Bir Baþarý Hikayesi; Amerika’da 10 bin kiþi hangi Türk’ü ayakta alkýþladý?

Yýl 2015

Yer Amerika Birleþik Devletleri;

Cincinnati Ünivesitesi 196. Yýlý Mezuniyet töreni.

Üniversitenin rektörü ve baþkaný Prof. Santa Ono kürsüde konuþmasýný bir örnekle baþlýyor.

Örnekte anlattýðý genç bir Biyokimya mezunu.

Bu genç 13 yaþýndayken, lise öðrencilerinin üniversiteden ders alabilmesini saðlayan bir programa katýlýr Cincinnati Üniversitesi'nde.

Yani bir yandan lise eðitimini alýrken, bir yandan da üniversitede dersler almaktadýr.

13 yaþýnda olduðundan ve araç kullanamadýðýndan dolayý bütün gün üniversitede kalýr bu genç.

Bütün üniversite, öðrencisinden akademisyenine, onu adeta bir küçük kardeþ gibi sahiplenmiþtir.

Liseden mezun olduðunda bu genç, üniversiteden o kadar çok dersi geçmiþtir ki, üniversiteden de mezun olmak için sadece 1 senesi kalmýþtýr.

O son bir senede tam beþ (5) þeref derecesi alýr ve üniversitenin onur öðrencisi olur.

17 yaþýnda üniversiteden mezun olurken, 196 yýllýk üniversite tarihinde bilim alanýnda en genç mezun unvanýný da alýr.

Prof. Ono bütün bunlarý anlattýðýnda ve bu genç mezunu duyurduðunda bir alkýþ kopar. Herkes  bu sýradýþý genci gururla alkýþlamaya  baþlar.

Yüzünde mahçup bir gülümsemeyle sahneye yürüyen bu genç Rize'nin Pazar ilçesine baðlý Çat köyünden Ýsmail Günaçar'dýr.

*     *    *

Bu olayýn üzerinden tam bir yýl geçti.

Ýsmail Günaçar, artýk Türkiye’nin dünyadaki sancaklarýndan biri. Týpký rol modeli Prof. Dr. Aziz Sancar gibi.

Hikayesini dinleyince hemen kendisiyle temasa geçtim. Önce kendisiyle gurur duyduðumu söyledim, sonra da birkaç soru sordum. Ýsmail sýcaðý sýcaðýna cevapladý sorularý. Birkaç saat önce gelen bu cevaplarý noktasýna, virgülüne dokunmadan yayýnlýyorum.

Ömer Ekinci : 13 yaþýnda üniversiteden ders almaya baþladýn. Çok az zamanda çok mesafe kat ettin. 1 yýlda 5 þeref derecesi aldýn. Bunlarýn sýrrý nedir? Neleri farklý yaptýn?

Ýsmail Günaçar : Açýkçasý hiç sýr yok. Her sabah içtiðim  ya da kahvaltýda yediðim özel bir þey yok. Bende dahilik ya da süper zeka olmak gibi bir durum da yok. Bunun sýrrý tamamiyle “çok” çalýþmak ve azmetmek. Yaptýðým iþten zevk alýyorum ve zamanýmý deðerli kullanýyorum. Hatta bazen buna kendimi fazla kaptýrýyorum, kulaða komik gelebilir ama yemek yemeyi unuttuðum günler bile oluyor çok çalýþmaktan.

Bu çalýþkanlýðý, bu azmi babamdan gördüm de böyle oldum. Babam benim gözümde en büyük örneðim. Ayný þekilde annemin de çok büyük emeði var. Ýkisi de bizim için çok þey yaptý ama en önemlisi eðitimin ne kadar önemli olduðunu yaþayarak gösterdiler. Bize doðru örnekler oldular. Sadece öðüt vermediler, davranýþlarýyla gösterdiler.

Ömer Ekinci : Prof. Ono. o meþhur konuþmayý yaparken ve seni anlatýrken ne hissettin?

Ýsmail Günaçar : Aslýnda Dr. Ono’nun mezuniyette 10 bin kiþinin önünde benim hikayemi anlatacaðýný hiç düþünmemiþtim, bu beni çok gururlandýrdý. Dr. Ono beni çok sahiplendi, çok kez tebrik etti, kendi laboratuvarýný bile çalýþabilmem için bana açacak kadar destek oldu. Bir Türk genci olarak orada 10 bin kiþinin önünde konuþmak çok deðerli bir duyguydu.

Ömer Ekinci : Ailen neler yaptý, seni nasýl yetiþtirdi, neleri farklý yaptýlar sence?

Ýsmail Günaçar : Ailemden hep çok destek gördüm, hep moral ve motivasyon gördüm ve en önemlisi de bana söylediklerinden çok kendileri yaparak örnek olduklarýyla yetiþtirdiler bizi. Annem mesela her gün iþten çýkýp beni 5 yýl boyunca üniversiteye götürüp býraktý. Babamýn fedakarlýklarýný sayamam bile.

Aslýnda düþündüðümde ailemin beni yetiþtirmesi ile ilgili önemli bir örnek verebilirim. Büyürken bize hiçbir zaman doðum günümde ya da yýlbaþýnda hediyeler vermediler. Bayramlarda bile sadece küçük harçlýklar gördüm. Bizim ailede hediye ve ödüller karne gününde verilirdi. Ýyi karne güzel oyuncaklar, yepyeni hediyeler demekti. Böylece annem bana gerçek deðerin, gerçek zenginliðin eðitim olduðunu öðretti. Çocuk aklýmla eðitimin her þeyden daha önemli olduðunu anladým.

Ömer Ekinci : Türkiye oradan nasýl görünüyor? Sence Türkiye ve Türk insaný neler yapmalý?

Ýsmail Günaçar : Bilmiyorum bu cevap nasýl karþýlanýr ama bence Türk insaný kendine odaklanmýyor, herkes politika konuþuyor. Herkeste bir devlet eleþtirisi. Halbuki herkes kendisine bir eleþtirel gözle baksa, baþkalarýný deðerlendirdiði sertlikte kendisini deðerlendirse eminim ülke de toplum da çok daha  hýzlý geliþir.

Diðer yandan Türkiye yurtdýþýndan çok seviliyor. Ben kendimi hep gururla Türk olarak tanýtýyorum ve kiminle tanýþsam çok güzel karþýlanýyorum. Hatta kültürümüzü, bazý yemeklerimizi, bazý deðerlerimizi bile biliyorlar. Türkiye’nin imajýnýn bu kadar iyi olmasý da beni çok mutlu ediyor.

Ömer Ekinci : Türkiye'ye kesin dönüþ niyetin var mý? Dönersen ne yapmak istiyorsun? Türkiye ile ilgili plan veya hayallerin var mý?

Ýsmail Günaçar : Nasip, kýsmet… Þu ana kadar bile, plan yaptýðým birçok konuda o kadar farklý geliþmeler oldu ki planladýðýmýn tam tersi oldu. Türkiye’ye þimdilik tamamiyle dönme planým yok ama bir þekilde hizmet etmek istiyorum. Belki yýlda birkaç ayýmý  Türkiye’de geçirmek þeklinde olabilir.

Ömer Ekinci : Kendi kariyerin açýsýndan hayallerin neler, hatta bir de en büyük hayalini sorsam?

Ýsmail Günaçar : Hayaller çok! En büyük hayalim çok iyi bir hekim olmak. Bilimi, insaný, insanlara yardým etmeyi ve ayný zamanda da giriþimciliði çok seviyorum. Hayalim Elon Musk ve Aziz Sancar gibi olmak. Ýnsanlýða büyük katkýlar saðlamak istiyorum .

Ömer Ekinci : Türk gençlerine ne önerirsin, ne tavsiye edersin?

Ýsmail Günaçar : Ýngilizcede bir kelime var; “Focus”, yani “Odaklan!”. Hedefine odaklan ve hiç durma. Yeterli azim, yeterli hýrs ile her þeyi baþarabilirsiniz. Kendini kaptýrmaya korkma, baþkalarýný unutmaya korkma, uykusuz gecelerden korkma, ve en önemlisi, bir þeyi baþardýðýn zaman yolun bitti sanma, mücadeleye devam!

*    *   *

Anneler, babalar, çocuklar, gençler, Ýsmail’in hikayesini okuyun, sevdiklerinize okutun.