Bir dönem Türkiye’de siyaset yapmaya kalkan ve elini attýðý hiçbir iþte baþarý saðlayamayan bir ‘kaybetmiþ’ var. Ýsmi Tuna Bekleviç. Son zamanlarda sahibinin evinden ABD’den, Türk halkýný, bu milleti (kendi zekasýnca) aþaðýlayan mesajlar atýyor sosyal medyadan. Soran olursa da bir politik ayrýþmanýn sonucu olarak ABD’de olduðunu söylüyor. Oysa Bekleviç’in adýnýn karýþtýðý, kamuoyunda hiç konuþulmayan baþka bir dosya daha var. Arz edeyim. Ýstanbul'da 24 yýl önce bir doktor, Mehmet Sabri Çankaya sýrra kadem bastý. Oðlunun izini süren baba Zeynel Abidin Çankaya ise FETÖ’ye yaklaþtýðý gün þüpheli bir trafik kazasýnda öldü. Hem aðabeyini hem de babasýný kaybeden Hakan Çankaya ise iþin peþini býrakmadý. Olanlarýn, FETÖ tarafýndan kapatýlmaya çalýþýldýðýný iddia etti. Bir takým isimlere ulaþtý ve bu isimleri ilgili yerlere iletti. Burada ilk ulaþtýðý isim Mustafa Ersu Altýnkök oldu. Bu kiþinin kaza günü Selimpaþa karakoluna giderek sürece bizzat katýldýðýný iddia etti. Altýnkök o günlerde, Tuna Bekleviç ile birlikte siyasi toplantýlar düzenliyordu. Bütün bu iþlerde dahli olduðunu düþündüðü, aðabeyinin avukatý Orhan Gemicioðlu ise Tuna Bekleviç’in ortaðýydý. Yani Selimpaþa’da bir emlakçý olan Ersu Altýnkök de, Sarýyer’de bir avukat olan Gemicioðlu da Tuna Bekleviç’le bir biçimde irtibatlýydý. Þimdi bu iki cinayetin aydýnlatýlabilmesi için Bekleviç’in Türkiye’ye dönüp ifade vermesi gerekiyor. O zaman iþin esasýný öðrenmiþ olacaðýz.
Yazar Mehtap Yýlmaz; Gezi’de de, 17/25 Aralýk’ta da, FETÖ ile mücadelede de 15 Temmuz iþgal giriþiminde de sözünü sakýnmamýþ demir gibi bir kadýn yazarýmýzdý. Kimsenin konuþamadýðý günlerde AK Parti içindeki ihaneti korkusuzca haykýrdý. Kimsenin görmediði detaylarý öne çýkararak kirli planlarý deþifre etti. Bunun mükafatý olarak arka arkaya hakkýnda açýlan davalarla köþeye sýkýþtýrýldý. CHP, PKK, FETÖ; Mehtap Yýlmaz’ý polis zoruyla evinden aldýrdý, evine barkýna haciz koydurdu. Bunlarýn hepsi bir yere kadar anlaþýlýr. Fakat Milli Gazete’nin Temel Karamollaoðlu’na dava kaybeden meslektaþýný manþetten hedefe koymasýnýn izahý yok. Zaten bir gazeteciyi, savunduðu fikirlerden ötürü mahkum ettirip bir ayýba imza atmýþsýnýz. Bir de manþetten sevinç çýðlýklarý atýp üzerine tüy dikmeseydiniz bari. Mustafa Kurdaþ’a hiç yakýþmadý. Ha, bu arada, Mehtap Yýlmaz için ölü taklidi yapmaya kaldýðýmýz yerden devam edebiliriz…
Dünyanýn en prestijli ödüllerinden biri olan ‘Uluslararasý Gusi Barýþ Ödülü’nü, genç bir Türk akademisyen Doç. Dr. Burak Küntay aldý. Hem Türkiye’de hem de yurtdýþýnda; Siyaset Okulu, Diplomat Okulu gibi uluslararasý programlarý organize eden Bahçeþehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu Baþkaný Küntay’ý tebrik ediyoruz. Göðsümüzü kabarttý. Ödül konuþmasýnda dedi ki; “Adil olabilmek, eþitliðin gücüne inanmak, demokrasiye ve insan haklarýna baðlý kalmak önemlidir. Eðer bu ödüle layýk görüldüysem bunun en önemli sebebi devletim ve milletimdir. Bana adaleti, bu deðerleri aþýlayan güzel vataným Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Türk insanýna teþekkürlerimi sunarým. Türk Milletinin bir parçasý olmak benim için her daim bir ayrýcalýk ve onurdur. Bu deðerleri bana aþýlayan kýymetli ülkeme sonsuz þükranlarýmý sunarým.” Aðlattýn bizi Burak Hoca..
Yerel tohumlarýn kullanýmýnýn yaygýnlaþmasý, geleneksel bilgilerin paylaþýlmasý, tüketicilerde yerel tohum bilincinin oluþturulmasý amacýyla Þile Belediyesi’nin baþlattýðý tohum þenlikleri için bugün ‘Þile Yeryüzü Pazarý’nda olacaðýz. Þile’nin genç ve çalýþkan belediye Baþkaný Ýlhan Ocaklý’nýn bu anlamlý organizasyonunda güzel bir hafta sonu geçirmek isteyenleri, Þile’ye bekleriz.