel-iþitsel medyanýn tek yönlü yapýsý, geliþmiþ ülkelerden baþlayarak hýzlý kýrýldý. Bizde de ilk özel TV bu yýllarda ortaya çýktý.  Zaten Avrupa’da hükümetler TV üzerindeki etkilerini bu yýllarda kaybetmeye baþladýlar. Kablolu yayýnýn, doksanlarýn hemen baþýnda, ortaya çýkmasýyla TV kanallarý hýzla çoðaldý ve bu da medya tekellerinin etkisinin kýrýlmaya baþlamasý anlamýna geliyordu. Örneðin ABD’de üç büyük kanalýn ‘prime time’ izlenme oranlarý 1980-1999 arasýnda yüzde 90’den yüzde 55 düþtü. Öte yandan uydu TV’lerde, tek devlet kanalýna mahkum üçüncü dünya halklarýnýn gözünü ayný tarihlerde açmaya baþlamýþtý. Irak iþgali CNN’den naklen yayýnlandýðýnda, bu yeni baþlangýcýn heyecaný ile, çok az savaþ karþýtý dýþýnda, hiç kimse  insanlarýn misket bomlalarý ile ölmesinin naklen seyredilmesinin insanlýk dýþý bir þey olduðunu haykýrmadý. Ancak çok geçmeden El-Cezire diye bir kanal çýktý ve o’da Arap Baharý’ný yayýnlamaya baþladý. Ben Suriye direniþi baþlamadan bir kaç ay önce Þam’daydým. Baas rejiminin TV kanalýný devletin hotellerinde bile kimse seyretmiyordu. Bütün bilgiler, uydu kanalýyla, El-Cezire ya da BBC gibi diðer küresel kanallardan alýnýyordu. Tabii ki Baas’da stratejisini bütün Suriye ‘bizim’ kanalý seyrediyor varsayýmý üzerine kuruyordu.  Yani hem ulus-devletlere baðlý medya imparatorluklarý hem de ulus-devletler fena halde yanýlýyorlardý. Örneðin Robert Murdoch, Google’a savaþ açarak Google’ýn telif ödememesi halinde sahibi olduðu TV, gazete içeriklerini aramaya kapatacaðýný açýklamýþtý. Google telif ödemeyi kabul ettiðinde Murdoch zafer kazandýðýný sanýyordu ama News-Corp.’un tirajlarý, reytingleri ve reklam gelirleri düþmeye devam etti. Murdoch, uzun zaman bu düþüþü içerik ‘hýrsýzlýðýna’ baðladý. Ama ayný Murdoch sahip olduðu yayýnlarýn internet sitelerine eriþimi paralý hale getirmiyordu. Çünkü að toplumunda ve onun ekonomisinde az olanýn, saklananýn deðil, çoðalanýn ve paylaþýlanýn deðerli olduðunu dinazor Murdoch bile keþfetmiþti.  Þimdi bizde web sitelerini þifreli-paralý yapan gazetelere ben gülüyorum, çok dinozorca... Bundan bir müddet önce, bizim gazetede de dahil olmak üzere, bir çok gazete içerik kopyalamasýna izin vermeyen kilitler koydular.  Bu da çok yanlýþ bir uygulama. Bilginin yayýlmasýný, kaynak göstererek, teþvik eden uygulamalarý bulmalýyýz. Çünkü bilginin yayýlmasý doðru bir piyasa ve ekonomi anlamýna geldiði gibi, bilgiyi saklamanýn da bir iþe yaramadýðýný artýk biliyoruz. Tam aksine, bilgiyi saklayan anýnda yayýlmasýna izin vermezse bundan zararlý çýkýyor. Çünkü, ayný dakikalarda baþka birisi o bilgiye, baþka bir biçimde ulaþýyor ve yayýyor.

Yeni gazetecilik...

Peki önümüzde nasýl bir medya ve gazetecilik olacak? WikiLeaks örneðinde görüldüðü gibi, sýzýntý gazeteciliði artýk önemli bir alan. Neden-Sonuç üzerinden araþtýrmacý ve yorumcu gazetecilik öne çýkacak. Bunun dýþýnda veri gazeteciliði, hatta veri bankalarý üzerinden (database journalism) yapýlan haberlerde önemli bir alan artýk. Yakýnda bilginin arkeolojisi de olacak. Örneðin Özal’ýn nasýl öldürüldüðünü hatta Fatih’in nasýl zehirlendiðini araþtýrmak bilgi arkeolojisi gibi ‘ince’  ve ‘derin’bir uðraþ olsa gerek...Eski medya bu haliyle bitti, inanýn ne geçmiþi ne de yarýn olacaklarý bu medyadan öðnenmeyeceðiz. Artýk her birey kendi medya imparatorluðunu oluþturabilir ve kendisi için bir Muhteþem Yüzyýl senaryosu yazabilir.