Bir de alnýndan öpmüþlerdi bu adamý!

Bu satýrlarýn yazarý açýsýndan tatsýz bir “karþýlaþma”nýn konusudur...

Ýsmi, Öztürk Yýlmaz.

Eski Musul Baþkonsolosuydu.

Refakatindekilerle birlikte terör örgütü DEAÞ tarafýndan kaçýrýldý.

Bir süre sonra (Ankara’nýn yoðun çabalarýyla) kurtarýldý.

Kurtarýlýp ülkesine getirildiðinde, dönemin Baþbakaný tarafýndan havaalanýnda karþýlandý ve alnýndan öpülmek suretiyle ödüllendirildi.

Neyin ödülüydü bu, bilemedik.

Herhalde “sað salim” dönmüþ olmasýnýn ve Baþbakan karþýsýnda “kurþun asker” kývamýnda dimdik durmasýnýn ödülü... Belki de “alný öpülesi” birtakým icraatlar sergilemiþtir de, bunun kamuoyu tarafýndan bilinmesi gerekmiyordur. Her þey mümkün...

Dýþ görünüþü itibariyle “gururlu-suskun” kamu elemaný görüntüsü sergileyen ve popüler bir isim haline gelen Öztürk Yýlmaz, bir süre sonra, kaçýrýlmak suretiyle elde ettiði popülariteyi siyaset alanýnda deðerlendirme yolunu seçti ve CHP’den milletvekili oldu.

Ýyi de oldu...

Nihayetinde sýcak çatýþma ortamýndan gelen ve “saha”yý bilen bir diplomattý... Dýþ politikada savruk bir görüntü sergileyen ve Türkiye’nin meselelerine duyarsýz kalmayý politik bir tercih olarak benimsemiþ CHP’ye ilaç olabilirdi, yani partisinin aklýný baþýna devþirmesine katký saðlayabilirdi.

Hiç de öyle olmadý.

Kürsü deneyimi kazandýkça, o “gururlu-suskun kamu elemaný” gitti, çamur siyasetini benimsemiþ tipik bir CHP’li bürokrat geldi.

Bu satýrlarýn yazarýyla da mahkemelik oldu.

Eleþtirilere (özellikle basýndan yapýlan eleþtirilere) tahammül isteyen bu arkadaþýmýz, “Amerika’nýn vize kararý tüm Türklere teþmil edilmemelidir” biçimindeki sözlerini eleþtirdiðim için mahkemeye koþtu.

Koþsun...

Genel baþkaný da böyle yapýyor.

Cumhurbaþkaný Erdoðan’a “Niye gazetecilere dava açýyorsun kardeþim?” diye veryansýn ediyor, hoþlanmadýðý bir durumla karþýlaþýnca da mahkemenin yolunu tutuyor.

Ýstihbar ediyoruz ki, konsolosluktan dönme bu milletvekili, Musul Baþkonsolosluðu döneminde, öyle pek de “suskun” bir kamu elemaný deðilmiþ...

Pek bir cevvalmiþ...

Güneþgazetesi bu “cevvaliyetin” fotoðrafýný yayýnladý.

Devamýný Sabah yazarý Mahmut Övür’den okuyalým: “Þu sýralarda CHP Genel Baþkan Yardýmcýsý Öztürk Yýlmaz’ýn 2014’te Kuzey Irak'taki FETÖ'cülerle bir araya geldiði bir fotoðraf tartýþýlýyor. Güneþ gazetesinin haberine göre Yýlmaz, rehin alýnmadan sadece 7 gün önce ABD'nin Kuzey Irak’taki askeri üs alaný içinde bulunan FETÖ'nun ISHIK Üniversitesi'ne gitmiþ ve orada FETÖ’nün Kuzey Irak imamý Talip Büyük, örgütün eðitim imamý Cemal Bulut ve medya imamý Doðan Ertuðrul'la buluþmuþ...”

Burada iki önemli detay var:

Birincisi, görüþme DEAÞ baskýnýndan 7 gün önce gerçekleþiyor...

Ýkincisi, görüþmenin yapýldýðý tarihte FETÖ’nün darbeci bir örgüt olduðu ortaya çýkmýþtý. Daha doðrusu, devlet tarafýndan “Paralel Devlet Yapýlanmasý” ve “terör örgütü” olarak nitelendiriliyordu.

Bu durumda Öztürk Yýlmaz’ýn bir açýklama yapmasý gerekiyor.

O görüþmeyi niçin yaptý?

Kim adýna yaptý?

Bir suç örgütü olarak tescillenmiþ FETÖ üyeleriyle ne konuþtu, hangi bilgileri paylaþtý?

Dahasý, devletin bilgisi dâhilinde miydi o görüþme?

Bitmedi...

Baþkonsolos kimliðiyle FETÖ elemanlarýyla görüþen ve herhangi bir açýklama yapmayan Öztürk Yýlmaz, Zarrab davasýndan önce de “CHP Genel Baþkan Yardýmcýsý” kimliðiyle Amerika’ya gitmiþ, Amerikalýlarla bir görüþme yapmýþtý.

Kim bilir hangi “alný öpülesi” paylaþýmda bulunmuþtu.

Öztürk Yýlmaz bize bu “cevvaliyetin” nedenini anlatmalýdýr!