17 Aralýk Süreci’yle ilgili konferanslar için günlerdir yollardayým. Bursa, Ýstanbul, Sakarya, Eskiþehir, Samsun, Konya, Sivas, Tokat, Kýrýkkale… Nereye gitsem muhteþem bir kalabalýk… Baþbakan Erdoðan ve arkadaþlarýna sevgi, Pensilvanya Hareketi’ne öfke seli… Uluslararasý sistemin aðalarýna ve onlarýn yerli taþeronlarýna hadlerini bildirmek için 30 Mart gününü iple çeken maþerî vicdan…
Sýrada Düzce, Antalya, Mardin, Kütahya, Elazýð ve daha birçok þehir var. Eminim ki oralarda da ayný atmosfer bekliyor beni.
2007 seçimlerinden evvel AK Parti’nin oylarý yüzde 30’un altýna düþmüþ gibi görünüyordu. Genelkurmay Baþkanlýðý’nýn 27 Nisan Muhtýrasý ve hükümetin bu muhtýrayý alýp militaristlerin baþýna çalmasý üzerine vicdanlar ayaklandý ve erken genel seçimlerde AK Parti oylarýn yüzde 47’sini aldý. O dönemde Karadenizliler fýndýk meselesi yüzünden AK Parti’ye fena halde kýzgýndýlar; ama milli irade düþmanlýðýný cezalandýrmak ve milli irade fedailiðini ödüllendirmek için AK Parti’ye oy verdiler. 30 Mart’ta AK Parti’den baþka partilere oy vermeyi düþünen pek çok kimse de 17 Aralýk Süreci’nde fikrini deðiþtirerek AK Parti’ye yöneldi. Kamuoyu yoklamalarýnda oy oraný zaten yüksek çýkan AK Parti, 17 Aralýk Süreci sayesinde oylarýný daha da arttýrýyor ve belki de rekora koþuyor.
Pensilvanya Hareketi “Oylar CHP’ye, MHP’ye, AKP dýþýnda herkese!” diye yýrtýnsýn dursun bakalým… Bir zamanlar AK Parti’nin önünü kesmek için darbeden iç savaþa kadar bütün kartlarýný oynayan derin devlet çeteleri nasýl havalarýný aldýlarsa, Fethullah Gülen ve adamlarý da öyle havalarýný alacaklar inþaallah. “Ama biz onlardan farklýyýz, topluma kök salmýþ Ýslamî bir cemaatiz, Türkiye’nin en büyük ve en güçlü sivil toplum unsuruyuz, millete raðmen deðil milletin kendisi vasýtasýyla yýkacaðýz AKP’yi” diyerek kendi kendilerini kandýrmasýnlar hiç; millet nezdindeki itibarlarý yerlerde sürünüyor artýk. Bu süreçte bütün saygýnlýklarýný tükettiler. Baðrýna kök saldýklarý toplum, onlarý kökleriyle beraber söküp atýyor baðrýndan. Esnaf, sokak sokak Zaman gazetesi aboneliðini iptal ediyor, “himmet”i de kesiyor. Aileler çocuklarýný Pensilvanya Hareketi’nin pençelerinden kurtarmak için birbiriyle yarýþýyor. “Oyunuzu CHP’ye vereceksiniz! Bununla da yetinmeyip CHP’nin seçim kampanyasýna katýlacaksýnýz!” diye emir buyurduklarý sempatizanlarý isyan ediyor. Düne kadar bütün Türkiye’nin “Hocaefendi”si olan Fethullah Gülen, korkunç bir irtifa kaybýyla marjinalleþiyor, marjinalleþiyor, marjinalleþiyor…
Müslüman mahallesinde salyangoz satmayý meslek edinen, Ýslam düþmaný 28 Þubat darbecilerinden Siyonist Ýþgal Rejimi’ne kadar bütün þeytani güçlere baðlýlýk bildirip Erbakan Hoca’ya ve Baþbakan Erdoðan’a onlar adýna cephe alan, azýlý baþörtüsü düþmaný Ecevit’i “þefaat”e layýk görüp Mavi Marmara þehitlerini beðenmeyen, Peygamber Efendimizi (sallallahu aleyhi vesellem) “twitter”deki çamur kampanyalarýna alet etmeye kalkýþan ve Cebrail’e (aleyhisselam) da saygýsýzlýk eden bir zat var karþýmýzda. Kibri ayyuka çýkan bir zat. Cebrail (aleyhisselam) parti kursaymýþ, O’na “Sen bir parti kurdun, ama müsaadenle ben seni desteklemeyeceðim” dermiþ. Öyle söylüyor. Bir de, “Hiç görmediðim, tanýmadýðým bir melek bu” diyor. Yani diðer meleklerle tanýþýp ahbap olduðunu ima ediyor. Utanmadan evliyalýk taslýyor. ‘Cebrail (aleyhisselam) gelip parti kursa oy vermeyiz, ama CHP’ye veririz’ diyen bir evliya! Nasýl ama?
Bir de maðdurluk taslýyor! ‘Bu çileye katlanacaðýz’ filan diyor! Baþýnda bulunduðu cemaatin kalemþorlarý ‘Siyonistlerle arayý bozan hükümete savaþ açtýk’ diye bas bas baðýrýrken, devlet kadrolarýndaki sempatizanlarý ülke ekonomisine suikastlar düzenlerken, Kur’an ve Sünnet’i çiðneyerek insanlarýn mahremiyetini orta yere dökerken, uluslararasý sistemin aðalarýný rahatsýz etmekten baþka ‘suç’u olmayan binlerce Müslüman’ý 28 Þubat diktatörlüðünün istihbarat raporlarýný da kullanarak “Selam Terör Örgütü” tezgâhýyla zindana atmaya hazýrlanýrken, öte yandan emrindeki abiler ve ablalar cemaat evlerinde gençleri “Ýran bu AKP’lileri muta yoluyla esir aldý… Erdoðan’a büyü yaptý…” gibi akýl almaz iftiralarla ve manyakça efsanelerle hükümete karþý kýþkýrtýrken, sanki durduk yerde kýnanýyormuþ gibi bir de mazlum ayaklarýna yatýyor bütün milleti aptal yerine koyarak.
Yemezler, Pensilvanyalý! Masken düþtü! Erdoðan’a diz çöktürerek Türkiye’nin yükseliþ trendini durdurmaya çalýþan ve bu sayede Ýslam dünyasýnýn umutlarýný söndürmeyi murat eden uluslararasý sistem aðalarýyla beraber hareket ettiðini faþ eyledin! Artýk ne dersen de, adamlarýn da istedikleri kadar “yolsuzluk” yahut “baðýmsýz yargýya müdahale” tezviratý yapsýnlar, millet asýl mevzuun ne olduðunu iyice öðrendi ve bunun gereðini 30 Mart’ta yapacak inþaallah.
“Baðýmsýz yargýya müdahale” deyince… Sözkonusu olan þey, Paralel Devlet Yapýlanmasý’na baðlý savcýlarýn ve hâkimlerin fitne-fesat operasyonlarýný durdurma gayretidir. Hükümet böyle bir gayretin içine girmeseydi, bugün bendenizin de aralarýnda bulunduðu binlerce kiþi -gazeteci, yazar, akademisyen, avukat, sivil toplum temsilcisi- sýrf Paralel Devlet’in ve dolayýsýyla Türkiye / Ýslam dünyasý düþmaný emperyalist aða babalarýnýn dümen suyunda gitmediði için terörist diye damgalanarak tutuklanacaktý.
Çok önemli bir ayrýntý: Beni üç yýldýr takip ediyorlarmýþ. Demek ki, daha “cemaat”le aramýn iyi olduðu, onlara iltifat ettiðim (sadece Mavi Marmara konusundaki tavýrlarý yüzünden eleþtirdiðim) dönemde karar vermiþler ipimi çekmeye. “Hakan kardeþ, biz seni çok seviyoruz, gel seni Petersburg’da biraz aðýrlayalým” filan dedikleri günlerde. Yüzüme gülerken bir yandan da kuyumu kazýyormuþ ikiyüzlü kardeþlerim. Ýyi ama niçin? Ne istemiþlerdi benden ve benim gibilerden? Bu sorunun cevabý, Malcolm X’in “Ev Zencisi” tasvirinde saklý.
Malcolm X’e göre kölelik devrinde iki tür “zenci” vardý: “Ev Zencisi” ve “Tarla Zencisi”. Tarlada çalýþtýrýlan “zenciler” beyaz efendileri hastalandýðýnda onun ölmesi için, evinde yangýn çýktýðýnda da yangýný büyütecek bir rüzgârýn esmesi için dua ederlerdi. Evlerde uþak olarak istihdam edilen ve diðerlerine göre daha iyi giyinen, daha iyi beslenen “zenciler” ise, beyaz efendileri hastalandýðýnda “Bugün hasta mýyýz patron?” derlerdi ve evde yangýn çýktýðýnda onu söndürmek için efendilerinden önce koþarlardý…
Bana ve benim gibilere, herkesten evvel MÝT Müsteþarý Hakan Fidan ve Baþbakan Erdoðan’a cephe alan Pensilvanya Hareketi, emperyalist aða babalarý ve bilhassa Ýsrail rahatsýzlandýðýnda “Rahatsýz mýyýz patron?” diyen, emperyalistlerin çarkýna çomak sokulduðunda da o çomaðý çýkarmak için emperyalistlerden önce davranan bir “Ev Zencisi” hareketidir.
30 Mart’ta bu “Ev Zencisi”ni efendileriyle beraber sandýða gömeceðiz inþaallah.