Siyaset bilimciler genellikle siyasetçilerin deðil siyasi partilerin ve liderlerin tipolojilerini tanýmlamýþlar.
Mesela Duverger “kadro partileri, kitle partileri, ara partiler” þeklinde tanýmlama yaparken, Neuman “bireysel temsil ve sosyal bütünleþme partileri”nden bahsetmiþ. Ayrýca ‘hepsini yakala partileri’, ‘kimlik partileri’, ‘azýnlýk partileri’, ‘marjinal partiler’ gibi farklý tanýmlamalar yapanlar da olmuþ.
M. Weber ise liderleri ve otoriteyi “karizmatik, geleneksel ve yasal/rasyonel” olmak üzere üçe ayýrmýþ.
Siyasetçilere baktýðýmýz zaman ise oportünist olan-dava adamý olan, gerçekçi olan-idealist olan, reel olan-normatif olan, pragmatik olan-deðer merkezli olan gibi ayrýmlar yapmak mümkün.
Siyasetçiler için popülist/halkçý siyasetçi, uzman/bürokrat siyasetçi, mütefekkir-idealist siyasetçi gibi sýnýflandýrmalar da yapabiliriz.
Siyaset yaparken belli bir dünya görüþünü, ideolojiyi, siyaset tasavvurunu hayata hâkim kýlmayý önemseyen siyasetçilerden bahsedebiliriz.
Siyaset yaparken halkýn memnuniyetini, hizmeti, proje ve icraatý merkeze alan siyasetçilerden de bahsedebiliriz.
Bununla birlikte popülist duygularý, beðeni ve kabulleri merkeze alan siyasetçiler de vardýr.
AK Parti hem belli bir deðer dünyasýndan, dünya görüþünden ve fikri tasavvurdan hareket ederek siyasete soyunmuþ, hem de bunu yaparken halkýn/ülkenin geliþim ve kalkýnmasýný hizmet/icraat odaklý olarak gerçekleþtirmeye çalýþmýþtýr. Yani siyasi deðer olarak öne çýkardýðý adalet ve hakkaniyet ile refah ve geliþimi birbirinin mütemmim cüzü olarak görmüþtür.
Halkýn huzuru, mutluluðu, refahý, kalkýnmasý ile adalet ve hakkaniyet arasýnda yani hedeflenen siyaset tasavvuru arasýnda doðrudan bir bað vardýr.
Böyle baktýðýmýzda AK Parti siyasetinde öne çýkan isimlerin hem bir fikri ve deðersel müktesebatý vardýr; hem de rasyonel zeminde geliþimi ve kalkýnmayý saðlayacak vizyona sahiptirler.
Binali Yýldýrým “hizmet, icraat ve proje adamý” olarak tanýmlanabilir. Ama onun belli ilke ve deðerleri hedefe alan büyük bir hareketin neferi olduðu, bir fikir ve deðer dünyasýný sahiplenerek, onun mücadelesini vererek bugünlere geldiði de söylenebilir.
Saydýðýmýz siyasetçi tipolojileri bir yönüyle Yýldýrým’da mecz olmuþtur.
O hem (popülist deðil) popüler bir siyasetçidir; ‘bizden biri’, ‘içimizden biri’ algýsýna sahiptir. Onu seyreden veya sokakta gören, sarýlan herhangi bir insan, bir yakýnýný, amcasýný, dayýsýný görmüþ gibi hissedebilir. Halkýn onu kendisinden biri olarak görmesi ne kadar önemliyse, onun da halkýn farklý kesim ve gruplarýný kendisinden biri gibi görerek kucaklamasý da o kadar önemlidir. Bu tek taraflý bir yakýnlýk deðil, çift taraflý bir yakýnlýktýr.
O ayný zamanda uzman/devlet adamý/bürokrat özelliklerine sahipbir siyasetçidir; yerel ve merkezi yönetimde önemli görevler üstlenmiþ, iþ/proje merkezli olarak önemli çalýþmalar yapmýþtýr. Özellikle Ýstanbul’un temel sorunu olan ulaþým konusunda onun kadar derin uzmanlýða sahip kiþi sayýsý çok azdýr.
Binali Yýldýrým, Ýstanbul için büyük bir þanstýr. Bu sadece onun Ýstanbul’u, meselelerini çok iyi tanýmasý, Ýstanbul’u ayaða kaldýracak proje ve vizyona sahip olmasý sebebiyle deðil; ayný zamanda bunu gerçekleþtirebilecek devlet ve siyaset tecrübesine sahip olmasý sebebiyledir.
Büyükþehirlerin birçok projeyi hükümetle uyumlu bir þekilde hayata geçirmesi veya þehrin topyekün kalkýnmasýný birlikte planlamasý gerekiyor.
Düþünün; baþka bir adayýn herhangi bir bakanlýk veya bürokrasiyle Binali Bey kadar kolay iliþki kurmasý, sözünü dinletmesi, tüm kurumlar üzerinde aðýrlýðý olmasý mümkün müdür?
Bu tecrübe, iliþki aðý, siyasi etki bir günde oluþmuyor.
Bir zamanlar hiçbir faninin Cumhurbaþkanlýðýný reddedemeyeceði falan konuþuluyordu.
Baþbakanlýk, Meclis baþkanlýðý, genel baþkanlýk yapmýþ bir faninin bir belediye baþkanlýðý adaylýðýný kabul etmesi de kolay bir þey deðildir. Bu ancak dava adamlýðýyla, milletine adanmýþlýkla, dünyevi makamlardan geçmiþlikle izah edilebilir.
Eski sistemin son baþbakaný, yeni sistemin ilk meclis baþkaný olan Binali Bey Ýstanbul’a çok þeyler katacaktýr. Binali Bey, Ýstanbul’u, Ýstanbul’da Binali Bey’i kazanacaktýr inþallah…
