Ýzmir'i AB standartlarý açýsýndan deðerlendirmeye kalksak ne çýkar acaba? AB ülkelerindeki þehirlerden bir kaçýný görmüþ olanlarýn hemen bileceði gibi durum hiç de iç açýcý deðil. Tabii sözüm, Ýzmir’i Kordon, Alsancak ve Karþýyaka sahilinden ibaret olarak bilenlere deðil. Konaktan yukarýya doðru çýkýn bakalým nasýl bir Ýzmir var? Þehircilikten hiç nasiplenmemiþ bir Ýzmir’dir manzara. Gece yarýsý ýþýklar altýnda bir gemi ile Ýzmir’e giren bir yabancý herhalde Kadifekale ve Bayraklý sýrtlarýný Ýzmir’in en güzel yeri sanýr. Oysa Ýzmir’in en periþan yerleridir bu tepeler. Buralarda AB standartlarý deðil Aziz Bey standartlarý geçerlidir, isterseniz CHP’nin þehircilik standartlarý da diyebilirsiniz. Evet, biliyorum, sorun tek sebebe baðlý deðil, ama bu çirkinliði ortadan kaldýrmak için hiç mi çaba sarf edilmez?
Bir de Binali Beyin bakanlýðý döneminde kendisini ilgilendiren iþlerde hangi standartlarý yakaladýðýna bakalým. Aziz Bey mahcup olur ama bakmak zorundayýz. Geçenlerde Aziz Bey soruyordu Binali Beye "Ýzmir için ne yaptýn?" diye. Ne demiþti Binali Bey, hatýrlayýn. "Sayarsam mahcup olursun" demedi mi? Mesele Ýzmir için ne yapýldýðýndan ziyade iþ yapma biçiminde yatýyor. Þimdi ben hangi birini söyleyeyim Binali Beyin yaptýðý iþlerin. Karayolu standartlarýný AB düzeyine çýkardýðýný mý? Hava ulaþýmýnda hem hizmetin kalitesi hem yaygýnlýðý açýsýndan nereden nereye geldiðimizi mi? Bu alan serbest rekabete açýlmasa bu hizmet kalitesini yakalamak mümkün olur muydu? Hýzlý tren ve ÝZBAN Binali Bey sayesinde bugünkü seviyeye çýkmadý mý? Haberleþme ve internet eriþimindeki ilerlemeler, fiyat istikrarý ve rekabetin getirdiði kolaylýklar kimin eseri ola ki? Ya denizcilikteki geliþmeler? Zaten Ak Parti kurulmadan önce Deniz Otobüsü Ýþletmelerindeki (ÝDO) baþarýsý biliniyordu Binali Beyin. Yat limanlarý, yeni limanlar, balýkçý barýnaklarý ve daha sayamadýðým bir sürü tesis var. Marmaray var. Bütün bu alanlardaki standartlar AB’yi çoktan yakalamýþ durumda. Geçen hafta Ýzmir’in önündeki imkân, fýrsattan öte bir þey demiþtim. Ýþte bunlarý göz önüne alarak dedim.
AB standartlarýna göre Ýzmir’i deðerlendirdiðimizde durumun gerçekten vahim olduðunu görüyoruz. Her þeyden önce Aziz Beyin iþ yapma biçimi AB standartlarýnda deðil. Üçyol ile Üçkuyular arasýndaki kýsacýk metronun kaç yýldýr bitirilemediðini hatýrlayalým. Böyle bir iþ görme biçimi AB standartlarýnýn neresine sýðar? Çöp yakma tesisini kaç yýldýr yapacak Aziz Bey. Bir ara ‘yeni teknolojiler geliþsin diye bekliyorum’ demiþti de ne gülmüþtük ama… Hiç unutmuyorum o zaman bir bilge dostum bana söylenmiþti, aðlanacak hale gülüyorum diye. O bilge zat ara sýra beni yoklar gülüyor muyum aðlýyor muyum diye. Ýzmir’i yaðmur sularý bastýðýnda, hele hele itfaiye arabalarý suya gömüldüðünde arayýp ‘ne haber’ demiþti. Baktým sesi bir tuhaf, bu sefer ben sormuþtum ‘gülüyor musun, aðlýyor musun’ diye.
AB standartlarýndan söz etmemin üç sebebi var. Burada sýk sýk anlattýðým AB ile TBMM’nin birlikte yürüttüðü Parlamentolar Arasý Deðiþim ve Diyalog Projesi bitti. Kapanýþ toplantýsýný yaptýk 16 Ocakta. Oradaki konuþmalar daha çok AB standartlarýna dairdi. Hem bir deðerlendirme yaptým hem de AB standartlarýnýn yazýlý halini önemsediðimizi ama AB’nin bu standartlarý uygularken gösterdiði çifte standarttan þikâyetçi olduðumuzu dile getirdim. AB delegasyonunun Baþkaný olarak konuþan Bela Szombati de bu standartlarýn öneminden bahsetti. Yeni AB Bakanýmýz Mevlüt Çavuþoðlu, AB vizyonumuzun aynen devam ettiðini belirtti. TBMM Baþkaný Cemil Çiçek ilginç bir þey söyledi. “Bizim yükümlülüklerimiz için kol saati, AB'nin yükümlülükleri için kum saati tercih ediliyor' dedi ve AB’ye 'kum saati kullanmaktan vazgeçin' dedi.
AB standartlarýný ne kadar önemsediðimiz Baþbakanýn Brüksel seyahatiyle bir kere daha vurgulandý. 5 yýl aradan sonra geldiði Brüksel’de Baþbakan hem Belçika’da yaþayan Türklere hem de Brüksellilere deðiþik bir gece yaþattý. Gündüz mitinglerine bile alýþkýn olmayan Brükselliler, gece saat 23.00’de beþ bin kiþiye hitap eden Baþbakaný pencerelerin önünde þaþkýn dinlediler. Bir þey anlamalarý gerekmiyor onlarýn. Coþkuyu, insanlarýn Baþbakaný nasýl baðrýna bastýklarýný görmeleriydi ilginç olan. Beþ bin kiþi bir aðýzdan haykýrýyordu: “Dik dur eðilme, bu millet seninle”. Baþbakan da önce Brüksel Belediyesine teþekkür etti mitinge izin verdiði için. Arkasýndan sýcak bir konuþma… Herkes kendini Baþbakanla kucaklaþmýþ hissetti.
AB’ye iki hususu açýkladý Erdoðan. ‘AB vizyonumuzda bir deðiþiklik yok, bizi oyalamayýn’ dedi. ‘17 Aralýk, ambalajý yolsuzluk, muhtevasý siyaset mühendisliði ve halk iradesine kasýt olan bir pakettir’ dedi . Muhataplarýn bunu iyi anladýðý basýn toplantýlarýndaki tavýrlardan belli oluyordu. Siyasi parti gruplarýyla yapýlan toplantýda, baktým, Baþbakan, tam bir özgüven içinde yeri geldiðinde sorularý cevaplýyor, yeri geldiðinde ilkeli duruþunu koruyordu.
Bir baþka ilginç toplantý 23 Ocakta Ýstanbul’daydý. Ak Parti Ar-Ge birimi "Yeni Dünya Dengeleri ve Yeni Türkiye" adý altýnda siyaset, akademi, medya, düþünce kuruluþu ve sivil toplum mensuplarýný bir araya getirdi. Hepimizin konuþmasýnda Yeni Türkiye'nin þekillenmesinde AB standartlarýnýn önemi vardý. Ar-Ge Baþkaný Süleyman Soylu ve yardýmcýsý Zeynep Uslunun öncülük ettiði bu toplantýlar Ak Partinin mutfak çalýþmasýna iyi bir örnek diye geçti içimden.
Ýzmir’in AB standartlarýnda bir kent olmasýna az kaldý. Binali Yýldýrým fýrsatýný deðerlendirebilirse…