Dilim o argo kelimeyi telaffuza müsait deðil. Ben, 'geçtiðimiz hafta toplantý yorgunu oldum' dersem, siz gerisini anlarsýnýz. Sanmayýn ki þikâyetçiyim. Aksine konuþmanýn ve tartýþmanýn ufkumuzu açtýðýna inananlardaným. Eskiler 'bin bilsen de bir bilene danýþ' demiþler. Yeter ki danýþýlacak kimseler doðru tayin edilmiþ olsun. Eh, bu toplantýlar insaný yormuyor diyecek de deðilim.
Akdeniz'deki petrol ve doðal gaz araþtýrmalarý Kýbrýs müzakerelerinin kesilmesine yol açtý. Rumlarýn bu enerji kaynaklarýný tek taraflý kullanma inadý yeni bir durum hâsýl etti. Türklere ait bir geminin de Akdeniz’e açýlmasý,Rumlarýn ‘egemenlik haklarýmýz ihlal ediliyor’ diye ayaða kalkmasýna yol açtý. Münhasýr Ekonomik Bölge dediðimiz alaný kendince tanýmlamaktan vazgeçmiyor Rumlar.
Kýbrýs civarýnda ortaya çýkacak petrol veya doðal gazýn ekonomik bir deðere dönüþebilmesi için Avrupa’ya iletilmesi þart. Optimum hat ise Türkiye’den geçiyor. Ýþte bu nokta önemli.
Acaba bu konu barýþ vesilesi olamaz mý? Her hususu kavga ortamý içinde ele almak ne kadar yanlýþ… Tabii bu benimki iyi niyetli bir yaklaþým. Rumlarýn kendiliðinden olaya böyle bakmalarý imkânsýz.
Geçtiðimiz hafta yapýlan Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu toplantýsýnýn yazýlý gündeminde yukarda anlattýðým husus yoktu. Yoktu ama bütün tartýþmalarda söz döndü dolaþtý, bu enerji konusuna ve egemenlik hakkýnýn ihlal edilip edilmediðine geldi. Beni toplantý yorgunu yapan da hem bu KPK buluþmasýiçin yapýlan hazýrlýk müzakereleri hem de diðer rutin ve üst üste gelen toplantýlar idi..
Biliyorsunuz Parlamento seçimlerinden sonra AB'nin her kademesinde deðiþiklikler oldu. Artýk bizim kamuoyunun yakýndan tanýdýðý Barroso ve Füle yok, bundan sonra Juncker ve Hahn isimlerini daha çok duyacaðýz. Tabii Karma Parlamento Komisyonunun AB tarafý da yenilendi. Üyelerin çoðu Yunanistan ve Kýbrýs’tan. Diðer AB ülkelerinden de üyeler var ama azýnlýktalar. Türkiye tarafýnýn eþ baþkanýSiirt Milletvekili Afif Demirkýran. AB tarafýnýn eþ baþkanýise bir Yunanlý. Komisyonun kuruluþ amacý Türkiye’nin AB iþlerini kolaylaþtýrmak ve tam üyeliðin önündeki engelleri kaldýrmaktý. Bu haliyle hele de son toplantýdaki havaya ve tartýþmalara bakarak Komisyonun bu beklentiyi karþýlamaktan çok uzak olduðu görülüyor. Sadece bu Komisyon deðil AB Parlamentosu da yapýcý olmaktan uzak. Rumlarýn ilan ettiði münhasýr ekonomik bölgedeki Rum haklarýný ihlal ettiði gerekçesiyle Türkiye’yi kýnama havasýnda bir karara imza attý bu Parlamento.
Afif Demirkýran ve diðer üyelerimizin, Komisyonu yapýcý olmaya davet eden konuþmalarýný ne Rumlar duydu ne Yunanlýlar. Ben, bu Komisyonun fonksiyonunu kaybettiði iddiasýný uzun zamandýr dillendirdiðim için bir konuþma yapmayý gereksiz buldum. Aslýnda Afif Demirkýran ve AB Bakaný Volkan Bozkýr, söylenecek hemen her þeyi o toplantýda biraz da kýzgýnlýklarýný belli ederek söylediler.
Þu soru önemli: Türkiye'nin AB'ye mi ihtiyacý var, AB standartlarýna ve prensiplerine mi? Biliyorum, bunlarý birbirinden ayýrt etmek zor. Fakat birinci soruyla AB içinde olmayý, ikinci soruyla o standartlara sahip olmayý kastettiðimi de belirtmeliyim. Üyeliðin sürekliliði ve denetim açýsýndan Birlik içinde olmak önemli ama eðer olmuyorsa bu bizi o standartlara sahip olmaktan alýkoymamalý. On bin dolarlýk kiþi baþýna gelir düzeyini daha yukarýlara taþýyan ve AB standartlarýna sahip olan bir Türkiye’yi hiç kimse görmezden gelemez. Kýsacasý Türkiye'nin AB'ye giriþi, AB ülkelerinin deðil Türkiye’nin elinde. Kýbrýs, nüfus ve kültür farký sorunlarýný ne yapacaðýz sorusu duruyor ortada, farkýndayým. Bunlar büyüyen Türkiye’nin gücüyle aþýlabilecek sorunlar listesinin baþýndaki yerlerini sanýrým bir müddet daha koruyacaklar...Hiç þüphesiz, büyümenin, en azýndan þimdilik, olmazsa olmaz þartý, çözüm sürecinin baþarýya ulaþmasýdýr. Bunun için demokrasi reformlarýný geciktirmemek ve ekonomide yapýsal reformlarý bir an önce gerçekleþtirmek de ödevlerimiz arasýnda.
Türkiye gibi bölgesel güç olmaya mecbur ülkelerin büyük ve çok çeþitli sorunlarla uðraþmasý kaçýnýlmaz. Hepsinin hakkýndan gelecek potansiyelimiz var. Yeter ki o potansiyeli harekete geçirecek bilgi ve ferasete sahip olabilelim.
Coðrafî sýnýrlarý ayný kalsa da siyasî ve iktisadî nüfuz sahasý geniþleyen Türkiye’nin hem enerji üretiminde hem de enerji transferinde kilit ülke olmak gibi bir kaderi var. Nükleer enerji çalýþmalarý ve yurt dýþýndaki enerji kaynaklarýna hisse satýn alarak ortak olma gayretleri Enerji Bakaný Taner Yýldýz’la birlikte anýlacak önemli adýmlar diye bakabiliriz.
Mensup olduðumuz kültür ve medeniyet dairesi içinde bir standartlar manzumesi oluþturamadýðýmýz için AB standartlarýnýn peþinde olduðumuzu da unutmayalým.