Bugün Ýstanbullular’ýn her gün yaþadýðý ama bütün Türkiye’yi çok yakýndan ilgilendiren/ilgilendirecek bir iktisadi sorundan bahsedeceðim. Niye iktisadi, çünkü bu sorun tam anlamýyla bir piyasa ve demokrasi sorunu. Sanýyorum, Ýstanbullular’ýn yaþadýðý bu sorun piyasa mekanizmasýnýn nasýl iþlememesi gerektiðini bugün somut olarak anlatan müthiþ bir örnek. Konuya girmeden önce belirteyim ki, bu satýrlarýn yazarý, düzgün iþleyen, etkin ve tam rekabetçi bir piyasanýn siyasi tarafýnýn, ayný ölçüde, etkin ve doðru iþleyen bir demokrasi olduðuna inanýr. Kapitalizm tarihi de budur zaten, yani tam rekabetçi piyasadan uzaklaþýlmaya baþlandýðý tarihlerden itibaren, kapitalist sistem burjuva anlamda demokrasiden de uzaklaþmaya baþlamýþtýr. Amerikalý ünlü iktisatçý Sweezy boþu boþuna, ‘kapitalizm tarihinde serbest rekabetçi dönem yalnýz 30-40 yýllýk bir zaman dilimini kapsar’ dememiþtir.
Neyse bu teorik giriþten sonra Ýstanbullular’ýn her gün yaþadýðý þu güncel sorunumuza gelelim. Biliyorsunuz Ýstanbul Belediyesi’nin ÝDO markasý ile geliþtirdiði deniz taþýmacýlýðý þirketini bir holding 861 milyon dolar ödeyerek satýn aldý. Yani Holding, alanýnda o ana kadar tekel olan bir kamu iþletmesini satýn almýþ oldu. Ama söz konusu Holding, bu alandaki tekelci iþletme olma hakkýný satýn almadý. Zaten böyle bir hak olamaz. Pardon demokrasilerde olamaz. Mesela böyle bir uygulama Suriye’de var(dý) ve zaten Suriye rejimi de bunun için çöküyor. Bugün Suriye’de Mahluf Ailesi ve onlarýn Þam Holding’i piyasa dýþý bir ahtapottur. Devlet içinde de yuvalanmýþ -baba Mahluf Þam istihbaratýnýn baþýndaydý- bu çete, bütün sektörlere giriþ için ya kendisiyle ortaklýk ya da çok ciddi komisyonlar talep ediyordu. Yani Suriye’de iþ piyasalarýna giriþler yasaktý. ABD, 2008 yýlýnda Þam Holding’in ABD’li þirketlerle iþ yapmasýný yasakladý. Suriye’de zaten sonun baþlangýcý bu 2008 yýlýdýr. Çünkü bu karar, ABD’nin -tabii ki küresel piyasalarýn- Suriye’ye girememesi demekti. Mahluf’un ABD’deki bütün varlýklarý dondurulmuþtur bu arada. Tabii ki Suriye uç bir örnek ama bu örneði, tekelci bir ekonomiyi ya da tekel olmayý ve buna baðlý olarak piyasaya giriþlerin yasaklanmasýný istemenin nasýl bir siyasi karþýlýðý olduðunu anlatmak için verdim.
Öte yandan Türkiye’de özelleþtirme süreci, ekonomi-hukuk-demokrasi arasýndaki iliþkileri asit görmüþ turnusol kaðýdý gibi ortaya çýkaran bir dinamiktir. Türkiye’de özelleþtirme devletçi yaðma ekonomisinin devamý olarak gündeme gelmiþ ve bu çevrede uygulanmýþtýr. Oysa dünyada, özelleþtirme uygulamalarý tam anlamýyla, devletçi ekonomiden çýkýþýn baþlangýcý olarak gündeme oturmuþtur. Türkiye’de ise devlete dayanan yaðma ekonomisin ve bunun oligarþisinin mafyalaþarak devam etmesini saðlayan hukuk dýþý bir uygulama olarak gündeme gelmiþtir özelleþtirme. Doksanlý yýllarda, 28 Þubat ve 2001 krizleri sürecinde iyice belirginleþen mafya-devlet- medya ve finans sistemi iliþkilerini, yanlýþ ve tekel oluþturan özelleþtirme uygulamalarý beslemiþtir. Bugün bu anlayýþýn kalýntýlarýný, ne yazýk ki, görüyoruz.
Ýstanbul sizi bekliyor, çabuk olun!
Þimdi gelelim yeniden ÝDO faciasýna. ÝDO’yu alan holding, ilk iþ olarak ciddi bir iþ konsolidasyonu yaptý. Fiyatlar, seferler yeniden ayarlandý. Sefer ve fiyat mekanizmasý Ýstanbullu’nun, Ýstanbul’un gerçeklerine göre deðil de, kýsa dönemde kârlýlýk anlayýþýna göre düzenlendi. Örneðin sefer aralarý uzatýldý ve özellikle iþ çýkýþ saatlerinde birçok Ýstanbullu maðdur oldu. Ýstanbul trafiði ortada, artan deniz ulaþýmý talebi bir tek þirketin kaldýramayacaðý seviyede. O zaman piyasaya yeni þirketler girecek. Bu piyasanýn gereði. Ama bu ortaya çýkýnca o Holding’ten açýklama geldi. ‘Piyasaya giremezler o zaman onlar da 861 milyon ödesinler.’ Vay canýna! Nereye ödeyecekler size mi? Bakýn tekrar ediyorum, bu holding tekel hakkýný, Ýstanbul’un denizini, deniz ulaþýmý piyasasýný satýn almadý. O iskeleler kamunun oluþturduðu, yani bizim vergilerimizle oluþan kamusal bir dýþsallýktýr. Herkes yararlanabilir, yanaþabilir, kullanabilir. Bu anayasal bir haktýr ve kimse engelleyemez. Yemin ediyorum, þu fakirin þu piyasaya girecek kadar parasý olsa, bu Holding’in bu açýklamasýndan ve biz Ýstanbullular’a yaptýklarýndan sonra, her þeyini bu piyasaya girmeye adardý. Bu arada bir iktisatçý olarak hem kamuya hem de özel alandaki bütün iþletmelere söylüyorum: Eðer bu ülkede demokrasi ve hukuk varsa bu piyasaya elinizi kolunuzu sallayarak girmeniz lazým ve gerçekten hayatýnýzýn en kârlý iþini yaparsýnýz. Ýstanbullu dört gözle sizi bekliyor.