Bir Ankara gecesi...

Bizim meslektaþlarýn bile, sanki 40 yýldýr ayný görkemli koridorlardan geçiyorlarmýþ gibi etrafla ilgilenmediklerini görünce, kendi kendime güldüm. Çankaya Köþkü’nde yalnýz baþýna dururken gülen bir adam... Birilerinin dikkatini çektiðimi fark edince, “Buranýn eski hallerini hatýrladým da” demek ihtiyacý duydum...

Çankaya Köþkü, kimse üzerine alýnmasýn ama, tutanýn elinde kalacak kadar acýnacak durumdaydý. Eski sâkinlerinden kimi “Bana bu kadarý yeter” düþüncesiyle, kimi “Aman fazla para harcýyor demesinler” tereddüdüyle hiçbir tarafýna dokunmadý Köþk içindeki binalarýn...

Sonuçta dökülmeye baþlamýþtý Çankaya Köþkü...

Hayrünnisa Haným gibi nereye dokunsa parlatan bir el devreye girip Cumhurbaþkaný Abdullah Gül de “Devletimize yakýþýr bir mekân olsun” düþüncesiyle kendisine destek çýkýnca bugünkü övünülesi tabloya kavuþuldu. Bugünkü Türkiye’nin düzeyini algýlamaya yardýmcý mekânlarý var Cumhurbaþkanlýðý’nýn artýk...

Zafer Bayramý vesilesiyle Çankaya’ya çýkan çok sayýda yerli-yabancý konuk uzun yýllardýr ilk kez güzel bir mekâný paylaþtý.

Gözler CHP lideri Kemal Kýlýçdaroðlu’nu da aradý. Protesto yapýyormuþ, gelmemiþ... Oysa, gündüz, yanýndaki CHP heyetiyle birlikte Irak temaslarýný aktarmak üzere Çankaya’ya çýkmaktan geri durmamýþtý Kemal Bey... Keþke akþama da gelse ve diðer konuklarla beraber 1922’de kazanýlan zaferin keyfini çýkarsaydý...

En kalabalýk grup, tahmin edileceði gibi, Baþbakan Tayyip Erdoðan’ýn etrafýndaydý. Nihayet bizim yanýmýza gelebildiðinde, “Gazeteci arkadaþlarla görüþtüm” deme ihtiyacý duydu Tayyip Bey. Biraz önce bir dostuma, “Baþbakan bu akþam þunlarý söyleyecek” diye ertesi gün gazetelerde okunacak sözleriyle ilgili tahminimi aktarmýþtým. Üç aþaðý beþ yukarý onun cümleleriyle...

Tahmin edilmesi güç biri deðil Tayyip Bey... Dostlarý kadar muarýzlarý da onun nasýl tepki vereceðini hesap ederek tavýr belirleyebiliyor... Biraz da þaþýrtmayý denese dünya siyaseti alt-üst olabilir; hem de lehimize...

Maliye bakaný Mehmet Þimþek karþý karþýya kalýnan ekonomik sorunlarýn üstesinden kolayca gelinebileceði kanaatinde. “Herkes son üç ayý ele alarak görüþ belirliyor, oysa bir yýllýk perspektiften Türkiye ekonomisi farklý görülür. Mayýsa kadar konjonktüre baðlý beklentiler üzerinde yol aldýk, yatýrýmlar aktý; sonrasýnda ortaya çýkan ters eðilim kalýcý olmayacaktýr” dedi bana...

Askerler tören üniformalarýyla, siviller ise koyu renk elbiseleriyle gelmiþlerdi davete; renk eksikliðini hanýmlarýn kýyafetleri gideriyordu...

Renk eksikliði gecenin konusu sayýlabilir. Bir gün önce, Ýstanbul’un merkez caddelerinden birine açýlan yolun merdivenleri bir mahalle sakini tarafýndan rengârenk boyanmýþ, ertesi sabah bazý görevliler ellerinde kovalarla gri boyalarý kullanýp merdivenleri eski kasvetli haline sokmuþlardý.

Dostlarýmdan biri, “Göreceksiniz, yarýndan itibaren renkler savaþý baþlayacak” görüþünü attý grubun ortasýna... “Otpor mu?” diye sordu biri; bazý Balkan ülkeleri ve Orta Asya hareketlenmelerinde perde gerisi roller oynamýþ Sýrp örgütünün liderlerinden birinin ülkemizi ziyaretiyle ilgili ayný gün gazetelerde çýkan haberi hatýrlatarak...

“Yabancý parmaklara ne gerek var; býrakýn boya fabrikalarý biraz daha fazla para kazansýn...” cümlesi aðzýmdan çýkýnca, baktým, etraftakilerin hepsi kafalarýný da sallayarak gülüyor...

Cumhurbaþkanlýðý baharýn son günlerinde verilen daveti, Köþk’ün içi kadar itinalý muameleye tâbi tutulan bahçesinde vermeyi planlamýþ; meteoroloji o gün için ‘yaðmurlu’ raporu verince galiba biraz tedirginlik yaþanmýþ... Cumhurbaþkaný, “Nasýl dua ettik bilemezsiniz” dedi yaðmursuz bir akþam için... Nitekim bir dakika sürmeyen ve paniðe de yol açmayan yaðmur geçiþi dýþýnda, gece, kesintiye uðramadan sürdü.

Ankara’daki diplomatik temsilciler millli günlerini yazýn büyükelçiliklerinin bahçelerinde kutlar ve ben “Niye bizim milli bayramlar açýkhavada kutlanmaz” diye hayýflanýrdým; nihayet Köþk’ün yeni hali sayesinde durum deðiþti...

Geceye katýlanlar Çankaya Köþkü bahçesini terk etmekte hiç aceleci davranmadýlar; kutlama gecenin ileri saatlerine kadar sürdü.