Bir din adamýnýn gözüyle Cizre’de ve bölgede durum-2

Dün bu köþede, Cizre’de görev yapan bir din adamýnýn görüþlerine yer vermiþtim. Bugün ayný din adamýnýn güvenlik, devlet ve diyanet baðlamýnda ifade ettiði, görüþlerine yer vermek istiyorum:

“Bölgede, can ve mal emniyeti saðlanmalýdýr ki, millet korkutulma travmasýndan kurtulsun. Hendek siyasetine start verilirken ve þehir içinde diðer faaliyetler sergilenirken ihmaller oldu. Suçlu aramaya gerek yok. Suçlu anne babalar mý? Halk mý? Ýdareciler mi? Emniyet mi? Din adamlarý mý? Eðer bir yanlýþlýk topluma yayýlmýþsa bunda herkesin payý vardýr.

“Bu bölgelere bir memur veya amir gönderilecekse, bölge sürgün yeri veya ilk defa göreve baþlayanlarýn staj yeri olmamalýdýr. Problemin, ateþin ve oyunlarýn olduðu bir bölgede, tecrübeli kadrolarýn verilmesi gerekir.

“Bundan sonra, bir taraftan mal ve can emniyeti, diðer taraftan devletin þefkat eli beraber olmalýdýr.

“Cumhuriyetin ilk yýllarýndan itibaren, izlenilen milliyetçilik ve inkar politikasý bu meseleyi ortaya çýkarmýþtýr. Son yýllarda devletin bu politikasýnýn deðiþtiðini, bariz olarak görüyoruz. Türkiye’de  ýslahatýn önü açýlmýþtýr. Güzel adýmlar atýlmaktadýr. Türkiye doksanlarýn Türkiye’si deðildir. Köprünün altýndan çok sular akmýþtýr. Bölgeye müspet idareciler ve hizmet etmek isteyen idareciler atanmýþtýr. Faili meçhuller dönemi bitmiþtir. Bu süreç ve karþýlýklý iyi niyet devam ettirilerek, milliyetçilik politikasýna ait söylem ve eylemler hayatýn her bir alanýndan, ders kitaplarýndan, medyadan, anayasadan çýkarýlmalýdýr.

“Türkiye Kürt meselesinde adým adým çözüme giderken, karþý taraf çözümün olmamasý için, azýtmayý tercih ederek, devletin çözümü buzdolabýna kaldýrmasýný saðlamýþtýr.

“Devlet yetkilileri, ‘Hak, adalet ve kardeþlik noktasýnda, yapabileceklerimizi yaptýk mý?’ sorusunu kendilerine sormalýdýr. Devletin þefkat eli bölgede kendini göstermelidir. Zaten insan haklarýna istinat etme ve toplumsal sorunlarý bu temel üzerinden çözme dýþýnda insancýl ve kalýcý bir çözüm yolu bulunmamaktadýr.

“Ben derim ki ey yetkililer gelin bunlarý daðdan indirelim, daða çýkmalarýnýn önünü keselim. Çok mu safým? Þunu biliyorum ki her bir þeyin bir yolu vardýr. Daðdan indirmenin de yollarý vardýr. Dinimiz bize mezarcý olmayý deðil, ihyayý öðreten bir dindir. Ben bu yolu neden denemeyeyim?. Bu konuda yaptýklarýmýz sonuç vermiyorsa, gittiðimiz yolda sorun var demektir.

“Hiçbir devlet, kendi hakimiyeti alanýnda eli silahlý çetelerin, vatandaþýnýn can, mal ve namus hürriyetinin ipotek altýna alýnmasýna, orada ayrý bir yapý kurmasýna izin vermez ve karþýlýk verir. Týbben kangren olmuþ uzuvlar kesilir ancak tedavi edilebilir uzuvlarý kesmek doðru mudur? Veya saðlam uzvun kangrenleþmesine göz yummak ve tedavi etmemek nasýl bir durumdur?.

“Diyanet Ýþleri Baþkanlýðýnýn ve din görevlilerinin bu meseleye eðilmesi ve bu konuyu cesaretle ele almasý halinde, bu mesele en az %35 (eskiden % 50 diyordum) oranýnda çözülecektir. Zira DÝB, her köye, her mahalleye imam ve vaizle ulaþtýðý gibi, bizatihi DÝB’in insanlar üzerinde etkisi çoktur. Düþmanlýk duygularýnýn giderilmesinde, kardeþliði saðlamada, akan masum kanýnýn engellenmesinde, dinin ve din adamlarýnýn olumlu tesiri olacaktýr.

“Maalesef Türkiye’nin en büyük meselesinde, Diyanetin yýllarca bu konuya özel bir çaba göstermemesi, vicdanen bölgede büyük bir rahatsýzlýk oluþturmuþtur. Diyanet yýllarca bu meseleyi askeri çözüme havale ederek çözüleceðini zannetti. Akan kanýn ardýndan sadece cenaze namazý kýldýrdý. Çözüm adýna ciddi bir proje ortaya koymadý. Halbuki bu meselede en önde olmasý gereken DÝB’ti.

“Son zamanlarda DÝB, bu meseleye el atmýþ, ve çeþitli çalýþtaylar ve seminerler düzenlemiþtir. Bu sevindirici bir geliþmedir. Bunlar faydalý olmakla beraber yeterli deðildir. Çünkü kaygan bir zemin var. Bu büyük yangýn karþýsýnda daha büyük gayretler gerekir. Baþkanýmýz Mehmet Görmez Hoca bu meseleyi iyi bilen ve bu meselede orta yolu takip eden itidal örneði bir büyüðümüzdür.  Mardin’deki ‘din görevlileriyle istiþare toplantýsýnda’ baþkanýmýzýn kapanýþ konuþmasýnýn, kafalarý karýþmýþ, birlikleri daðýlmýþ ve þaþýrmýþ imamlarý nasýl birleþtirdiðini gördük. Kalpleri ve akýllarý nasýl ikna ettiðini, Kürt ve Türk arasýnda köprü olabilecek ender insanlardan biri olduðunu gördük. Baþkanlýðýn, ‘Þimdi yaralarý sarma zamaný’ adý altýnda baþlattýðý kampanya yerinde olmuþtur. Diyanet yaralý günde kendini hissettirmiþtir.

“Baþkanlýðýn bu meselenin çözümünde bir komisyon kurmasý ve bu komisyon marifetiyle, yol haritasý çizmesi gerekir. Bu komisyona psikolog ve tarihçi üyeler de alýnmalýdýr. Kamuoyuna bir deklarasyon sunularak eyleme dönüþtürülmelidir.