Taksim’de, Kýzýlay’da veya çeþitli yerlerdeki eylemleri kimin yaptýðýný, niye yaptýðýný biliyoruz da Pazar akþamý Olimpiyat Stadý’nda yapýlanlarýn adresi konusunda kafalara niye karýþýk? Veya 5 haftadýr bazý maçlarda, ayný dakikada, ayný sloganlarýn hangi gruplar tarafýndan atýldýðý pekala biliniyor da o akþam sahaya dalan güruhun adresinde niye þaþýlýyor?
Beþiktaþ Baþkaný çaresiz susuyor, Federasyon Baþkaný topa girmemek için kývranýyor.
Aslýnda herkes iþin aslýný biliyor...
Kim, stadyumlara artýk geride þiddetinden pek baþka bir þey kalmayan Gezi ruhunu üflüyorsa en çok da onlar biliyor.
Üç gündür telaþla manþet üzerine manþet atanlar kimi, hangi taraftar grubunu korumak için elbirliði yapýyorlarsa fail de o korumak istedikleridir. Haftalardýr önce Taksim’de, sonra stadyumlarda gösteriden gösteriye, eylemden eyleme, protestodan protestoya koþturulan Çarþý grubu (veya o grubun bir bölümü) Olimpiyat Stadýnda baltayý taþa vurdu.
Etyen Mahcupyan vaziyeti nazikçe “Beþiktaþ taraftarýnýn bir bölümü siyaset üzerinden bölündü” diyerek ifade ediyor. “Bir bölümü” o gece sahadaydý... Maç bitmek üzereyken gözünün üstünde kaþýn var bahanesiyle sahaya girdiler. Galip gelseler de gelmeseler de, kýrmýzý kart olsa da olmasa da gireceklerdi. Tribündeki kývranýþlarý bunun iþaretini veriyordu. Çýplak gözle bile anlaþýlýyor ki sergilenen yüz kýzartýcý eylemin adresi, o maçta yine planlanmýþ dakikada slogan atanlara çýkýyor. Taksim meydanýndan statlara kadar uzanan parmak izleri onlarý ele veriyor. Her zaman ezberden destek veren medya da onlarý savunayým derken, çaresizce suçluyu tarif ediyor.
Stadyuma saldýrarak bütün ülkeye karþý gövde gösterisi yapmayý planlamýþlar belli. Polis sert mukavemet gösterip ortalýðý iyice kýzýþtýracak diye hesaplamýþ olmalýlar. Biber gazý, su, cop derken muhtemelen herkesin sahaya gireceðini ve sahnenin tamamlanacaðýný; yeni bir Taksim yaþanacaðýný akletmiþler.
Bunlarýn hiçbiri olmadý... Ortada makul bir öfke yoktu, polis akýllý davrandý koz vermedi, kalabalýk büyümedi. Futbol bazen þiddetle akraba olsa da büyük futbol camiasý siyasi þiddeti açýkça reddetti. Ýnsanlar adýný koymasa da ne olduðunu ilk anda anladý ve o masum sloganlarýn açtýðý þiddet yolundan ürktü. Hem sözlerde hem de bakýþlarda “Bu kadarý da fazla” duygusu vardý. Bu kadarý da fazla, siz geç kalmýþ devrim heveslerinizi tatmin edeceksiniz diye bütün ülke gerilim yaþayamaz. Kamuoyu suratýný ekþitti, vandalizm, holiganizm lanetlendi.
En önemlisi ise, Gezi eylemlerine ezbere destek verenler þu veya bu sebeple; belki de habersiz olduklarý için sahaya girenleri savunamadýlar.
Hasýlý plan geri tepti... Hal böyle olunca ne sahaya koþanlar ne de destekçileri eyleme sahip çýkamadýlar. Bu þaþkýnlýkla ilk 24 saat boþ geçti; ortadaki rezaleti kimin üzerine yýkacaklarýna da karar veremediler. Sonra, çarþý karýþmaya baþlayýnca telaþla savunmaya baþladýlar.
Mesele budur...
Bu akýlsýz planý yapanlar stadyumlardan sesiz sedasýz çekilip giderlerse iyi ederler. Çünkü, Olimpiyat’taki çuvallama foyayý meydana çýkardý.
Ayrýca, hayat derslerle dolu... Bu facia da bir ders. Bir daha da altýndan kalkamayacaklarý eylemlere giriþmezlerse iyi olur.