Bir baþarýsýzlýðýn hikâyesi...

Nasýl olsa bugünler geçecek, týpký toplumu uzun süre iþgal etmiþ nice baþka konunun tarihe karýþtýðý gibi; acaba bugünlerden aðzýmýzda nasýl bir tat kalacak?

Kimsenin bu soru üzerinde durmadýðýný sanýyorum. Duran olsaydý, bugünü de farklý yaþardýk...

Türkiye’nin evvel eski kaderi budur: Ýki kiþi bir araya geldi mi, hele bir de ikiden daha kalabalýk iseler, ülkelerini ne kadar sevdiklerini baþkalarýna ispat etmeye kalkýþýr; bunun en kestirme yolu da, kendileri dýþýndakilerin onu sevmeye hakký olmadýðýný, ya da yanlýþ sevdiðini göstermektir...

Bu sebepledir, kavgalarýn acýmasýz bir zeminde ve muhataplarý yok etmeyle sonuçlanacak biçimde yürütülmesi... Düne kadar abi-kardeþ gibi olanlar, hatta sevgili hayatý yaþayanlar, yollarýný sessizce ayýrmak yerine birbirinin boðazýna sarýlýr, en kahredici sözlerle karþýsýndakini yaralamaktan, hatta eline öldürücü silâh geçirebilirse artýk ‘düþman’ görmeye baþladýðýnýn üzerine boþaltmaktan çekinmez...

Evlilikler düðün dernek yapýlýr, ayrýlýklar ise sokakta eþ dövülerek ilân edilir bizde; bu yüzdendir...

Þimdi yaptýðýmýzýn da evliliði kötü biten çiftlerin birbirine yaptýðýndan farký yok: Birlikte yaþarken göze batmayan her þey baþkalarýnýn önüne kusur diye dökülüyor... Sevgi sözcüklerinin yerini çoktan öfke ve nefret kusan ifadeler aldý... Karþý taraf buradakini koltuðundan etmeden durmayacaðý görüntüsünü veriyor; bu taraf da karþýsýnda rakip býrakmamaya kararlý görünüyor...

Her ölümüne savaþ seyircisine zevk ve keyif verir, bizim savaþý tribünden izleyenlerin sevinci biraz bundan; biraz da zaten sevemedikleri ve yok etmek için ellerinden geleni yaptýklarýnýn, kendilerinden herhangi bir katký beklemeksizin, birbirlerini tüketme noktasýna gelmesinden...

Zayýf gördüklerine destek veriyor ve savaþýn iyice tüketici olmasýna böylece katkýda bulunuyorlar...

Çok akýllýlar, çok...

Geleceðe bugünden ne kalacak? Pek çok kahredici his kalacak elbette, ama bir þey daha kalacak: Bol miktarda dava...

Hakaret davasý...

Yakýn geçmiþte, birbirinden þikâyetçi olmalarý yüzünden kavgalarý mahkemeye intikal eden kavgacýlarýn, dava görülmeye baþlandýðýnda can ciðer kuzu sarmasý haline geldikleri çok yaþanmýþtýr; bu kez de aynýsý olabilir... Taraflarýn þikâyet dilekçelerini geri almaya yaralý bereli gidecekleri belli. Ayaða kalkmaya mecalleri bile kalmayabilir...

Eskiden kavgalar küçükler arasýnda yaþanýr, bir süre müsamaha etseler, hatta birinden birinin kazanmasýný yürekten arzu etseler bile, büyükler, sonunda duruma müdahale ederlerdi. “Birbirinizi öpün, barýþýn” talimatýyla...

Peki kavga büyükler arasýnda çýktýðýnda, kim, nasýl, hangi yetkiyle müdahale edecek?

Bugün olan bu: Büyüklerin kavgasý onlarý seven kitleleri hayretten hayrete düþürüyor...

Geç kalmýþ bir yazý bu, biliyorum; kavga hiç bitmeyecek gibi göründüðü için bir yönüyle çok erken de sayabilirsiniz...

Ýktidarý yerinden etme amacý gerçekleþtiðinde bunun için kýyýcý bir kavga baþlatanlar, karþý tarafý içte ve dýþta bitirdiklerinde kavgayý savaþa dönüþtürenler, günün sonunda kendilerinin de kaybettiðini elbette görecekler. Bu, kazananýn seyirciler olacaðý en talihsiz çatýþma olarak tarihe geçecek...

Yazýk.