Tayfun Pirselimoðlu’nun beþinci uzun metrajlý filmi Ben O Deðilim, yönetmenin ustalýk manifestosu niteliðini taþýyor.
Tayfun Pirselimoðlu’na Roma Film Festivali’nde En Ýyi Senaryo ve Ýstanbul Film Festivali’nde En Ýyi Film ödüllerini kazandýran Ben O Deðilim, Hitchcockvari bir kara film. Aslýnda Hitchcock’a açýk bir gönderme deðilse de sinema tarihine damgasýný vuran etkisini hissettiriyor. Bu durumda Hitchcockvari oluþu Ben O Deðilim’e karþý bir övgü olarak okunmalý. Her unsuruyla övgüyü hak eden, usta iþi bir film. Yönetmenin bir nevi ustalýk manifestosu sayýlabilir.
Tayfun Pirselimoðlu’nun önceki filmlerinde nadiren hissedilen mizah duygusu, bu kez alttan alta filmi sarýyor.
Kimlik sorunsalý, Tayfun Pirselimoðlu’nun sinemasýnda da edebiyatýnda da tekrarlana gelen bir tema. Çöl Masallarý adlý kitabýnda, Hiçbiryerde, Pus ve Saç filmlerinde de karýþan, deðiþen, özenilen kimlikler meselesi farklý biçimlerde iþlenir. Bu kez Nobelli yazar Jose Saramago’nun Kopyalanmýþ Adam romanýndaki gibi beklenmedik þekilde ikizini bulma ve onun kimliðine bürünme temasýný, nedenleri ve finali muðlak bir yapý içinde ele alýyor Pirselimoðlu. Bu kitabýn serbest bir uyarlamasý olan Denis Villeneuve imzalý Düþman bu yýl sinemalarýmýzda gösterildi. Bir insanýn biyolojik ikizi olmayan týpatýp benzeriyle (doppelganger) iliþkisi, tarih boyunca merak edilen, hayra yorulmayan, tehdit gibi algýlanan, entrikalara yol açan bir durum. Ben O Deðilim’de, ömrü iþten eve gidip gelmekle geçen, bulaþýkçýlýk yaptýðý hastanede sadece birkaç iþ arkadaþý bulunan, yalnýz ve soðuk bir adam olan Nihat’ýn hayatý iþyerinden Ayþe’nin beklenmedik yakýnlýðýyla deðiþir. Ayþe’nin aþk-nefret duygularýyla çeliþtiði hapisteki kocasýna ikizi kadar benzediðini fark eden Nihat kendini bir iliþkinin içinde bulur. Genç kadýnýn, onu evine kabul ederek, ona yemek piþirerek, kocasýnýn otomobilinin anahtarýný vererek yarattýðý aile yanýlsamasýna kapýlan adamýn dengesi sürpriz bir geliþmeyle bozulur. O noktadan sonra kendisini fiziksel olarak dönüþtürür ve hapiste bulunan, þiddet eðilimli, ayný zamanda sevilen, hakkýnda çeliþkili ifadeler verilen Necip’in yerine koyar. Bir kanun kaçaðý gibi yaþamaya baþlar...
SON YILLARIN BAÞARILI AKTÖRÜ
Nedenlerini yönetmenin izleyiciye býraktýðý bu kimlik deðiþtirme süreci, Nihat’ýn iç dünyasýndaki karmaþasýnýn yaný sýra polisiye ögelerle birleþip kuþku ve gerilim yaratýyor. Ama Pirselimoðlu’nun önceki filmlerinde nadiren hissedilen mizah duygusu bu kez alttan alta filmi sarýyor. Ben O Deðilim, öyle bir merak duygusu yaratýyor ki baþýndan sonuna dek izleyiciyi sürüklediði gibi finaliyle bir kez daha baþa döndürüp ne izlediðini yeniden düþündürüyor. Doppelganger, kimlik, benlik üzerine her izleyene farklý sorular sorduruyor. Pirselimoðlu zaten kalem erbabý olduðu için senaryo; ilk filminden bu yana birlikte çalýþtýðý sanat yönetmeni Natali Yeres’in ve ilk kez çalýþtýðý, Angelopoulos’un görüntü yönetmeni Andreas Sinanos’un çýkardýðý iþler filmi mükemmele yaklaþtýrýyor. Mekan seçiminde ve o mekaný filmin atmosferini belirleyici kýlmakta en baþarýlý yönetmenlerimizden biri olan Pirselimoðlu bu kez de bir bulaþýkhanenin temizliðine raðmen tiksinti yaratan ortamýyla Ýzmir Basmane semtinin tekinsiz atmosferini filme katýyor. Senaryonun dönüm noktasýna dek Nihat’ýn dünyasýna mavi ve yeþilin soluk tonlarý egemenken, Necipleþmeye baþladýktan sonra karanlýk ve gölgeler öne çýkýyor filmde.
Son yýllarýn en baþarýlý aktörlerinden Ercan Kesal performansýyla yine kendine hayran býraktýrýyor izleyiciyi. Nihat’ýn Necip’e dönüþümünün her aþamasýný izleyiciye sergileyebiliyor. Ruh halindeki deðiþimi beden diliyle yansýtýp iki ayrý rolü canlandýrýyor bu filmde. Türkçe bilmediði halde diyaloglarý ezberleyerek yorumlayan ve dilinde hiçbir yabancýlýk hissedilmeyen Maryam Zaree’ye ise bu baþarýsýndan ötürü alkýþ tutmak gerek.
Filmin Künyesi