Dýþiþleri Bakaný Mevlûd Çavuþoðlu, 'Suriye'de rejim ile muhaliflerin uzlaþmasý gerekiyor.' dedi diye, 'Vay sen misin, bizim kaatil Beþþar Esed'e teslim olmamýzý isteyen.' diye, Türkiye devletinin bayraðý yakýlmýþ, Azez þehrinde.
En baþta bu iþin içinde bir takým komplolarýn olabileceðini belirtelim.
Bayraklar, devletlerin hâkimiyet ve istiklâl sembolleridir. O devletlerin hâkimiyet ve istiklâlleri uðrunda verdikleri mücadelelere göre de, bayraklara özel mânâlar yüklerler. Bütün bayraklar, illâ da Amerikan bayraðý gibi, þirketin ortaklarýnýn sayýsýný göstermek mânâsý taþýmaz.
Suriye'de zâten parça-bölük; muhalifler de lime-lime.
Fýrat'ýn Doðusu, Amerika'nýn elinde.
Batýsý, Ýran ve Rusya'nýn elinde.
Bu üç ülkenin hiç birinin Suriye'yle ortak sýnýrý yok.
Kuzeydeki Türkiye ise, 910 km.'lik ortak sýnýra ve 100 yýl öncesine kadar da 400 yýllýk bir tarihî birlikteliðe sahib, Suriye halkýyla. Ve Türkiye, Suriye'nin toprak bütünlüðüne ve sýnýr güvenliðine sahib olmasýný devamlý vurguluyor.
Bugün, Rusya ve Amerika'nýn fiilen engellemesine ve Ýran'ýn da gönderdiði askerlerinden ve Irak'tan da devreye sokulan ve mezhebî fanatizm adýna her þeyi mübah gören 'Haþd-i Þa'abî' güçlerinden binlercesinin eridiði çatýþmalara raðmen, Türkiye de PKK ve diðer bazý silâhlý gruplarýn düþmanca emellerine karþý koymak için, bu sýnýrda, 30-40 km. eninde bir þeriti kontrolünde bulunduruyor, bazý yerlerde kesikliðe uðrasa da. Resmî rakamlara göre 4 milyon, fiilen ise 5 milyon kadar Suriye vatandaþý da Türkiye'de yaþamaktadýr. Böyleyken, Suriye'de 'yabancý güç' olarak sadece Türkiye görülüyor.
Hâlâ da Devlet Baþkaný sayýlan Beþþâr ise, Þam Sarayý'nda, Rusya, Ýran ve Amerika'nýn elinde bir kukla. O kadar kukla ki, Siyonist Ýsrail rejimi, Suriye'nin buðday anbarý ve su deposu olan Golan Tepeleri'ni ilhak ettiðini açýklýyor ve dilediði yerleri -özellikle de Ýran güçlerinin bulunduðu noktalarý- bombardýman ediyor, ses yok.
Her birisinin en büyük korku ise, Türkiye'deki, bu 5 milyona yakýn sýðýnmacýlarýn ileride Türkiye'nin Suriye'de etkili olacaðý bir dayanak noktasý teþkil edeceði hususu.
Bir takým ýrkçý kiþiler ise, 'Türkiyecilik' adýna Suriye vatandaþý olanlarý kovmak þeklindeki þeytanî çaba peþindeler. Halbuki Suriye halký, inancýmýz açýsýndan zâten kardeþimiz, ve 100 yýl öncesinde, yüzlerce yýl ayný ülkenin, Osmanlý ülkesinin vatandaþlarý olarak vatandaþ da idik ve ama, vatandaþlarýmýzýn çoðuyla TC pasaportu taþýmaktan baþka, Müslüman halkýmýzla ortak bir tarafý olmayan ýrkçýlar, dedeleri ortak vatanýmýzýn savunmasý için kan ve can veren bir Suriye halkýnýn çocuklarýný, sýrf pasaport farklýlýðýyla ateþin içine atmaya kalkýþýyorlar; hýyanet çapýnda bir alçaklýkla..
Diðer bir konu...
'EKUMENÝK'lik ütopik bir iddia diye geçiþtirilemez
Ýstanbul- Fatih'de, Fener'deki Patrikhane'nin baþýnda Rum Patriði Bartholomeos, Trabzon'daki Sümela Manastýrý'nda gitmiþ, orada bir âyini idare etmiþ.
Biz Müslümanlar, baþkalarýnýn ibadetlerinden rahatsýz olmayýz; Kur'an'da, Hacc Sûresi- 40. âyetinin emri gereðince.
Ama o 'çok mâsum bir âyin yönetme'de bir mesele çýkmýþtýr, ortaya. Çünkü Trabzon'daki bazý kesimlerin fanatikliði mâlûm, ama üzerinde kocaman harflerle ve özel olarak basýlmýþ ve 'Ekümenik Patrik Bartholomeos' yazýlý bir Trabzonspor flâmasý tamamen mâsum duygularla mý yazýlmýþtýr ve orada bir takým karanlýk eller yok mudur? Ýstanbul'da 3 sene önce ÝBB el deðiþtirince, 'Pontus kazandý!' diye manþet atan Yunan medyasýnýn sevinç çýðlýklarý da mý duyulmamýþtý?
Efendim, geçmiþte Ýbrahim Kalýn da öyle yazmýþ imiþ. Yazmýþsa, o da yanlýþ yapmýþtýr. Çünkü bu konu, Katolik Dünyasý ile Ortodoksluk Dünyasý arasýnda 'Bütün Hristiyanlarý temsil etmek' iddiasýyla dünya çapýnda verilen hâkimiyet mücadelesinin bir parçasýdýr.
Ama, Katolik dünyasý, bu konuda bir adým ilerdedir. Çünkü Vatikan, -Roma'nýn içinde 45 dönümlük bir hâkimiyet alaný olsa bile- diplomatik açýdan bir devlettir ve Papa, bir Devlet Baþkaný'dýr.
Kendisini Ortodoksluk dünyasýnýn lideri olarak göstermeye çalýþan Patrik ise, o merhaleye gelememiþtir, henüz.
Yine de, Bartholomeos'un 25 yýl öncelerde Batý Avrupa ülkelerine yaptýðý bir gezide , bir devlet baþkaný gibi muamelesi gördüðünü ve uçaðýnýn Bizans bayraðýyla uçtuðunu unutmayalým. Yani, onlarýn da gönlünde yatan, 'ekumenik'lik için bir fýrsatýn doðmasýdýr.
Ekleyeyim; Bartholomeos'dan önceki Patrik Athenagoras, 1972'lerde öldüðünde tâbutunun üzerine bir Bizans bayraðý ve bir de kýlýç konulmuþtu. (O zamanlar, halkýn ziyaretine açýk olan cenaze töreni için, Patrikhane'ye gittiðimde o sahneyi bizzat gördüðümü 'Bâb-ý Âli'de SABAH' gazetesinde bir makalemde yazmýþtým, o kýlýcýn, 1453'de kýrýldýðýný hatýrlatarak.
O zaman, Ýstanbul Savcýlýðý, beni davet edip, 'þahidin var mý, fotoðraf var mý?' gibi sualler sormuþtu; Devlet'in istihbarat elemanlarý yokmuþçasýna.
Þimdi, bu konuyu Devlet Bahçeli dile getirdi diye, onun hemen nasyonalist bakýþ açýsýyla baktýðý þeklinde deðerlendirilmesi yanlýþtýr.
Bu gibi konular bütün sosyal bünyelerin 'bamteli' mesâbesindedir.
*
Bir diðer konu daha...
'Hoþ geldin', içinde 'ifrit'lerin cirit attýðý Prof. kafasý!
Ýsmi kamuoyuna yansýdý, tekrara gerek yok; bir psikoloji Prof.'u, ' (kendilerine müracaat eden örtüsüz kadýnlarla) empati yapamayacaklarýný, (kendilerini onlarýn yerine koyamayacaklarýný) öne sürerek, baþ örtülü hanýmlarýn- psikolog ve psikiyatr olmamalarý gerektiðini' sayýklamýþ. Çünkü bu durum, meslek etiðine aykýrý imiþ.
Bu kiþi, örtüsüz olanlarý 'nötr þahsiyet' olarak nitelemiþ.
'Nötr þahsiyet'; dýþ görünüþüyle, topluma, olumlu-olumsuz hiçbir mesaj vermeyen, hiçbir dünya görüþünü yansýtmayan, hiçbir deðer'i temsil etmeyen, þuûrsuz -ruhsuz mânâsýna da gelir.
Ey örtüsüz olanlar, Prof.'unuzun size biçtiði deðer, bu!.
Bu kiþi, 'Örtülü hanýmlarýn da örtüsüz psikologlara gitmemeleri gerektiði'ni söylemek istemiyordur, her halde.
Bu kiþiye en münasib cevabý, hayatta olsaydý, Neyzen Tevfik verirdi.
*