Bir ayrýþmadan medet umanlar yanlýþ yolda

Geçenlerde Erdal Þimþek isimli gazeteci, iþ adamlarýna þantaj yaptýðý iddiasýyla tutuklanýnca, selden kütük kapma yarýþýna girenler, haysiyet cellatlýðýna baþladý.. ‘Eðer o gazeteci tutuklandýysa sýra þunlara þunlara da gelecek’ diye yayýnlar yapýldý.. 28 Þubat gazeteciliðini aratmayan o kepazelik, medyanýn utanç arþivine geçmiþ durumda.. O tutuklanan gazeteciyi tanýmam. Bir kahve içmiþliðimiz bile yoktur.. Ama hukuk devletine inanýyorsak, yargýlamanýn neticesini beklemeden karar vermemek gerektiðini düþünüyorum. Erdal Þimþek’i tanýmam, doðru.. Ancak onun tutuklanmasýnýn üzerine, ‘þimdi de sýra bunlara geldi’ dedikleri listede tanýdýðým insanlar var.. Fikren takip ettiðim, yazýlarýndan istifade ettiðim, sözüne deðer verdiðim insanlar.. Salih Tuna, Hilal Kaplan, Melih Altýnok, Kurtuluþ Tayiz.. Çýldýrdýnýz mý siz?.. Ortak düþmana ateþ edeceðimiz gün, dönüp kendi ayaklarýmýza sýkmak da neyin nesi oluyor?.. Bugüne kadar ayaklarýna bastýklarý FETÖ medyasý, PKK seviciler ya da Sözcü-Cumhuriyet tayfasý atsaydý bu manþetleri hiç ama hiç yadýrgamazdým.. Ama ayný davaya hizmet ettiðini söyleyen çevrelerden bu aðýr saldýrýlarýn gelmesini anlamak mümkün deðil.. Bu bir þeyin kavgasý ya da paylaþýmýysa eðer açýk konuþalým bu tezgah tutmaz.. 28 Þubat’ta iþkencelerden geçmiþ, cezaevinde vurulmuþ, baský ve zulüm yýllarýnda doðru bildiðini söylemekten þaþmamýþ bir usta, Þükrü Sak’a göre, bu iþin arkasýnda ayrý siyasi hareket heveslileri var.. Ve Sak’a göre bu ‘Ýngiliz patentli’ kumpas, Erdoðan tarafýndan bozulunca bazýlarýnýn da ayarlarý bozuldu.. Eðer sahiden böyleyse yani ortada Ahmet Kekeç’in aylardýr bas bas baðýrdýðý gibi bir ‘sinsi’lik varsa, bunu ne seçmene anlatabilirler ne de davanýn önderi hareketin lideri Recep Tayyip Erdoðan’a.. 2019’a giden süreçte, AK Parti’nin, MHP’yle, BBP’yle bile ittifak ettiði, SP’nin bile her türlü itirazýna raðmen bu bütünleþmeye davet edildiði bir ortamda bu ayrýþmayý körükleyenler, bunun altýnda kalýrlar.. Bu kadar da net.. 

 

Katýldýðý televizyon programýnda televizyonu gömen tiyatrocular

Habertürk izliyorum dün sabah.. Oylum Talu yine nefis bir sabah programý hazýrlamýþ.. Yeni oyunlarýyla Cihan Ünal, Can Gürzap ve Mutlu Güney konuklarý.. Yeni oyunlarý ‘Sanat’ý anlatýyorlardý. Laf döndü dolaþtý, halkýn tiyatroya olan ilgisizliðine geldi.. Üç usta oyuncu bu defa popüler ve konforlu bir seçenek olan televizyonu yerden yere vurmaya, tiyatro ve sahneyi fetiþleþtirmeye baþladý. Filmin sonunu bildiðim halde merakla izlemeye devam ettim. Elbette sonunda yine suçlu biz çýktýk. O ‘çok önemli’ abiler, bize satýlan ürünlere ‘kasap havasý’ benzetmesi yaptýlar.. Oynamasý kolay olduðu için, televizyon yapýmlarý, ‘tiyatro eserleri’nin yanýnda ‘kasap havasý’ gibi kalýyormuþ.. Neyse, asýl ilginç olan ne biliyor musunuz?. Tüm bu eleþtirilerini, bir ‘televizyon’ programýnda yapmýþ olmalarý.. O muazzam ‘tiyatro’larýný tanýtmak için, bir televizyonu seçmiþ olmalarý.. Ayrýca geniþ kitleler tarafýndan tanýnmalarýnda ve tiyatrolarýnýn ilgi görmesinde, bu vakte kadar oynadýklarý televizyon dizilerinin etkisi olmadýðýný düþünüyorlarsa en hafif tabirle ayýp ediyorlar demektir.. Bu arada,‘þarz’ ya da ‘dekarasyon’ falan diyoruz diye bir de kýzdýlar bize dün.. Cihan Ünal ‘saha’ yerine ‘sa:ha’ demiyoruz diye yani ilk ‘a’yý biraz daha uzatmýyoruz diye resmen sitem etti.. Cihan Bey’e bir haberim var.. Eðer hepimiz ‘charge’ ýn Türkçe okunuþu olan ‘þarj’ yerine, kendi ürettiðimiz ve o kelimeden esinlenerek bulduðumuz ‘þarz’ ý tercih ediyorsak, doðrusu budur.. Yapacak bir þey yok.