Tüm dünya DAEÞ’le mücadele ettiðini söylerken, nasýl oluyor da bir türlü bu yapýnýn etkisi kýrýlamýyor, belli bir alana hapsedilemiyor, kaynaklarý kurutulamýyor diye sorup duruyorduk.
Bir kaç gün önce Fransýz le Monde gazetesi, sorularýmýza ýþýk tutacak bir haber yayýnladý.
Dünya çapýndaki gücü tartýþmasýz olan Fransýz çimento firmasý Lafarge, 2010 yýlýnda Suriye’nin kuzeyindeki, Akçakale’nin hemen karþýsýndaki Telabyad’da Ortadoðu’daki en büyük fabrikasýný kuruyor. O tarihte her ne kadar Arap kalkýþma dalgasý baþlamýþ olsa da, henüz Suriye’ye ulaþmadýðýndan firmanýn bu ülkeyi güvenli bulmuþ olmasý ve kendisine üs olarak seçmesi anlaþýlabilir.
Büyük firmalar, bir ülkeye yatýrým yapmadan önce risk analizleri yaparlar. Muhtemelen Lafarge da yapmýþtýr. Analizler sonunda ya ülke güvenli bulunmuþtur, ki yanlýþ analiz yapýldýðý anlamýna gelir; ya da riskin paraya dönüþme ihtimali çok yüksek olarak hesaplanmýþtýr.
Firma, risk ortamýnda kazancýn artacaðý yönünde karar vermiþ ve Esad güçleri ile Kürtlerin etkili olduðu bölgeyi, riski azaltacak bölge olarak görmüþ olmalý ki bölgeye yerleþmiþ.
Konu iþ ise herkesle anlaþýlýr
Firma üssünü kurduktan kýsa bir süre sonra evdeki hesap çarþýya uymamýþ. Suriye’de iç savaþ çýkmayacaðýný, çýkarsa hemen biteceðini, Esad’ýn gideceðini ya da ülkenin bölünüp hemen bir Kürdistan devletinin kurulacaðýný sananlar gibi Firma da yanýlmýþ.
2012’de fabrika bölgesi DAEÞ tarafýndan sarýlmýþ. Her ne kadar YPG ve Esad güçleri tarafýndan o dönemde korunan bir bölge olsa da, çimento kamyonlarýnýn gidip gelme yollarý DAEÞ tarafýndan tutulmuþ. Bunun üzerine Firma, 2012-2013 yýllarýnda her denetim noktasýnda (checkpoint) DAEÞ’e vergi ödemiþ, ayrýca benzin ve yakýt ikmali gibi konularda da pazarlýklar sürdürmüþ.
Biz de bu DAEÞ parayý nereden buluyor diye sorup duruyorduk.
2014’ün Eylül ayýnda DAEÞ alan geniþletmeye baþlamýþ, Türkiye sýnýrýna yaklaþmýþ ve 19 Eylül’de Lafarge’ýn bölgesini de ele geçirdiði için firma faaliyetlerini durdurmuþ. Ancak bu sýrada, mahsur kalan kiþilerin kurtarýlmasý için araya giren kiþiler olmuþ ve fabrikanýn DAEÞ’e terk edilmesi karþýlýðýnda canlarýna dokunulmayacaðý mealinde görüþmeler yapýlmýþ. Ardýndan, fabrika bölgesinin DAEÞ tarafýndan korunup kollanmasý ve bunun karþýlýðýnda da kazancýn paylaþýlmasý gündeme gelmiþ.
DAEÞ düþmanlýðý ne kadar gerçek?
Aradan geçen bir kaç ay içinde Lafarge ile DAEÞ’in ne türden bir iþbirliði yaptýklarý açýk olmasa da, Þubat 2015’de YPG güçleri fabrika bölgesini DAEÞ’ten geri almýþ.
Firmanýn önüne gelen grupla anlaþabildiðini gördükleri için mi, yoksa uluslararasý baþka baskýlar devreye girdiði için mi bilinmez, YPG de fabrikayý DAEÞ’le mücadele eden uluslararasý koalisyon güçlerine devretmiþ ve burasý bir tür askeri üs olmuþ. Dolayýsýyla Fransa, bir fabrikasýný aslýnda baþka devletlere kaptýrmýþ.
DAEÞ’in Kasým 2015’te Paris’te yaptýðý eylemleri bu olayla açýklamak yeterli olmaz, ama neden örgütün Fransa’yý seçtiðini anlamaya yardým eder. Ayrýca YPG’nin baþta Fransa olmak üzere bazý Avrupa ülkeleri tarafýndan bu denli desteklenmesinin ardýnda da bu ve benzeri öyküler olmadýðý söylenemez. Lafarge, sadece açýða çýkanlardan biri, kim bilir daha neler var.
Ortadoðu halklarý hala siyaseten baþka devletler tarafýndan desteklendiklerini sana dursunlar. Ekonomik olarak bir þey sunamadýklarý sürece, zerre kadar “dava”larýyla ilgilenen bulamazlar, üstelik bu örnekte olduðu gibi Dimyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan da olurlar.