Ýkinci dünya savaþýnýn devam ettiði 1943 yýlýnda bir Türk heyeti, Amerika Cumhurbaþkaný Roosewelt’i ziyarete gider. Hasta olmasýna raðmen Beyaz Saray’daki dairesinde heyeti kabul eden Rooswelt, politika dýþýnda bir görüþme yapmayý arzu ettiðini belirterek; “Gerek Amerikalý, gerekse dünyanýn her köþesinden gelen ilim adamlarýyla yaptýðým özel görüþmelerimde bugüne kadar dünyada ilim, felsefe ve mistik alanda birçok insanin yetiþtiði bilinmekle beraber bunlarýn en büyüðü olarak hemen hepsinin bir tek insan üzerinde ve yaþadýðý sürede beþ yüze yakýn eser býrakmýþ, Endülüslü tanýnmýþ Âlim ve Mutasavvýf Muhittin el Arabinin üzerinde birleþtiklerini tespit ettim. Yalnýz benim için aydýnlanmasý gereken bir husus var. Füsusül Hikem ve Fütuhat-i Mekkiye gibi deðerli birçok eser yazan bu büyük insan hakkýnda neden Ýslam bilginleri aleyhinde bulunmuþlar, yakýþýksýz sözler söylemiþler ve ölümünden sonra da mezarýný belirsiz bir hale getirmiþler?” diye sorar.
Heyetten birisi, bu zatýn ölümünden üç yüzyýl sonra Türk Hakaný Sultan Selim’in Mýsýr’ý almaya giderken mezarýný buldurup türbesini yaptýrdýðýný, bütün Ýslam bilginlerinin Seyhül Ekber Muhiddin-i Arabi hazretlerinin aleyhinde bulunmadýðýný belirtir. Aleyhinde bulunanlarýn daha ziyade zahiri ilme mensup bilginlerden oluþtuðunu, bunlarýn onun geniþ kapsamlý Allah’ýn vücud birliði fikirlerini, ya kavrayamamýþ veyahut Ýslam þeriatýna uygun düþmediði düþüncesine kapýlmýþ olduklarýný ve onu bu yüzden haksiz yere yerdiklerini anlatýr. Batini ilme mensup bilgin, hakikat ve irfan ehli kimselerin, onu gerçek yönleriyle tanýmýþ ve onu en büyük bir müctehid ve Mutasavvýf olarak kabul ettiklerini ve kendisine büyük saygý duyduklarýný söyler. Onun eseri olan Füsus’u yüze yakýn Türk ve Ýslam bilgininin serh etmesini buna bir delil olarak gösterir.
Baþkan teþekkür eder ve önündeki çekmeceyi açar. Bakýnýz ben her gün iþime baþlamadan önce o büyük insanýn Fütuhat-i Mekkiyesini okurum, halen üçüncü cildini hayranlýkla okumaktayým diyerek heyetteki herkesi hayretler içinde býrakýr. Geçmiþ unutularak tarih yazýlamaz, tarihi olmayan toplumlarýn da yarýný olamaz. Çeþitli konularda dünyaya ýþýk tutan Ýslam bilgelerimizin ve ecdadýmýzýn varlýðý ne kadar onur verici ise mumun dibini aydýnlatmamasý da bir o kadar acý. Bilgi büyük bir güçtür. Bilgi ile kendini donatan insan ise güçlü insandýr. Küresel deðiþimler, geliþen ekonomik koþullar ve yeni üretim sistemleri, insanlarýn daha yüksek bilgi seviyesinde olmalarýný artýk zorunlu kýlmaktadýr.
Ýzmir’de KADIN GÝRÝÞÝMCÝLER için kaçýrýlmayacak bir fýrsatý sizlere duyurmak isterim. ÝZMÝR ÝÞ KADINLARI DERNEÐÝ (ÝZÝKAD) ve KONAK BELEDÝYESÝ ev sahipliðinde “Destek GARANTÝ’DEN, Eðitim BOÐAZÝÇÝ’NDEN” Kadýn Giriþimciler Yönetici Okulu. Eðitimin amacý, kadýn giriþimcilerin Ýþ Geliþtirme yaklaþýmýný þirket kültürü olarak benimsetmek, ayný zamanda kurumsal ve uzun ömürlü iþletmelere dönüþmesine katký saðlamaktýr. Ýþletmelerin uzun ömürlü iþletmeler haline gelebilmeleri ve kurumsallaþma yolunda doðru adým atabilmeleri ancak bilgi odaklý yönetim felsefesi anlayýþýyla mümkündür. Kadýnlarýmýz, 3 Ocak’a kadar, 483 83 53 nolu telefonu arayarak, ücretsiz olan bu eðitimler için baþvuru yapabilirler.
Herkese geçmiþin unutulmadýðý, bilginin akýl ve gönülle harmanlandýðý nice mutlu yýllar dilerim...