'Büyük Milli Þefimiz Ýsmet Ýnönü, ikinci kanun ayýnýn içinde bir mektup aldý. Mektubu gönderen on yaþlarýnda bir çocuktu. Beykoz kýrkýncý ilk mektep beþinci sýnýftan (594) Agâh Ýsmail...’
‘Bir kunduracý çocuðu olan küçük Agâh, Büyük Reisicumhura aþaðý yukarý þu satýrlarý yazýyordu. ‘Kitapçýlar bize pahalý kitap satýyorlar. Cumhuriyet gazetesi kadar kâðýt ve yazýsý olan bir kitabý otuz kuruþa, bir gazete kadar boþ kâðýdý beþ kuruþa alamýyoruz. Kitaplar böyle pahalý olursa babam beni orta mektebe gönderemeyecek. Fakat çocuklar için çýkartýlacak kitaplara razýyýz, gazete kâðýdýndan olsun ama...’ ‘Reisi Cumhura pulsuz mektep gönderen çocuk’ baþlýklý haber, 12 Þubat 1939 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayýmlanmýþ. Yeni kurulan cumhuriyetin o dönem itibariyle yaþadýðý ekonomik sýkýntýlardan dolayý bu haberi günümüz imkânlarý ile kýyaslamanýn saðlýklý olmayacaðýný buraya not düþebiliriz; lakin cumhuriyetin kurulmasýndan yetmiþ yýl sonra da (1990’lar) yaþananlarýn cumhuriyetin kuruluþunun ilk yýllarýndan farklý olmadýðýný söylemek yanlýþ olmaz.
Devlet memuru bir babanýn ev hanýmý olan bir annenin oðlu olarak çok iyi biliyorum ki ailemizde yýl içerisinde gelir dengesinde sarsýntýya sebep olan iki zaman dilimi vardý. Bayram’da kesmek zorunda olduðumuz kurbanýmýz ve okul açýlma tarihleri yaklaþtýðýnda babamýn almak zorunda olduðu kitap ve kýrtasiye malzemelerimiz. Diðer aylara göre ekstra harcamalarýn arttýðý bu dönemde daha sonraki aylarda babamýn her akþam eline alýp derin derin düþündüðü borç defteri, ayýn sonunu getirme hesaplarý... O’nun hesabýný biraz olsun rahatlatmak amacýyla üst sýnýflardan sene içinde kullanacaðýmýz kitaplarý bulma telaþý.
Kitaplarýmýzý alýrken beðendiðim bir kitap cildinin defterden daha pahalý olan fiyatýný duyan babamýn ‘Oðlum! bunlar gazete kâðýdýndan daha dayanaksýzdýr’ sözüne sessizce surat asmamýn sonrasýnda o akþam açýk ekmeklerin altýna serilen kalýn naylon ile kitaplarýmýn ciltlenmesi... Ýþte bunlar 1990’lý yýllarda kendi ailemde yaþananlar, her hatýrlandýðýnda gururla gözümden akan yaþlara eþlik edenler... Annemin tandýrda yaptýðý açýk ekmeðin arasýna kaynamýþ yumurtayý ve yanýna bir tane domatesi koyup yemem için sýkýca tembihlediði zamanlar...
Üniversiteyi bitirip elim ekmek tutmaya baþlayýncaya kadar bilgisayarýmýn olmadýðýný düþününce þimdi ilkokuldan sonra öðrencilere daðýtýlan kitaplarýn yaný sýra tabletlere bakýp sevincin yanýnda kendi dönemimin þartlarýna üzülmek sadece bana özgü deðil elbette. Yine ilk cep telefonumun olduðu zamaný hatýrlayýnca bu dönemde öz çekim yarýþýna giren ilkokul öðrencilerini isterseniz hiç karýþtýrmayayým iþin içine.
***
‘Doðurmayýn, okul yetiþtiremiyoruz’ sözleri bundan yirmi beþ yýl önce Ýzmir’de Sacide Ayaz Ýlkokulu’nun açýlýþýnda dönemin Milli Eðitim Bakaný Avni Akyol’un o dönem eðitimde yaþanan sorunlara çözüm olarak sunduðu bir fikir.
Avni Akyol, ‘Eðitimde kaliteyi artýrmayý hedeflediklerini, laik çaðdaþ bir eðitim sistemi getirdiklerini de anýmsatarak, ne kadar bilgili, becerikli kuþaklar yetiþtirirsek, o kadar rahat eder ve geliþme gösteririz’ sözleri de yine ‘Doðurmayýn, okul yetiþtiremiyoruz’ uyarýsýndan sonra yapýlan açýklamalar. Eðitimde kaliteyi artýrmak için doðurganlýðý düþürmenin çare olduðu dönemlerden, en az üç çocuk yapýlmasýna yönelik teþviklerin yapýldýðý dönemlere gelmenin muhakemesini de yapmak o kadar zor olmasa gerek.
***
Tarih, 1994. Yer Elazýð’da bir ilkokul. Derste Kürtçe konuþtuðu için öðretmeni tarafýndan þiddet gören B.S, bir daha derse alýnmamakla tehdit edilir. Hasan Cemal’in ‘Kürt Sorununa Yeni Bakýþ-Barýþa Emanet Olun’ adlý kitabýnda ise buna benzer bir uygulamaya maruz kalan Azad adlý bir öðrencinin ‘Bir öðretmenimiz vardý, okulda gizli polis dediðimiz bir arkadaþýmýzý görevlendirir evlerinde anneleri ile Kürtçe konuþan talebeleri tespit ettirirdi’ ifadelerine yer verilir. Günümüzde Ýran’da ölen PJAK elemanýnýn adýný Diyarbakýr’da bir okula verilmesine, aidiyet duygusunda zorlamaya sebep olduðu için ‘Andýmýz’ýn kaldýrýlmasýna kadar yaþanan deðiþimin farkýnda olamayan kitap yazmýþ nice Hasan Cemal’ler... Bugün ise okullar açýlýrken ‘Zil kaosa çaldý’ diye manþet atanlara, anadilde eðitimi bahane ederek örgütün boykot kararýna destek veren sendikalara ve kendileri açýsýndan yonttuklarý laiklik kavramý ile eðitime dair analiz kasanlara söylenecek çok söz var, ama arif olmaya gerek yok anlayana bunlar da yeter aslýnda.