Bir “baþlarým böyle hayata” manifestosu

Baþka ne olacaktý ki? 

66 haftalýkken okula verip, ödevlere, sýnavlara verilen notlarla yarýþtýrmaya baþladýðýmýz çocuklar okuldan sonra kariyer canavarý olmayýp ne olacaktý? 

Hayal kurduðunda “hayalperestliði býrak” diye örselediðimiz, umutlandýðýnda “hayat öyle  tozpembe deðil” diye fýrçaladýðýmýz, düþük not aldýðýnda yüzüne bakmadýðýmýz çocuklar sýrf bizi ve bizi ele geçiren o baþarý kanserini doyurabilmek için onun-bunun sýrtýna basýp yükselmeye çalýþmayýp ne yapacaktý? 

Biz gerçekten çocuklara, gençlere nasýl bir hayat tasarlýyoruz? Ne sunuyoruz? Anlatayým mý? Hazýr mýsýnýz? Gençler size nasýl bir kariyer vaat ediyor bu sistem, öðrenmek ister misiniz? 

Toplu konutlarda (Kira arttýkça adý towers oluyor) birbirinin aynýsý onlarca katlý binalarýn küçücük pencerelerinden birinde yaþayacaksýn.

Her sabah kalktýðýnda devasa gri binalarda iþe gideceksin.

Gün boyunca birbirinin sýrtýna basýp çýkmaya çalýþan yüzlerce insanla ego olimpiyatlarýna katýlacaksýn.

Ezile ezile yükseldiði için yükselmeyi altýndakileri ezebilme ehliyeti olarak gören ve senden görece biraz daha fazla kazanan yöneticilerin altýnda üzüm gibi ezileceksin.

Sabah güneþ doðmadan evden çýkýp akþam karardýðýnda evine geleceksin. Öðleden sonra evine güneþin en tatlý haliyle nasýl dolduðunu, tatlý bir uykuyu nasýl getirdiðini hiç göremeyeceksin.

500 lira aidat ödeyip her türlü sportif ve sosyal faaliyeti olan bir sitede oturacak, ama buna raðmen o sosyal faaliyetlere bir kere gidecek zaman bulamayacaksýn.

Çocuðun olacak, o da buna karar vermek için akla karayý seçtikten sonra olacak, onun ilk adýmýný, en komik hallerini, belki sabah uyanýþýný, belki gece uykuya dalýþýný hiç göremeyeceksin. Hele eþin de çalýþýyorsa, çocuðun “En çok kimi seviyorsun” sorusuna bakýcýsýnýn adýný söyleyecek. O bakýcýya da -hele de birkaç dil biliyorsa- maaþýnýn tamamýný bayýlacaksýn ve “Ulan ben çocuðumla vakit geçirememe pahasýna çalýþtýðým iþten kazandýðýmý çocuðumun baþýnda dursun diye tuttuðum çalýþana veriyorsam o zaman niye ben niye çalýþýyorum” mantýðýný bile kurmana izin vermeyecek bu lanet sistem.

Siteye en yakýn en süper, mega hipermarkette onlarca mutsuz beyaz yakalý ile kasa sýrasýna girip tatsýz, lezzetsiz domatesler, salatalýklar, hazýr çorbalar, dondurulmuþ pizzalar alacaksýn ama hiçbirinden tat alamayacaksýn.

Eve geldiðinde televizyonu açacaksýn, onu da izlemek için deðil, ses olsun diye açacaksýn. Eþinle tek kelime konuþamayýp yanyana oturup telefonlarýnýzda milletin instagram story’lerinde ne kadar mükemmel hayatlar yaþadýklarýna dair yemin billah eden videolarýný izleyeceksiniz.

Sürekli bir þeylerin taksitine girip, o taksitleri ödeyip bitireceksin. Bittiðinde tam boþa çýktým derken yeni taksitlerin içinde bulacaksýn.

51 hafta çalýþýp, 1 hafta tatile çýkacaksýn. Sonra geri dönüp sonraki 51 haftada, o bir haftalýk tatilin 12 taksite böldüðün faturasýný ödeyeceksin.

Haftasonlarý sýrf adý “köy kahvaltýsý” diye yeþilliðe konulmuþ tahta sandalyeye oturup önünüze konulan 30 çeþit birbirinin kopyasý tabaðýn hepsinin ucundan biraz biraz alýp gerisini yiyemeyip, bir de üstüne adam baþý 80 lira ödeyeceksiniz. Sonra da “iyi geldi be, ne güzel oldu ara ara yapalým bunu” diyeceksiniz dönerken.

En büyük keyfiniz olan ailece AVM’ye gitme aktivitesi sýrasýnda D&R’a uðramak iyi hissettirecek, “ben kültürlüyüm, diðerleri gibi deðilim” diye diye dolaþacaksýn raflarda. En çok satanlar’a gideceksin. En çok satýlsýn istenilen, en yüksek pazarlama bütçeli, en çok para basýlmýþ kitaplardan birkaçýný alacaksýn ve eve gidince kahve fincanýnýn yanýna koyup instagramlýk fotoðraf çekmek için sabýrsýzlanacaksýn…

Daha sayayým mý? 

Yanlýþ þeyler istiyoruz çocuklardan. 

Yanlýþ yöne koþturuyoruz. 

Sýrf herkesin çocuðu ayný yöne doðru dörtnala koþuyor diye… 

Mutlu olmayý, huzurlu olmayý, keyif almayý, öðrenmeyi, merak duygusunu, araþtýrmayý önemsemiyoruz, önemsetmiyoruz, eksikliðini hissetmiyoruz, hissettirmiyoruz. 

Ýþe girene “maaþý ne kadar” diyoruz da, “sevdiðin iþ mi, mutlu ediyor mu seni” diye sormuyoruz. 

Ezberleri bozan o sorularý hiç sormuyoruz mesela.

 Tabularý yýkmaktan ölümüne korkuyoruz. 

Mesela sevmediði bölümü okuyan genç, býraksana o bölümü, niye istemediðin okulu okuyorsun? Sonrasýný sonra düþünürsün, önce býrak seni mutsuz eden bölümü. Býrak ya, býrak.

Mesela, iþinde mutlu olmayan, sürekli baskýya maruz kalan arkadaþ; bassana istifayý, ne bekliyorsun? Sürekli hedefle, kotayla, baskýyla, tehditle seni daha verimli çalýþtýracaðýný sanan o patronun masasýna yapýþtýrsana istifa mektubunu. Patlatýp bi “Bak beyim” repliði, çarpýversene kapýyý çýkarken.

Mesela, mecbur musun kardeþim Ýstanbul’da yaþamaya. Tamam, anladýk, iyi okullarda okudun ama eðer büyük þehir sana göre deðilse atlayýp gitsene Anadolu’ya. Burada 2+1’e verdiðin parayla orada konak tutarsýn konak. “Ýstanbul’da yapamadý, beceremedi” derler diye korkuyorsun deðil mi? Ya býrak, kim ne derse desin be kardeþim. Al biletini, sonra düþün gerisini illa düþüneceksen. 

Mesela, sürekli seni iðneleyen, mutsuz eden, dalga geçen arkadaþýný arayýp “Arama oðlum bidaha beni, sildim seni defterden” desen ne kaybedeceksin? Býrak gitsin ya, seni mutlu etmeyen, mutsuz eden býrak gitsin. Defolsun hatta!

 Mesela, iþinden memnunsun da diyelim o gün gitmek istemiyorsun iþe. Arayýp da bir bahane bulacaðýna, “Benim bugün caným çalýþmak istemiyor” deyiversene. Ne kaybedersin? Vallahi saygý duyar karþýndaki sana.

 *     *     * 

Dostlar, þuan bulunduðunuz yerde 100 sene önce bambaþka insanlar yaþýyordu, 100 sene sonra da hiçbirimiz olmayacaðýz, ne sen , bu yazýyý okuyan, ne ben, bu yazýyý yazan, ne editör, ne genel yayýn yönetmeni, ne bu ülkedeki milyonlarca insan. Hiçbirimiz olmayacaðýz. 100 sene önce yoktuk, 100 sene sonra olmayacaðýz.

 Yani babamýzýn malý deðil bu dünya, babamýzýn malý deðil bu hayat. Geçip gidecek. 

Ya siz elalem ne der korkusu yaþarken geçip gidecek, ya da siz hayalinizdeki hayatý yaþarken… 

Tercih sizin, baþrol mü yaþamak istiyorsunuz bu hayatý, yoksa figüran mý? 

*     *     *

Kitabým SENÝN YOLUN’u bu kez Ýstanbul’lu dostlar için imzalýyorum. 3. Üsküdar Kitap Fuarý’nda 18 Þubat Cumartesi günü 15.00’de söyleþi, 16.00’da imza günüm var. Baþlarbaþý Kongre ve Kültür Merkezi'ne tüm okurlarýmý bekliyorum.

 

https://www.facebook.com/events/1084702998343222/1084773998336122/