Bir bakmýþsýnýz...

Hakimler ve Savcýlar Yüksek Kurulu (HSYK) üyeleri RTÜK usulüyle mi seçilsin, YÖK usulüyle mi?

Ülkemiz tartýþma gündemi þimdi bu soruya cevap arýyor ve görüþ sahipleri, her konuda olduðu gibi bu konuda da, ortasýndan ikiye bölünmüþ görüntüsü veriyor. Kimine göre RTÜK üyeleri gibi siyasi partilerin sayýsal gücü nispetinde Meclis tarafýndan seçilmeli, kimine göre de çeþitli devlet birimlerinin atadýðý üyelerden oluþan YÖK’e benzemeli...

Acaba hangisi olmalý?

Bana kalýrsa, hangi usulle üyeleri belirlenirse belirlensin, ‘yeni HSYK’ yargýnýn baðýmsýz ve tarafsýz görüntüsüne zarar verilmemeli...

Önyargýlarýn tersine, HSYK, bir yüksek yargý kurumu deðildir; yargý sýnýfýnýn atamalarda da etkili olan bir çeþit üst disiplin kurulu gibidir. Son zamanlarda ‘siyasi’ bir görünüm kazanmasýna yol açan çýkýþlar yapmasýna bakmayýn, HSYK’dan çalýþmalarýný siyasi kaygýlardan uzak yürütmesi beklenir.

Yeni yapýsýna 12 Eylül 2010 halkoylamasýyla gerçekleþen anayasa deðiþikliði sonrasýnda kavuþtu HSYK; aradan henüz iki yýl geçmiþken yeniden yapýsal deðiþiklik ihtiyacý duyulmasý, ‘siyasi’ tavrýný dýþa vurmasý yüzündendir.

Zaten ben de ‘yargýnýn baðýmsýz ve tarafsýz görüntüsüne zarar vermemeli’ önþartýný bu yüzden zikrettim. Yeniden ‘siyasi’ kaygýlara yol açacak bir düzenleme, yargý için, hayli yýpratýcý olur.

Ne yapýp yapmalý, yargýyý siyasetin daðdaðasýndan uzak tutmalý.

Göründüðü kadar zor deðil bunu baþarmak; elde Avrupa Birliði’nin Venedik Komisyonu tarafýndan sýnýrlarý belirlenmiþ ölçüler var. Yargý mensuplarý üye belirleme sürecinde aðýrlýk taþýrken, belli sayýda üyeyi Meclis seçebilmelidir.

Ýktidar partisinin 2010 halkoylamasý sonrasýnda oluþan yapýnýn iþleyiþi konusunda duyduðu rahatsýzlýðý anlamak zor deðil; yanlýþlýða müdahale ederken tek baþýna hareket yerine, Cumhurbaþkaný Abdullah Gül’ün önerdiði ‘muhalefetle birlikte davranma’ ilkesini benimsemesi de yerinde. Muhalefetin, HSYK gibi önemi son olaylarla daha iyi anlaþýlmýþ bir kurumu siyasi çekiþmelere âlet etmekten kaçýnmasý ve iktidarla birlikte çözüm arayýþýna girmesi de öyle...

Türkiye’nin demokratik gelenekleri sonunda galebe gelmiþe benziyor...

Þunun için önemli bu geliþme: Mýsýr’da demokrasiye geçildikten sonra, halkýn oyuyla seçilmiþ Cumhurbaþkaný, eski kötü âdetleri geride býrakmak ve vesayeti en kýsa yoldan sona erdirmek için, ‘geçici’ olacaðýný vurgulayarak, bazý yetkileri kendisinde toplamak istemiþti. Henüz yeni demokrasiyle tanýþmýþ Mýsýr’da, bu aceleci tavýr, farklý yorumlara tâbi tutularak niyet okuyucular tarafýndan demokrasinin sonunu getiren süreç için ‘bahane’ haline dönüþtürüldü.

Ülkemizde, iktidar ve muhalefet, yanlýþlýðý ortadan kaldýrmak için, zor ortamda birlikte hareket edebilirse, bu, demokrasimizin olgunlaþtýðýnýn en güzel örneði olacaktýr.

Muhtemelen baþka güzelliklere de yön verebilecek bir örnek...

HSYK’da köklü deðiþim anayasaya dokunmayý gerektiriyor; hazýr bir madde için el atmýþken baþka sorunlu maddelerde de yakýnlaþma neden gerçekleþtirilemesin?

Cumhurbaþkaný Gül de, görüþmelerinde, bu soruyu parti liderlerine açmýþ...  

Keþke mümkün olabilse...

‘’RTÜK usulü mü olsun, YÖK usulü mü?’’ basit tartýþmasý, bizi, daha önemli bir doðruya sevk edebilir...