KURAV, 1992 yýlýnda Bursa'da âlim ve Ýlahiyat Profesörü Yunus Vehbi Yavuz önderliðinde kurulmuþ. Birçok faaliyetlerde bulunmuþ. Bursa'nýn sosyolojik ve dini atmosferine Kur-an ziyafetleri sunmuþ. Bazen çalýþma ritmi düþmüþ. Þimdi yeniden yükseliyor. Çok güzel insanlar ve hocalar halkalanmýþ etrafýnda. Katýldýðým çalýþtayla bunu müþahede ettim.
Cinsiyet Sorunu ve Aile Çalýþtayý, hafta sonu iki gün sürdü. Bursa Büyük Þehir Belediye Baþkanlýðýnýn desteðiyle gerçekleþti. Baþkan Ali Nur Aktaþ da açýlýþa katýldý. Vejdi Bilgin, Adem Apak ve Osman Þimþek gibi profesörlerin organizasyonuyla gerçekleþti. Fikri ve ilmi kapasitesi yüksek bir çalýþtay oldu. Aile ve cinsiyet iliþkileri baðlamýnda ortaya çýkan mesele üzerine iki gün boyunca düþünüldü, konuþuldu, yaklaþýmlar serdedildi. Çalýþtaya fakihler, sosyologlar, felsefeciler, psikologlar ve pedagoglar katýldý. Disiplinler arasý bir ortam ile cinsiyet ve aile iliþkileri ele alýndý. Cinsiyet ile ilgi çeþitli araþtýrmalar, olgular, bilgiler ve düþünceler müzakere edildi. Müslüman toplumlar ve Türkiye ile iliþkilerine deðinildi.
Cinsiyet kavramý halen muðlak. Toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet eþitliði, seks gibi anlamlarda kullanýlýyor. Bu kargaþayý bütün dünya yaþýyor, sadece Türkiye deðil. Kafasý karýþýk olanlar bu kavramý gündeme getirenler. Sex, gender, gender equality gibi kelimeler daha tam oturmamýþken yeni yeni kavramlar üretiliyor. LGBT artýk sýnýr tanýmadýðý ve kafasý karýþtýðý için + iþareti kullanýlýyor. Ben eþcinsel+ diyorum. Daha kullanýþlý çünkü.
Eþcinsel+ kesimlerin kafasý çok karýþýk, çok akýþkan, çok seyyal. Çünkü hakikatleri yok. Evrensel, genel geçer doðrularý ihtiva eden hiçbir deðer tanýmýyorlar. Bugün A dediklerine yarýn B diyebilirler. Eþcinsel, tek cinsel, çok cinsel, hiç cinsel, hep cinsel! Sürüp gider. Elbette bu tutum ciddi post-modernist felsefeden besleniyor. Çoðulcu, parçalý, bireyci, septik, nihilist bir felsefe. Çoðulculuk artýk ele avuca gelmeyecek düzeyde atomize olmuþ durumda.
Cinsel hazzý merkeze alarak insan varlýðýný keyfine göre tanýmlayan tutum revaçta. Sadece bununla da kalmýyorlar. Hepimizin de buna inanmasýný dayatýyorlar. Kanunlar çýkarýlýyor, AB yasalarý deniyor, insan haklarý deniyor. Batý egemen düzeninin hegemonyasýna eþlik eden bir ideoloji. Toplumsal cinsiyet eþitliði, tarihin en tehdit edici olgusuna ve eylemine dönmüþ durumda. Çünkü hakikat ölçüsü yok, sýnýrlarý belli deðil ve her gün farklý trans halleri ile þekillenen muhtevasýyla kaos üretiyor. Bedenin, insanýn ve toplumun üzerine yayýlýyor bu kaos.
Cinsiyet etrafýnda süren ciddi bir meselemiz var artýk. Cinsiyet meselesi, çok yönlü etkilere sahip. Gençlik topun aðzýnda. Ergenlerin cinsel kimliklerini ve genel kimliklerini düzenleme aþamasýnda bu mesele etrafýnda, sosyal medya-egemen popüler kültür tarafýndan bombardýmana tutuluyorlar. Protest, yeniliðe hevesli, özerk kimliðini bulma arayýþýnda iken bununla karþýlaþýyor. Aileler onlarý "sapýk" gibi ifadelerle dýþlamak yerine onlarla açýk iletiþim içinde olmak zorunda.
Cinsiyetle ilgili ikinci önemli konu aile. Eþcinsel+ akýmý feminizmle, nihilizmle ve septisizm ile ittifak içinde aileye, anneye, babaya, erkeðe karþý. Bütün bu otoritelere karþý savaþ açýyor. En büyük düþman olarak da erkek ilan ediliyor! Prof. Dr. Ýbrahim Gürses, çalýþtayda bunu güzel özetledi: "Erkekleri koruma altýna almalýyýz".
Cinsiyetle ilgili önemli üçüncü alan da din. Eþcinsel+ akýmý, artýk dini tümüyle ret etmek siyasetini býrakmýþ. Bunun yerine dini ilkeleri kendi keyfine göre yorumlayarak meþruiyet inþa ediyor. Dini de izafi ve septik bir alanda yorumluyor. Kendine göre sonuç çýkarýyor. Dine karþý dini kullanýyorlar.
Türkiye aile ve cinsiyet etkileþiminde ortaya çýkan meselelerini kaliteli toplantýlar ve araþtýrmalar ile ele almayý sürdürmeli. Bunu sivil toplum, yerel yönetim ve akademik ittifaklarla yapmalýdýr. KURAV, bunu yaptý.