Geçen hafta yayýnlanan “Hilafet boþluðu doldurulmadan Müslümanlar huzur bulamaz” baþlýklý makalemiz büyük ilgi gördü.
Malum kesimin, “Hilafeti geri getirmek istiyorlar” yaygarasýný bir kenara býrakýrsak, hemen herkes, “Ýslam dünyasýnda yaþanan dramýn sahipsizlikten kaynaklandýðý” fikrimize katýlýyor.
Müslümanlar siyasi ve ekonomik bir birliktelik gerçekleþtiremediði için deðiþmez kural gerçekleþmiþ; Ýslam coðrafyasý parçalanmýþ ve yutulmuþtur.
Þimdi ise sýra, Müslümanlara asýrlarca hamilik yapan ve hâlâ bu potansiyele sahip olan Türkiye’ye gelmiþtir.
Etrafýmýzda olup bitenlerin asýl sebebi budur.
Bu yüzden müttefikimiz ABD, düþmanlarýmýzla müttefik oluvermiþtir.
Havana Zirvesi iyi okunmalý...
Müslümanlarýn darmadaðýnýk halini dile getirmemizden sadece iki gün sonra, Hýristiyan dünyasýnýn ‘düþman kardeþler’i Papa Francis ve Patrik Kirill Havana’da buluþtu.
Zamanlamasý ve sonuçlarý bakýmýndan bizi yakýndan ilgilendiren bu görüþme, ne hikmetse Türkiye’de fazla konuþulmadý.
1054’te ayrýlan ve yüzyýllarca birbiriyle kýyasýya savaþan Ortodoks ve Katolik kiliselerinin liderleri, tarihte ilk defa ve kendi ifadeleriyle “Hýristiyan alemindeki bin yýllýk bölünmenin sona erdirilmesi için” bir araya geldi.
Artýk her þeyi unutup iþbirliði yapmaktan bahsediyor.
Peki kime karþý?..
Bunun tam cevabýný sadece iki saat boyunca gizli görüþen Papa ve Patrik ile onlara bu zirveyi yaptýranlar biliyor.
Ancak, sansürlü ‘deklarasyon’ bile kimlere karþý ‘mutabakat’ saðladýklarýný anlatýyor...
Nitekim Patrik Kirill, “Ýçeriði çok zengin olan bu görüþmenin sonuçlarý Hýristiyanlarý birlikte koruma imkanýný veriyor” þeklinde izah etti. Papa Francis ise “Hayata geçirilmesi gereken bazý ‘giriþimler’in(!) ele alýndýðýný” söyledi.
Kirill ve Francis Hýristiyan âlemine, “Ortadoðu’daki Hýristiyanlarý korumak ve terörizme(!) son vermek için birleþin” çaðrýsý yaptý!
Bu þifreyi Putin’in Suriye’de verdiði ipuçlarý ile çözerseniz; “Hýristiyanlarý ve Hýristiyan menfaatlerini tehdit eden herkesi ‘terörist’ ilan edin ve temizleyin” talimatý verdiklerini kolayca anlayabilirsiniz.
Ýslam dünyasý bu halinden utanmalý
Türkiye’de hiç ‘okunamayan’ bu zirve umarým diðer Ýslam ülkelerinde gerektiði gibi irdelenebilmiþtir.
Çünkü tam anlaþýlabilmesi durumunda bu görüþme ve deklarasyon bile Müslümanlarýn aklýný baþýna toplamasý ve bu muhterislere yem olmamak için birleþmesi için yeterlidir.
Deforme bir inanç sistemi üzerine AB gibi bir ekonomik ve siyasi birlik inþa edilebiliyor, Müslümanlarý daha fazla sömürmek için bin yýllýk çekiþme bir kenara itilebiliyorsa, dünyadaki tek doðru inanç sisteminin mensuplarý neden bir araya gelemiyor?
Bunda “Komþusu aç iken tok yatan bizden deðildir” diyen bir dinin kusuru olabilir mi?
Tam aksine, bu birlikteliðin önündeki en büyük engel, Müslümanlarý deðil kendi saltanatýný düþünen, sýrtýný Ýslam düþmanlarýna yaslayan ‘iþbirlikçi’ diktatörlerdir.
Müslümanlarý yönetenler için ne kadar önemlidir bilmiyorum ama bugün, Ýslam dünyasýnda birleþmeyi engelleyenler çok büyük vebal altýndadýr.
Gün, her türlü pürüzü bir kenara itip Ýslam’ýn asýl gövdesi üzerinde kenetlenme günüdür.
Gerisi teferruattýr...
AB benzeri; dönüþümlü baþkanlýkla yürüyen bir sistem kurulabilir ama herhalükarda bu yapýnýn seçtiði ve Ýslam adýna son sözü söyleyen bir “liderlik” makamý olmalýdýr.
Buna mani olmak Ýslam’a da insanlýða da en büyük düþmanlýktýr.