Selim ATALAY
Selim ATALAY
http://www.selimatalay.com
Tüm Yazıları

Bir Bağımsız Devlet hikayesi

Güney Pasifik’te kayalıklardan devlet çıkartmaya çalıştılar. Para babalarının bir projesiydi. Az kalsın başaracaklardı. 

Haritada adı var, yeri yok. Yeni Zelanda’nın çok uzağında, Pasifik Okyanusu’nun ortasında: Minerva Kayalıkları... Mercan kayalığı, yani suyun üzerinde görünen az bir kaya var, çoğu suyun içinde. Volkan-ada patlamış, sulara gömülmüş. Devamı binlerce metre derinlikte. Kayalıklara havadan bakınca, iki ayrı ada gibi görünüyor. Adalardan birinin çapı 5 km, diğeri 6 km. Ama net ve bütün bir kara parçası değil, yüzde 90 suyun altında. Hatta deniz yükselince, hepsi suyun altında kalıyor. 

***

Kayalıklar, Yeni Zelanda’ya en az 5 gün, Tonga adalarına da 3-4 gün mesafede. Tonga, 170 adadan oluşan, adaların sadece dörtte birinde yaşanan ve nüfusu da yerlilerden oluşan çok eski bir krallık. Minerva okyanusta bir çakıl taşı. İşte bu çakıl taşının üzerinde bir grup Amerikalı milyoner, 1972’de devlet kurmak istedi. Hazırlık yapmışlar, bayrak imal edip, para basmışlar, kimlik kartları, pasaport damgaları yapmışlardı. Bu devletin adı Minerva Cumhuriyeti olacaktı. Sonra... Sonra Tonga Kralı, bir grup askerle gelip ‘Minerva Cumhuriyeti’ bayrağını indirdi ve Tonga bayrağını çekti ve bu maskaralığa son verdi.

Yapay bir devlet inşaatı

Minerva Cumhuriyeti’nin sahnedeki fikir babası Las Vegas’tan emlak milyoneri Michael Oliver’di. Arkasındaki yatırımcılar ise daha ilginç kişilerdi. Seçtikleri Minerva kayalıkları, Güney Pasifik’te dolaşan gemicilerin bildiği bir yerdi: Minerva’nın yerini bilmeyen gemi, gidip kayalıklara çarpardı. Ancak su altında olan kayalıkların devlet olması için, önce bir arazi olması gerekiyordu. Oliver, Avustralya’dan gemilerle kaya ve kum getirip kayalıkları ‘adaya’ çevirmeyi planlamıştı. Güney Çin Denizinde son 1-2 yıldır var olan ve askeri üsse dönüşen adalar, aynı yöntemle kuruldu.

Birkaç gemi dolusu kum ve taş ile kayalık kısmen dolduruldu. Bir kule yapıldı ve Minerva Cumhuriyeti’nin bayrağı asıldı. Ocak 1972’de Minerva Cumhuriyeti’nin bağımsızlık ilan ettiği, bir ‘Bağımsızlık Bildirisi’’ ile çevre ülkelere duyuruldu. Şubat başında Morris
Davis’in Minerva Cumhuriyeti geçici Başkanı olduğu açıklandı. Morris Davis, akıllı bir adamdı. Amerika’nın kıtalararası nükleer Minuteman füzelerini geliştiren mühendislerdendi. 

Şaka gibi bağımsızlık

Birileri Minerva Cumhuriyeti diye bir şey ilan etmiş, posta ile sağa sola mektup yolluyordu. Herkes önce şaka zannetti.

Minerva Cumhuriyeti Bağımsızlık Bildirisinin ABD Dışişleri Bakanlığına da yollandığı ve Oliver’in ‘kayıt’ için ABD Dışişlerine başvurduğu- hikayesini New York Times gazetesi mizah boyutuyla yazınca, olay ciddiyet kazandı.

Bölge ülkeleri yani Avustralya, Yeni Zelanda, Fiji, Tonga, Samoa ve birkaç ada ülkesi daha, Minerva kayalıklarının statüsü için toplanmaya karar verdiler. 

Aslında bu ‘Bağımsızlık Bildirgesi’ yayılmadan önce, kurucu şirket Tonga’ya bir temsilci yollamış ve ‘ortak refah’ için birlikte çalışmayı önermişti. 1971 başında kendisini ‘Minerva Cumhuriyeti Büyükelçisi’ olarak tanıtan birisi, Tonga adasına gelip Kralla görüşmek istemişti. Kral görüşmek istemedi, ancak bir memur ‘ne istediğini’ sordu. 

‘Büyükelçi’ elindeki makara filmi bir sinema projektöründe oynatıp, bilgi vermek istiyordu. Kuzey Denizinde bir ada ve 30 bin kişinin yaşayacağı ve bir ada-kent planını anlatan bir film... Minerva’da 20-30, hatta 60 bin kişilik kent kuracaklardı. Tonga’dan, ada inşaatında çalışacak işçi istihdam edeceklerdi.  

‘Büyükelçi’ kibarca uğurlandı ve mesele unutuldu. Ta ki, Tonga’ya gelen gemiciler ‘Minerva Kayalıklarında bir şey oluyor’ diyene kadar. 

Yapay devletin hukuku

Kurucu işadamı Oliver durumu abartmış ve bölge ülkelerini bir ‘konferansta’ da toplayıp yeni devlet projesini anlatmıştı. Bölge ülkeleri o zaman durumun şaka olmadığını anladı. 

Fırsatçı işadamlarının gemiyle kum çakıl getirip, okyanus ortasında ada inşa etmesinin ‘kaçak inşaat’ olduğu biliniyordu da, hukukçular ilgili ülkeleri uyarınca, tehlike anlaşıldı. 

Hukuka göre, suyun altındaki kayalıklarda hak iddiası, geçersizdi. Ancak kayalıkları inşaatla suyun üzerine yükseltir ve burayı ada yapıp hak iddia ederlerse, geri almak için uğraşmak gerekirdi. Üstelik bu adayı yapan, çevredeki kayalıklarda da hak iddia edebilirdi. Koca okyanusta minik kayalıktan başlayıp, yüzlerce km’yi kapma yolu açılırdı. Pasifik Okyanusu bu. Geçiş Hakkı var, Balığı var, dibi var. Kim bilir dibini delsen petrol çıkar, gaz çıkar... 

Durum üzerine bölge ülkeleri kendi aralarında toplandılar ve Minerva kayalıklarının Tonga’nın olduğuna karar verdiler. Tonga Kralı da kayalıkların hakimiyetini teyit eden bir karar yayınladı. Bunlar hep 1972 Şubatında oldu. Ay başında Morris Davis’in Minerva Cumhuriyeti geçici başkanı olduğu- açıklanmıştı. 2 hafta sonra Tonga mal sahibi olarak hakimiyet ilan etti. 

Tonga Minerva’ya hakimiyetini hukuken sabitlemişti, ancak fiziki bir eylem de lazımdı. Haziran ayında Tonga’dan kalkan küçük bir gemide Kral, maiyeti, hapishaneden çıkartılmış mahkumlar, bir grup asker ve bir de bando vardı. Gemi Minerva’ya geldi. Minerva’da zaten kimse yoktu, bir bayrak vardı. Askerler adadaki ütopya devletin bayrağını söktü, Tonga bayrağı taktı. Eylül 1972’de Minerva üzerindeki Tonga egemenliği resmen yürürlüğe girdi. Sonra komşu ada Fiji’nin Minerva’yı isteyeceği tuttu. 

Minerva bugün

1983’te sabık Minerva Cumhuriyeti’nin sakıt Başkanı ve bir grup yatırımcı, eski zamanların anısına kayalıklara gelip kamp kurdu. Birkaç hafta sonra ya sıkıldılar, ya da gelen Tongalılar tarafından kovalandılar. 

Minerva Cumhuriyetinin kurucu babası Michael Oliver, daha sonra bölgedeki adalardan Vanuatu’da, ardından da Karayiplerde, Bahamalar’da bazı kayalıklarda aynı yön-temlerle devlet kurmaya çalıştı, başaramadı. Ortadoğu’dan uzak durduğu sanılıyor. 

Kim bu adamlar?

Minerva’da ada yapıp devlet ilan etmeye çalışan Litvanya doğumlu Michael Oliver, sonradan ABD’ye gelmişti. Libertaryen denen akıma yakındı, hem de ‘bir yerde devlet kurma’ fikrinin peşindeydi. 

Ama yapay adada devlet fikri, üç büyük para babasından gelmişti. Uluslararası yatırımcı Willard Garvey, yatırımcı ve yat-tekne mühendisi Seth Atwood ve meşhur para babası, dünya çapındaki Templeton Fon şirketinin kurucusu, ABD doğumlu İngiliz yatırımcı John Templeton.

Para babaları devlet müdahalesinden ve vergiden sıkılmıştı. Vergi, sigorta olmayan, devletin ekonomiye asla karışmadığı bir ‘devlet’ istiyorlardı. Tezgaha ideolojik bir kılıf da bulmuşlardı, ‘Libertaryen’ denen, yani devletin olmadığı, yüzde 100 özel sektör serbestiliğinde bir ütopya cumhuriyeti.

Planlardan biri, Minerva’nın Afrika ülkesi Liberya gibi bir ‘gemi kayıt merkezi’ olmasıydı. Parayı veren, gemisine Minerva bayrağı takacaktı, soran karışan olmayacaktı. Bu, sonsuz para kaynağı demekti.

Para babalarının ‘devlet’ kurmak için 100 milyon dolar topladıkları öne sürülür. Gemicilikten, tekneden anlayan Atwood, bölgeyi de bildiğinden Minerva kayalıklarını gözüne kestirmişti. Üç yatırımcı daha sonra devlet kurması için Oliver’i bulmuştu. Ancak para babaları, Oliver’ın devlet ilan ederken daha sessiz ve ihtiyatlı gitmesini istemişti. Oliver ‘Bağımsızlık Bildirisinde’ acele etmişti. Halbuki kendisine fazla gürültü çıkartmadan ilerlemesi söylenmişti.