Bir ‘Asiye Nasıl Kurtulur’ hikayesi

Güney Kıbrıs’ın Almanya önderliğinde AB tarafından ‘kurtarılması’ ayrıca bu ‘kurtarma’ hikayesine, başından beri, Rusya’nın katılıyor olması tam bir Vasıf Öngören’in ‘Asiye Nasıl Kurtulur’ oyunu versiyonudur. Tabii buradaki Asiye’nin G. Kıbrıs olduğunu söylemeye gerek yok. Bakın anlatalım; tabii oyun tadında değil ama katlanın işte...    

Kıbrıs meselesi artık AB, Türkiye ve Rusya arasında oynanmaya başlanan enerji ve siyaset satrancının tahtası olmuş durumunda bunun için çok önemli. Bu hafta Euro Bölgesi maliye bakanları, Kıbrıs’ı iflastan kurtarmak için, 10 milyar Euro’luk bir kurtarma paketi üzerinde uzlaştı. Bu uzlaşıya IMF’de dahil edildi. Euro Grubu Başkanı Jeroen Dijsselbloem “Bu yardım, yalnız Kıbrıs’ın değil bir bütün olarak Euro Bölgesi’nin istikrarı için gerekliydi” dedi. Görüşmelere bizzat katılan IMF Başkanı IMF Başkanı Christine Lagarde da,  çözümün kalıcı olması dileğinde bulundu. Ama bu işler dilekle olmuyor, G. Kıbrıs2a 10 milyar Euro kredi çıktı ama bunun bir cezası var tabii.  BBC’nin haberine göre, Kıbrıs bankalarında 100 bin Euro’dan az paraya sahip olanlar, bir kereye mahsus yüzde 6.75 oranında vergi ödeyecek. 100 bin Euro’yu aşan mevduatlardan da, yine bir kere mahsus yüzde 9.9 vergi alınacak. Tabii bu haber doğruysa pazartesi gününden itibaren bankaların vergi vermek istemeyen ‘zenginlerin’ hücumuna uğrayacağını ve çok yüksek miktarlarda paranın transfer edileceğini bu vergiyi koyanlar düşünmemiş olamazlar ya da bir başka bildikleri var. Bildikleri ise şu; vergiye rağmen bir sermaye kaçışı olmayacak çünkü Kıbrıs bankalarında Rus oligarkların milyarlarca doları var. Şimdi bu durumda yalnız AB değil, Rusya’da G. Kıbrıs’a kredi verecek. Daha önce Rum yönetimine 2.5 milyar dolar aktaran Rusya’nın AB’nin ‘kurtarma’ paketine rağmen yardıma devam edeceğine kesin gözüyle bakılıyor. Bunun da iki temel nedeni var; birincisi görünen basit neden, oligarkların parası buhar olmasın. Ancak görünmeyen neden ise çok stratejik; o da güney enerji koridorunu ve Akdeniz’de bulunması muhtemel enerji rezervlerini G. Kıbrıs üzerinden denetlemek. Böyle olunca AB’den çıkan kararın Rusya’dan bağımsız olduğunu kim düşünebilir. Yani 10 milyar Euro veriyorlar ve bankalardaki mevduata bunun karşılığı vergi salınacağını duyuruyorlar, böyle bir şeyi, ancak bankalardan mevduat kaçışının bir nedenden dolayı olmayacağından emin olursanız duyurursunuz. İşte o nedende, gidecek pek fazla yeri olmayan Rus sermayesi. Yani Rus oligarklar G. Kıbrıs’a vergi verecekler; işin özü bu. Üstelik bu yetmiyor Rus devleti de 2.5 milyar dolarlık yardıma ek yapıyor. O zaman Kıbrıs meselesinde tarihsel olarak başından beri var olan Türkiye, Yunanistan -dolayısıyla AB- ve Britanya’ya şimdi de Rusya eklemleniyor. Bilmiyorum, Türkiye buradan gerekli karşı stratejiyi çıkartır mı? Bu aslında Kıbrıs üzerinden konuştuğumuz bir ekonomik ve siyasi yeniden paylaşım savaşı ve konumlanma stratejisi.

Barış, işsizlik ve büyüme  

Cuma günü Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan İstanbul’da ASKON’un davetlisi olarak bir konuşma yaptı. Sayın Bakan, bizim de hak verdiğimiz, Türkiye daha fazla büyümeli söylemlerine devam etti. Bakın burada nasıl bir gereklilik olduğunu cuma günü gelen Aralık-2012 işsizlik rakamları ile anlatayım. 2012 Aralık ayında işsizlik oranı ise 0.3 puanlık artış ile yüzde 10.1 oldu. Yani 2012 büyüme düşüşünü işsizlik rakamlarında görmeye başladık. Ancak burada üstünde durulması gereken şu; tarım dışı istihdam artıyor ama işgücüne katılım bundan daha hızlı artıyor. Türkiye’deki barış süreci özellikle, önümüzdeki aylarda, doğu illerinde işgücüne katılımı genç nüfusta artıracaktır. Nitekim Aralık 2012 döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre tarım dışı işgücü yüzde 6, tarım dışı istihdam ise yüzde 5.5 artmış. Şimdi bu eğilim 2013’te de artarak sürecek. Önümüzdeki yıllarda Türkiye’de göç olgusu da nitelik değiştirecek. Yani doğudan batıya göç yerine Ortadoğu ülkelerinden doğu illerimize göç yoğunluğu öne çıkacak. Türkiye’de emek akışkanlığı ve buna bağlı işgücü artacak.

Kilis-Gaziantep İskenderun limanı bağlantılarının sağlanması ile İskenderun limanı da en önemli sanayi malı ihraç merkezlerinden birisi olacak. Ceyhan’ın enerji ihraç merkezi olması, Suriye’de iş savaşın bitmesi ve Lazkiye Limanı’nın bu merkezlerle birleşmesiyle Türkiye’nin güney doğusunda yeni bir dönem başlayacak. Bu dönemin çoktan başlaması gerekirdi, ancak savaşı sürdürenler ve hala sürmesini isteyenler bunu önledi. Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin liman üstünlüğünü ele geçirmesi, Türkiye’nin doğusunda GAP yatırımlarının su sorununu çözmesi ve bölgede verimli endüstriyel tarıma geçilmesi, ayrıca bu zenginliğin K. Irak’taki enerji zenginliği ile birleşmesi, Türkiye’nin doğusundan başlayarak, yeni bir dünyanın kurulması demektir. Türkiye’de barış ortamı sağlandı ve Suriye’de iç savaş bitti diyelim, sizce savaşı tek umut yapan güçlerin ilk adımı Kıbrıs olmaz mı; yani İskenderun ve Lazkiye limanlarına bakan Kıbrıs’ta çözümsüzlüğü daha fazla öne çıkarmazlar mı? İşte bunun için Almanya’nın desteği ile Rum yönetimi kurtarılmaya çalışılıyor, bunun için Rusya milyarlarca dolar aktarıyor. Bunları görelim.